disclaimer: thanks a lot to @/avendell for letting me use this absolutely brilliant drawing for this chapter! you can check out their other equally amazing work from the username i mentioned above on tumblr.
(DÜZENLENMEDİ)
Şarkı önerileri: Radiohead - Nude; Placebo - Running up that Hill; Placebo - I'll be Yours.
.
Draco kedi mırıltısına benzer seslerle uyanırken yanının uyuklayan bir kedi haricinde boş olduğunu gördüğünde kaşları çatıldı.
Yanındaki hayvanı görmezden gelerek avcunu Granger'ın önceden yattığı yere bastırdı ve geride bıraktığı sıcaklıktan kalanların elini karıncalandırdığını hissetti. Uykulu beyni olayları çözmeye çalışırken tereddüte düştü, sonra vücudunu yavaşça döndürdüğünde kızı pencerenin yanında otururken buldu; gölgesi, sabahın gösterişli ve altın renkli ışığına karşı konumlanmıştı. Gözleri ışığa alışırken kısıldı, yattığı yerden doğrulurken kızın yorgun ve gerilmiş yüz ifadesine odaklandı ve düşünceli bakışlarını fark edince kaşları çatıldı.
Hâlâ dünkü kıyafetlerini giyiyor ve yanaklarında hâlâ dünkü gözyaşlarının izi duruyordu, dizlerini sıkıca göğsüne doğru çekmiş ve çenesini dizlerine koyuyordu. Acımasızca dişlediği dudakları yarılmış ve matemle surat astığından aşağı bükülmüştü, ve gözlerinin altı siyah ve kan çanağı gibiydi. Tek yaptığı pencereden dışarı bakmaktı.
Çok durgun.
Neredeyse nefes almıyor gibi.
Her detayını bakışlarıyla ölçerek özümsedi, ulaştığı bilgileri kafasında evirip çeviriyor ve bunlarla ne yapacağını belirlemeye çalışıyordu. Onu nasıl biraz olsun rahatlatacağı konusunda hiçbir fikri olmadığını Merlin biliyordu, ama yine de bunun için bir şeyler yapmaya ihtiyacı vardı ve bu dürtüsüne karşı koymaya bile çalışmadı.
Kız dudaklarını aralayıp cama üfledikten sonra camdaki buğuya amaçsızca bir şeyler çizmek için parmağını kaldırdığında kaşını kaldırdı ve yenilgiyle iç çekerek kıza seslendi.
Hermione dalgınlıkla parmağını buğulu camda gezdirdi ve ne yaptığını fark ettiğinde gözleri kısıldı. Annesiyle küçükken banyo aynasına küçük mesajlar bırakırlardı; Seni seviyorum veya İyi geceler gibi.
Ne yazdığını fark ettiğinde eli hissizleşti.
Görüşürüz.
Draco'nun bulanık sesi kulaklarından içeri sızıp onu gerçekliğe geri getirirken başını salladı. "Ne?"
"Hiç uyudun mu?" diye tekrarladı monoton bir şekilde.
"Ah," diye nefes verdi. "biraz, yani yeterince-
"Öyle durmuyor ama," dedi katı bir sesle, üstündeki battaniyeleri atıp yatağın ucuna otururken. "Biraz daha uyumalısın."
"Hayır, sorun değil," diye mırıldandı, ve Draco kızın sesinin mesafeli gelmesinden hiç hoşlanmadı. "Şimdi denesem de uyuyamam zaten-
"Ortada belli ki bir sorun varken olmadığını söyleme," diye azarladı, belki fazla açıksözlülükle. "Bu çok sinir bozucu-
"Ama ben-
"Kendine sakla," diye mırıldandı. "Neden siz Gryffindorların her şeyin üstünü siktiğimin perileri ve gün ışığıyla örtmekte kararlı olduğunuz hakkında hiçbir fikrim yok-
"Örtmüyorum-
"Yönünü şaşırmış gibi hissediyorsun, değil mi?" diye sordu keskince. "Sanki beynin taklalar atıyormuş, ve artık ne yapacağın hakkında hiçbir fikrin yokmuş gibi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
isolation • dramione (türkçe çeviri)
FanfictionOdayı terk edemez. Onun odasını. Ve hepsi Ordu'nun suçu. Küçük bir odaya tıkılmış ve ona sadece Bulanık eşlik ediyorken, bir şeyler feda edilecek. Belki akıl sağlığı. Belki de değil. "İşte," dedi kız, tükürürcesine. "Artık senin kanın da kirli!" 0...