(DÜZENLENMEDİ)
Şarkı önerileri: Keith Caputo - Got Monsters; Brandon Flowers - The Floor; Christina Perri - Backwards.
.
Bir hafta sonra...
.
Draco, ağırlığını duvara verirken, ağlamak üzere olan teyzesini izliyordu.
Andromeda dün onlara Ted'in firara kadem basacağını söylemişti. İsimsiz bir uyarı almışlardı, muhtemelen Yoldaşlık'tan, ve Bakanlık'ın Ted'in yerini tespit ettiğini söylemişlerdi, ve onu almaya gelmeleri an meselesiydi. Theo buna ani bir tepki göstermiş, yumruk attığı duvarda bir delik açmış, ve neden Ted'in de onlarla sığınakta kalamayacağını sormuştu. Ted onu sakinleştirmek zorunda kalmış, eğer Voldemort'un yandaşlarının saklandığından haberi olursa, büyük ihtimalle detaylı bir arama çalışmasına girişeceklerini ve bu sığınağın da risk altına girebileceğini açıklamıştı. Eğer firarda olduğunu bilirlerse, kendisini ararken dikkatleri de dağılmış olacaktı.
Kısaca açıklamak gerekirse; Ted neredeyse hiç tanımadığı bir grup genç için kendi hayatını riske atıyordu. Theo haklıydı; Ted iyi kalpli bir herifti.
Bu hareket, Draco'da eniştesine karşı onu ayıltan bir saygı uyandırdı, ve aniden, dünya üzerinde nefret etmediği bir Muggle doğumlu daha olmuştu. Ve tıpkı Hermione gibi, bu Muggle doğumlu da hayatından gereğinden erken çıkmaya zorlanıyordu.
Sanki kader, o meşgul ajandasından kendisi için, sırf beynini sikebilmek için özel bir zaman ayırıyordu. Bu insanları doğumundan beri öğrendiği önyargılarını kırmak için önüne sürüyor, sonra da sanki cılız gelincik yaprakları gibi elinden söküp alıyor, kendisini hassas bir kafa karışıklığıyla baş başa bırakıyordu.
Draco'nun dikkati yine eniştesine kaymıştı, adam Davis'in saçını karıştırıyor, Bletchey ve Bulstrode'a veda sözcükleri mırıldanıyordu. Draco'nun yanında, Theo gerginlikten kaskatı olmuştu; sıktığı yumrukları titriyor, kapalı dudakları altından dişlerini sıktığı belli oluyordu. Bakışları Blaise ve Lovegood'a yöneldiğinde el ele tutuştukları parmaklarının birbirine dolandığını fark etti – Draco'nun bulunduğu açı dışında herkesten gizliydi – ve Blaise kızın elinin arkasına dalgınlıkla daireler çiziyordu. Ted onlara yaklaştığında parmakları da birbirinden ayrıldı, ve Lovegood o tanıdık dikkati dağınık gülümsemesiyle adamın sıcak kucaklamasına karşılık verdi.
"Olmamış yabanmersinleri ve ökseotlarından uzak durmayı unutma," dedi adamın kollarından ayrılırken. "Hımhımları rahatsız etmek istemezsin."
Draco'nun bir kaşı kalktı, ve bu yorum karşısında alayla nefes vermemek için kendini zor tuttu.
"Tabii ki," dedi Ted şefkatli bir gülümsemeyle, Blaise'in elini sıkmak için öne eğildi. "Ben yokken Andromeda'nın bu tayfayı hizada tutmasına yardım et."
"Elbette," dedi Blaise kaşları çatık bir şekilde. "İyi şanslar, ahbap."
Ted ona döndüğünde Draco sırtını dikleştirdi, yüzündeki ciddi ifade kendisini endişeli ve biraz da garip hissetmesine neden oldu.
"Karıma iyi bak," dedi Ted fısıltıyla, sadece ikisinin duyabileceği bir ses tonuyla. "Teyzene iyi bak, tamam mı?"
Draco ne diyeceğinden emin olmayan bir hâlde, yavaşça nefes aldı ve başını salladı, ve bu küçük hareket eniştesini rahatlatmak için yeterli olmuş gibi görünüyordu. Rahatsızlıkla ağırlığını bir ayağından diğerine verirken, Ted Theo'ya yöneldiğinde gözlerini ondan kaçırdı ve fısıltılı konuşmalarından gizlice bir şeyler yakalayabilmek için başını yana eğdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
isolation • dramione (türkçe çeviri)
FanfictionOdayı terk edemez. Onun odasını. Ve hepsi Ordu'nun suçu. Küçük bir odaya tıkılmış ve ona sadece Bulanık eşlik ediyorken, bir şeyler feda edilecek. Belki akıl sağlığı. Belki de değil. "İşte," dedi kız, tükürürcesine. "Artık senin kanın da kirli!" 0...