(DÜZENLENMEDİ)
Şarkı önerileri: Snow Patrol & Martha Wainwright - Set the Fire to the Third Bar; Jason Walker & Molly Reed - Down; Damien Rice & Lisa Hannigan - Cold Water.
.
Buğulu gözlerini ondan geriye kalan boşluktan ayıramıyordu.
Artık orada hiçbir şey yoktu; sadece yağmur damlalarının yardığı, onunla alay eden bir açıklık ve o boşluğu doldurmaya oldukça hevesli görünen rüzgarın kamçıyla inlemeleri. Fırtınanın kokusu ondan geriye kalan kokuyu işgâl etmeye başlamıştı, ve yanağında kalan sıcaklığın yarattığı karıncalanma da hızla diniyordu. Vücudu, sanki o hâlâ oradaymış gibi donakalmıştı; Anahtar'ı onun elinin üzerine baştıran eli hâlâ ileri uzanmış ve titriyordu, ve çenesi hâlâ fısıldadığı veda sözcüklerinin etkisiyle yana eğik bir hâldeydi.
Seni seviyorum...
Hareket edemiyordu.
Gözlerini boşluktan ayıramıyordu.
Sadece oraya bakıyordu...
Ama göz yaşlarından çıkan sıcak alevler gözlerini kırpıştırmasına neden oldu, ve dünya tekrar dönmeye başladı.
Anahtara sarılı ince kumaşın elinden kaymasıyla birlikte kolu da tekrar yanına düştü, ve boğazındaki düğüm onu nefessiz bıraktı. Bir çığlık boğazına çöreklense de ciğerlerindeki baskı yüzünden serbest kalamıyordu, ve boğulma hissi o kadar yakıcıydı ki neredeyse nefes alamayacak durumdaydı.
Ve, ah Merlin, kalbindeki sızı o kadar çok acı veriyordu ki, içindeki her şey bir bir çöküyormuş gibi hissediyordu.
Dizlerinin bağı çözüldü ve yere kapaklandı; yana kıvrılırken bitkin kolları onu neredeyse taşıyamayacak durumdaydı ve kot pantolonundan yukarı çıkan, ellerine bulaşan çamuru görmezden geldi. Gözleri Draco'nun ayak izlerinden kalan çöküntülere kaydı; onun daha birkaç dakika önce burada olduğunun tek kanıtına, ama yağmur izlerin üzerini örtüyordu, saniyeler içinde nemli toprağa karıştılar ve Hermione tamamen yalnız kaldı.
Rüzgar daha da acımasız hâle gelmişti, ve kollarını nafile bir çabayla titreyen vücuduna sararak kendini soğuktan ve yalnızlıktan korumaya çalıştı. Midesini kaldıran, kalp kırıklığıyla doğlu bir ağlama sesi gök gürültüsünün uğultusuyla kayboldu, ve şiddetli titremeleriyle başa çıkmaya çalışırken gözlerini sıkıca kapattı.
"Oh Godric, canım acıyor,"diyebildi kendi kendine, etrafına sardığı kollarını daha da sıkarken. "Canım acıyor."
Beyninin derinliklerinde Annabelle Snowbloom'un fısıltılarını duyabiliyordu.
Ölüm gibi hissettiriyor, ama ölümden daha kötü...
Zamandan çalınmış birkaç saniye daha orada kaldı, hissiz bir şekilde ileri geri sallanırken mantık duygusunu geri getirmeye çalışıyordu, ama kendini rahatlatacak zamanı yoktu. Hogwarts'tan yükselen kaosun yankıları yağmurun ritmik pıtırtılarını bozuyordu, ve Hermione isteksizce gözlerini açarak bakışlarını okula yöneltti. Sonra hatırladı; burada kalamayacağını hatırladı, ve kalp kırıklığının kendini ele geçirmesine izin verdiği için kendini azarladı.
İçine çektiği, kaburgalarını zorlayacak kadar derin nefesle birlikte dişlerini gıcırdattı ve kendini kaslarının titremesini durdurmaya zorladı. Elini kaldırdı ve sertçe sırrını ele veren göz yaşlarını sildi, ama zaten her tarafı yağmur damlalarıyla kaplanmıştı, ve ıslak bukleleri yanaklarına çarparken göz yaşlarını yağmurdan ayırt edemiyordu. Çabasının nafile olduğunu fark edince sinirli bir inleme dişlerinin arkasını kaşındırdı, ve saçını gözlerinin önünden çekerken, nefes borusundan kımıldamayan düğümün etkisiyle öksürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
isolation • dramione (türkçe çeviri)
FanfictionOdayı terk edemez. Onun odasını. Ve hepsi Ordu'nun suçu. Küçük bir odaya tıkılmış ve ona sadece Bulanık eşlik ediyorken, bir şeyler feda edilecek. Belki akıl sağlığı. Belki de değil. "İşte," dedi kız, tükürürcesine. "Artık senin kanın da kirli!" 0...