Kerem'den
İki saat geçmişti. Koskoca iki saattir Zeynep'inin çığlıkları aklından çıkmıyordu. Bora yanıma gelip oturdu. Elini omzuna atıp, "Üçünüde sağ sağlim götüreceğiz eve." dedi. Kafamı sallayabildim sadece. Ağzımdan kelimeler dökülmüyordu. O sırada içeriden çıkan doktorla hızla ayağa kalktım.
"Durumları nasıl?" diye sordu Renda endişesinden ödün vermeyerek.
"Endişelenecek bir durum söz konusu değil. Bebeklerin sağlığı gayet yerinde, Zeynep Hanım'ı da birazdan normal odaya alacağız."
Rahat bir nefes alıp üzerimdeki tüm gerginlikten kurtulduğumu hissettim. Daha sonra istemsizce gelen kahkahalarıma bile engel olamadım. Baba olmuştum be! Baba!Yarım saat sonra Zeynep'i normal bir odaya almışlardı. Yatağının yanı başındaki koltukta oturuyordum. Heyecanla bebeklerimizi bekliyorduk. Kapı açılınca Zeynep hızla elimi tuttu. Gözlerini açmış, yüzündeki şaşkın mutlulukla kapıya bakıyordu. Başını öptüm yavaşça ve içeriye giren hemşirenin yanına gidip, ikisini de kucağıma aldım. Zeynep'in yanına tekrar geldiğimde gözlerini hala onlardan ayırmamıştı. Ellerini uzatınca kızımızı kucağına verdim önce. Diğer tarafına da oğlumuzu aldığında yüzündeki mutluluk çektiği acılara değmiş gibiydi. Yanına oturup üçünüde sarıldım, başını öpüp saçlarının kokusunu içime çektim.
***
Üç günün sonunda hastaneden çıkmak için hazırlamaya başlamıştık. Hazırlanmaya derken benim üzerimi giyinmemden bahsediyorum.. Kapıdan dışarı çıktığımda Renda ve Kerem'in elindeki pusetleri görünce gözlerimde tekrar bir ışığın yandığını biliyordum.
Renda'nın elinden oğlumuzu alıp, Kerem'in elimi tutmasıyla çıkışa doğru yürümeye başladık. İşlemleri Kerem yada Bora halletmişti. Arabanın yanına geldiğimizde, ben ve Renda bebeklerle arkaya Bora ön koltuğa, Kerem de şöfor koltuğuna geçmişti. Arabayı eskisi kadar hızlı kullanmıyordu. Çok yavaşda kullanmıyordu ama en azından eski hız tutkunluğunu azaltmıştı.
Bora ile Renda'yı bir zamanlar benim kaldığım evin önüne getirip, tüm ısrarlarına rağmen dinlenmeleri gerektiğini söyleyip bırakmıştık. Ve kendi evimize doğru yola çıkmıştık.
Yol boyunca, ikiside melekler gibi uyumuş bende onları izlemiştim. Kerem ise arada bir dikiz aynasından bize bakıp gülümsüyordu.
Evin yolundan çıkıp, ilerlemeye devam ettiğimizde şaşkınlıkla Kerem'e baktım.
"Kerem?"
"Efendim güzelim?"
"Nereye gidiyoruz?"
"Seni kaçırıyorum."
"Dalga geçmesene, evin yolundan çıktık."
"Evin yolundan çıktık, kendi evimize gidiyoruz."
"Kendi evimiz mi?"
"Evet."
"Sahiden mi?"
"Diğer evde çok kötü anılar vardı ve ben sizi oraya götürmek istemedim."
O sırada, minik bir ağlama sesi vereceğim cevabı kesmişti.
Tişörtümün yakasını açıp, oğlumuzu emzirmeye başlamıştım ama o sırada aklıma gelen düşünceyle, yerimden sıçradım.
"Kerem!"
"Noldu?"
Gözlerinden, olacak tüm ihtimalleri tahmin etmiş gibi endişe bulutları geçiyordu.
"Biz isimlerini koymadık!"
Yüzünü hafif bir gülümseme kapladı.
"Güzelim ben o işi çoktan hallettim."
Torpidoya koyduğu cüzdanını çıkartıp, içerisinden iki tane nüfus cüzdanı çıkardı.
"Hep bir kızının olmasını istediğini ve adını masal koymayı istediğini biliyorum. Kızımızın adı Masal. Masal Sayer."
