Reyyan ananın Savaş'ı görmesinden sonra kötü olmuştu. Benim gibi delirme raddesine geliyordu resmen. Onun Savaş olduğunu anlamıştı.
Osman baba da o an onun kötü olmasıyla gitmeye karar vermişti. Reyyan ananın ise Savaş'ı bırakmaya niyeti yoktu. Sonra zar zor Reyyan anayı toparlayarak ondan uzaklaştırmışlardı. Fakat bu sefer Savaş dayanamamıştı. Onu şefkatle dokunarak arabaya kadar götürdü. Ona sarılarak geri geleceğim. Yanına geleceğim, ama biraz beklemen gerek dedi ve kimseye bir şey söylememesini istedi. Reyyan ana bir an hayretle bakarken bir süre sonra hemen kabullenerek arabaya binmişti. Osman baba ise bana bakarak "Herkes kardeşiyle evlensin diye nasıl iğrenç ithamlar da bulundu sen biliyorsun." Dedi beni azarlar gibi bakarak. O an Savaş öfkeden "Ne!" Diye bağırdığında herkes hayretle Savaş'a döndü. Osman baba da ilk başta şüphelenmiş gibi baksa da tekrar bana döndü.
"Berdel olanlara karşı daha sert olduklarını çok iyi biliyorsun. Ama ben ne yaptım? Hepsinin ağzını kapattım! Böyle adice..." dilini ısırarak devam etti. "Sen öldükten sonra Savaş'ın yüzüne nasıl bakacaksın? Bu hayatta senin gibi bir kadın görmemiştim ben. Oğlum ne kadar şanslı bir adam derdim hep. Sen ne kadar şansız çıksan da."
"Evet, şansı olmayan bir kızım." Bir adım atarak gözlerine baktım. "Ben Savaş'a ihanet falan etmedim Osman baba. Ben..."
"Sen artık Çilem Efeoğlu değilsin. Sadece Çilem Soymansın. Oğlumun öldüğü gün karısı da ölmüş. Ben bugün bunu anladım."
"Osman Bey! Bu kızın da mutlu olmaya hakkı var. Onu bir acının içine bir ömür hapsedemezsin. Bunu yapamazsın."
"Evet doğru onun da mutlu olmaya hakkı var doğru." Bana son kez baktıktan sonra hızla tekrar Savaş'a dönerek "Ama bu seninle değil!" Diye bağırdı. "Sen de hiç utanmadın mı? İkizinin karısıyla evlendin!"
"Niye, sizin törelerinizde halbuki dul kadını evlendirmeye çalışırdınız. Bize gelince mi?"
"Hayır! Bunu ben kabul etmiyorum. Hem üstelik sen benim oğlum bilr değilsin." Savaş etkilenmiş gibi ona bakarken devam etti. "Sen benim oğlum falan değilsin." Ellerini göstererek acıyla konuşmaya devam etti. O sırada Reyyan ana da buna itiraz etmeye başlamıştı. Fakat Osman baba onu dymamış gibi devam etti."Ben biricik oğlumu bu ellerle mezara gömdüm." Acıyla yutkunarak "Ben iki oğlumu mezara gömdüm. Biri küçücük bir çocuktu. Biri de bu kızı kucağında elleriyle yanıma getirirken karşımda çaresiz duran çocuktu."
Savaş yutkunarak dolan gözlerine hakim olmaya çalışmıştı. Her an itirafta bulunur gibi bir hali vardı.
"Ben Çilem'e aşık olduğumda, ölmüş ikiz kardeşimin karısı olduğunu bile bilmiyordum." Bu bir süre etraf sessizleşirken Osman baba ellerini indirerek sessizce arabaya doğru yürüdü. O sırada Savaş göz yaşlarını silerek hızla içeri girdi. Osman baba da Reyyan anayla uzaklaşmaya başlarken Reyyan ana son kez bana hüzünle bakarak önüne döndü. Ben de dolan gözlerimi silerek içeri doğru yürüdüm. Gitmeden önce kaynanaların lafını aldırmadım. Tek düşündüğüm Savaş'ın bu andaki psikolojisiydi.
İçeri geçtikten sonra yukarı çıkarak odamıza girdim. Savaş yatağın üstünde oturmuş kendini toparlamaya çalışıyordu. Bakışlarından acı çektiği anlaşılıyordu. Dalgınca yere bakıyordu.
"İyi misin?" Dedim hüzünle. Dudaklarını içe doğru kenetleyerek başını iki yana salladı. O sırada hüzünle soluklanarak biraz doğrulup ona sarıldım. "Özür dilerim. Buna ben sebep oldum. Evlilik oyununu oynamamız gerekirdi. Seni beklemem gerekirdi."Bedenime sıkıca sarılarak cevap verdi. "Onu o kadar çok özlemişim ki içim acıdı. O benim hep babam gibiydi. Bunca zaman neler çekmişsiniz böyle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çilem
RomanceSavaş ağa adlı hikayem ÇİLEM olarak değiştirilmiştir haberiniz olsun. Bir de yeni okuyanlar için kitap olacaktır. Şimdiden söylemek istiyorum finali burada yayınlanmayacaktır. Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendi...