-Ece'den-
Tuğçe aramış, çok acil bir şekilde Kerem'in evi olduğunu öğrendiğim yan daireye gelmemi söylemişti. Kendini gerçekleri söylemek için hazırla demesiyle yüzleşme vakti geldiğini anlamıştım. İlk başta her ne kadar yapmak istemesem de sabahki çaresizliğini hatırlayınca daha fazla uzatmamam gerektiğini anladım. Karnımda onun çocuğunu taşıyordum ve bunu bilmek onun en doğal hakkıydı. Belki istemeyecekti hatta belki de bebeği kabul etmeyecekti. Yada bir ihtimal sakladığım için kızıp bebeğimize sahip çıkacaktı..
Sahi, çok kızar mıydı?
Kızmakta çok haklıydı. Ama bende söylememekte haklıydım. Beni bir kez bile dinlemeden çekip giden oydu. Ama oda haklıydı. Kafam iyice karışmıştı. Kimin haklı kimin haksız olduğuna karar veremiyordum artık. Aslında iki tarafta kendince haklıydı ama saçma bi şekilde hatalar yapmıştık ve sürekli birbirimizden uzaklaşmıştık.
Evliliğe giden ilişkimizi beni dinlemeden bitirirken o haksız, onun çocuğunu ondan saklarken ise ben haksızdım..
Şimdi ise kapının önünde zile basmak için bekliyordum. Elimi artık fazlasıyla kendini belli eden minik kızımın, karnımın üzerinde gezdirirken sessizce mırıldandım.
"Babanla tanışmaya hazır mısın prensesim?"
Daha fazla düşünmemek adına zile basmamla kısa sürede Yaren kapıyı açmış, beni görünce hafifçe gülümsemişti. Soğuk bi gülümsemeden uzak, güven verir gibiydi. Sorar gözlerle bakınca karşımdaki kadın konuştu.
"Tuğçeyle Yunus aşağıda beni bekliyor. En dogrusu sizin yalnız konuşmanız."
Daha fazla dayanamayarak sordum.
"Nedenn sevgilin ve onun eski sevgilisinin başbaşa konuşmasını istiyorsun? Bu çok ağır birşey değil mi?"
Yaren yine az önceki samimi gülümsemesini sunarak kenardaki vestiyere yöneldi. Hırkasını aldıktan sonra tekrar karşıma geçti.
"Sevgili değiliz, hiç olmadık. Birbirimize, yara bandı olmaya çalıştığımız iki dert ortağıyız sadece. Sevgilimle eski sevgilisinin başbaşa konuşmasını değil, yakın arkadaşımın sevdiği kadınla başbaşa konuşmasını istiyorum. Şimdi lütfen içeri geç ve karnındaki bebeğin babasının kendisi olduğunu söyle. Çünkü sen bunu bugün yapmazsan ben yarın onu alıp tekrar portekize döneceğim ve bebeğin babasını hiçbir zaman tanımayacak."
Birşey dememe fırsat vermeden hızlıca ayağına geçirdiği ayakkabısı ve çantasına attığı telefonuyla beni kenara ittirip yanımdan geçen kadının arkasından bakakaldım. Söylediği şeylere çok şaşırmıştım.
"Yaren?.."
Keremin salondan gelen; ağladığı belli olan, tedirgin sesiyle derince bir nefes alıp kapıyı kapattım. İçeri geçerken yaşadığımız herşey film şeridi gibi gözümün önünden geçiyordu. Bacaklarım titriyor, adımlarım stres ve heyecandan birbirine karışıyordu..
Salona girmemle göz göze geldiğim adamla kalbimin teklediğini hissettim.
Gözlerinde gördüğüm hayalkırıklığı ile yerin dibine girmek istedim. Gözleri burukça yüzümde oyalandıktan sonra biranda duraksayıp hızlıca göbeğime baktı. Gördüğü manzarayla gözünden yaş damlamasıyla koca bir kayanın altında eziliyormuşum gibi hissettim. Benden daha çok mahvolduğu belliydi..
Ben hamile olduğumu öğrendiğim günden beri bebeğimle teselli oluyordum ama o anladığım kadarıyla teselli olacak birşey bulamamış, aylardır hasretimi çekmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzaktan Uzaktan.. | Kerem Aktürkoglu
Fanfic'Öyle uzaktan uzaktan, hiç konuşmadan.. Nasıl da bağladın beni?.. Bu kitap, Göksel'in 'Uzaktan' şarkısından esinlenerek yazılmıştır.