Yüzümdeki gülümseme büyürken gözümden akan yaşa mani olamamıştım. Elindeki kimlikleri bana doğru uzatmıştı. Aldım.
"Onca ay bana kızgın yaşadığını biliyorum. Ama oğlumuza ismini ben vermek istedim. Koray. Ben o günler için çok üzgünüm ama, beni affettiğin ve bu iki meleği bana bağışladığın içinok teşekkür ederim."
"Kerem.."
Artık gözyaşlarım usulca akmıyor. Hıçkıra hıçkıra ağlamama sebep oluyordu. Arabayı durdurup arka koltuğa geldi.
"Şş ağlama. Özür dilerim her şey için.."
"Dileme."
İki elini yanağıma koyup, alnımı öptü.
"Geldik yeni evimize."
Hafifçe gülümseyip, oğlumuzu pusetine koydum.
Masal' alacağım sırada bize bakıp gülümsediğini gördüm. Yüzümdeki gülümseme büyürken Kerem ikisini de alıp arabanın kapılarını kilitlemişti.
Yanından yürüyerek eve girdim. Pusetleri kenara koyarak içinden Masal ve Koray'ı alarak yanıma geldi. Koray'ı kucağından aldım.
"Evi gezdireyim hayatım"
Yüzüne o yamuk gülüşünü koydu. Gülümsedim ve onu takip ettim. Üst kata çıktığımızda önümüze çıkan ilk odaya girdik. Oyun odası olarak tasarlanmış, içerisinde her türlü oyuncağı barındırıyordu. Şimdiden bu kadar hazırlık yapması gülümsetmişti beni.
Odadan çıkıp başka bir odaya girdik. İçinde iki tane beşik vardı. Kerem'e şaşkınca baktım. Omuz silkip odadan çıktı. Odayı tekrar tejrar inceleyip peşinden gittim.
Kapısı açık bir odaydı. İçeriye girdiğimde çift kişilik siyah yatak örtülü bir yatak, duvarlarda ikimizin yada tek benim fotoğraflarımız asılıydı. Bazılarını ne zaman çektiğini bile bilmiyordum. Gözlerimin dolmaması için içimden dua etmeye başladım. Kerem'e doğru dönüp, Masal ve Koray'a dikkat ederek sıkıca sarıldım. Ayrılmaya niyetim yoktu ki Masal ağlamaya başlayana kadar.
Yatağın biraz ilerisindeki tekli koltuğa oturarak, emzirmeye başladım.
"Bende tadına bakmak istiyorum."
"Kerem!"
"Ne var? İstiyorum."
Kafamı iki yana salladım o sırada Kerem Koray'la birlikte dışarı çıkmıştı. O sırada kucağımda uyuyakalan Masal'a mutlu gözlerle baktım. Hayatın en mutlu anıydı bu. Tğm acıların geride kaldığa inanmış mutluydum. Birbirinden güzel iki tane bebeğim olmuştu.
İçeriye gidip beşiğine yatırdığımda, Kerem'in Koray'ı da yatırdığını gördüm. Banyodan gelen su sesiyle duşa girdiğini anladım. Son kez Koray ve Masal'ı kontrol ederek adımlarımı banyoya yönlendirdim. Duşa kabinin içerisindeki küvette kafasını geriye doğru yaslamış, görünüyordu buğulu camdan.
Üzerimdeki kıyafetleri çıkartarak, kendimi cesaretlendirdim. O sırada Kerem, "Zeynep?" diye seslenmişti. Cevap vermemeyi düşündüm ama sonra, "Gözlerini kapat." dedim.
"Tamam."
Duşa kabinin perdesini açarak küvette karşısına oturdum. Saçlarımı önüme getirerek perdeyi kapattım. Gözlerini açtığında şaşkınlıkla yüzüme baktı. İlk adımı benden beklemiyordu.
Yavaşça bana doğru eğildi. Ellerini iki yanağıma koyarak, dudaklarını dudaklarıma örttü.
"Seni seviyorum."
"Seni ölene kadar seveceğim."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dikkat Öküz Var!
HumorKural belli. ''Her erkek öküzdür. Kimisi daha az, kimisi daha fazla.'' İkisi de bu kuralı kabullenerek aşık oluyor. Gülerek, ağlayarak yollarına devam ediyor. Ve sevmekten asla vazgeçmiyorlar.