7 ↝ tutacak sözleri var

23.5K 2.2K 1.5K
                                    

Yatağımda uzanmış tavanla bakışırken çalışma masamın önündeki sandalyede Tae, onun hemen dizlerinin dibine de Kook oturuyordu. Jungkook'un yerde oturuşundan fırsat bulup onun saçlarıyla oynayan arkadaşım aynı zamanda düşünceli düşünceli söylediklerimi sindirmeye çalışıyor gibiydi. Mantıklı bir karar verdiğimi sanıp Kook'u çağırmıştım ya hani, işte o ciddi anlamda mantıklı bir karar değildi. Telefonda sakın kimseye söyleme tek gel, diye o kadar tembihlememe rağmen kapıyı açtığımda karşımda ikisini bulmuştum ve tavşan suratın tek açıklaması "Sülük gibi yapışınca dayanamayıp anlattım o da geldi." olmuştu. Tam da bu yüzden en çok merak ettiğim şey ne zaman normal yakın arkadaşlar olacağımızdı. Asla ama asla birbirimizin dediklerini yapmıyorduk, konu ne kadar önemli olursa olsun.

"Küçükken kendini hiç burada hayal ettin mi?" dedi Tae anlattıklarımdan tamamen bağımsız olarak. "Yani bu mevkide, çok zengin iki ailenin oğullarıyla yaşıyorsun. Üstelik ikisi de baban ve her çocuğun hayali olan bir okulda çok sevilen birisin. Yanlış anlamayacağını bilerek soruyorum; tahmin edebilir miydin?"

"Hayır," dedim düşünmeden. "Öyle çok umutsuz bir çocuk değildim ama kurabildiğim en büyük hayal sıcak bir yuvaya sahip olmamdı ama binlerce kat daha güzel şeylerle karşılaştım. Para veya okul değil, sizler yanımdasınız. Buraya geldiğimden beri benimlesiniz, nereden geldiğim veya ne yaşadığımı sorgulamadınız. Üstelik iki babaya sahibim ve ikisi de dünya harikası."

"Seninle ilk tanıştığımda iki baban olduğu için kıskanmıştım." dedi Kook elinde inceleyip durduğu kitabı yanına bırakırken. "Babamı çok seviyordum ve annem bana durumu açıklayıp seninle tanışmamı istediğinde iki babanda aynı görünüyor sanıyordum ve kıskanmıştım işte."

Üçümüzün de kahkahası odada yankılanırken kendimi durdurmakta zorluk çekmiştim. Yıllar sonra bunu ilk kez anlatıyordu. Sahi, buraya geldiğim ilk hafta kimsem yoktu ve birden bu iki aptal yanıma gelip tanışmak istemişti ama hiç asıl hikayeyi dinlememiştim.

"Pekala o halde bende itiraf ediyorum. Jungkookie gelip olayı o kadar heyecanlı anlatmıştı ki ondan hangi evde oturduğunuzu öğrenip sen parka git birazdan geliyorum diyip buraya gelecektim. Herkesten önce ben tanışmak istiyordum seninle ama bu bayat kurabiye gizlenip beni izlemiş." Tae göz devirip Kook'un saçlarındaki elini sıklaştırdı ve onun acı dolu bir ses çıkarmasını sağladı, bense sadece gülüyordum.

"Bahçeme girdiğinizde sizde diğerleri gibi dalga geçeceksiniz sanmıştım." diye itiraf ettim. O zamanlar babamgilde buraya yeni taşınmıştı ve onların durumu komşuların kabulleneceği türden bir şey değildi. Kendimi dışlanmış hissediyordum. Bu o kadar sorun değildi aslında, beni üzen şey her gün Namjoon babam akşam işten döndüğünde Jin babamın ona sarılması ve ağlamaya başlamasıydı. İkisinin de güzel hayalleri vardı ve o dönem bunu engelleyen lanet insanlar ve onların lanet ön yargılarıyla birlikte yaşıyorduk. Başta zordu, başta her şey zordur ya bu da zordu işte.

"Tamam bunu da söylüyorum o zaman," Jungkook ikimize de bakınca duyacağım şeye kendimi hazırlamaya çalıştım. Çünkü biliyordum, o hayal dünyası geniş bir çocuktu ve hep öyle olmuştu. "Ortaokul bitene kadar seni Jin hyung doğurdu sanıyordum."

Tekrar kahkahamız odada yankılanırken o kadar çok gülüyordum ki bir an dengemi kaybedip yataktan düşmeme engel olamadım. Kendimizi sonunda dizginleyebildip sustuğumuzda bir yerden hala gülme sesi geldiğini fark etmemiz ve aynı anda kapıya dönmemiz uzun sürmedi.İşaret parmağımı dudaklarıma bastırıp onlara sessiz olmalarını işaret edip ufak adımlarla kapıya ilerledim ve aniden açtım. Sonuç başarılıydı. Babam kulağını kapıya yasladığından olsa gerek yere yapışmıştı ama onu yakalamış olmak her zaman mümkün olmadığından salak arkadaşlarım ve ben çoktan sevinç dansımızı yapmaya başlamıştık.

madness : yoonmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin