"Ağlamak istiyorum."
Evet, tam şu anda, Taehyung belki de yüzüncü defa 'ağlamak' istediğini dile getirirken hayatı sorguluyordum ve bunu yapmam için gayet net sebeplerim vardı. Şahsen en yakın iki arkadaşımın birbirinden hoşlanmasının dünyanın en kötü kararı olduğuna karar kılmıştım. Pekala; yakışıyorlardı, onları gördükçe bende seviniyordum ve ikisinin birlikte eğlendikleri anları izlemek beni mutlu ediyordu ama.. şu an hiç de hoş bir anda değildim işte. Arada kalmıştım ve bende en az Tae kadar ağlamak istiyordum.
"Jimin, bana bak, bak bir bak! Ben bu hallere düşecek adam mıydım ya?" Elleriyle yüzüne vurmaya başladığında şaşkınlıkla ona bakıyordum. "Değildim! Hiç değildim! Şu köşeye yığılıp ölümümü bekleyeceğim. Böyle olmaz. Yaşayamam." Sonra cidden ağlamaya başladığında daha ne kadar şaşırabilirim diye düşünüyordum. "Resmen kıza onu sevdiğimi söylemiş. Peşimden ayrılmıyor şimdi. Saçları da kırmızı böyle. Nereye gitsem görüyorum yani görmemezlikten gelmem de imkansız."
"Niye, sevmiyor musun ki? Öyle demişsin çocuğa, bana ayarla diye yalvarmışsın."
"Öyle yapmışım dimi?" Hızla yanıma gelip başını dizlerime gömdü. "Aptalım ben, döv beni. Saçımı başımı yol. İzin veriyorum. Hadi acıt canımı!" Bağırmaya başladığında onu ittim.
"Ya salak mısın Tae?" dediğimde hızla başını salladı. Pekala, yanlış soru yöneltmiştim. "Biraz beynini kullanamıyorsun." dedim hemen ardından ve bir baş sallaması daha kazandım. Neyse, en azından kendini biliyordu.
"Ne yapacağım?" dedi. "Yardım et bana mochiie, ne yapacağım?"
Kapı tıklatılmadan açıldığında o tarafa dönerken babamı görmemle göz devirmem bir oldu. "Eğer biraz daha bağırmaya devam edersen yemin ederim gucci'den aldığın bütün gömleklerini keserim Tae." Net bir şekilde konuştuğunda ben neden bunu düşünemedim diye kendime kızıyordum resmen.
"Anneciğim," babamın tehditini zerre umursamadan yataktan kalkıp ona koştuğunda anladım. Durum, sandığımdan çok daha vahimdi. "Aşkımdan ölüyorum anneciğim, yardım et bana."
Babam bana dönüp remen gözleriyle 'Bu ne ayak?' sorusunu sorduğunda omuz silkip "Jungkook ona aşkını itiraf etti ama o başka bir kızı sevdiğini söylemiş."
"Evet, çok salağım. Şerefsizim ben. Eşşeğim. Malım ben mal." Sonra duraklayıp babama baktı. "Anneciğim sen buradasın diye küfür edemiyorum ama aklıma gelen bütün kötü şeyler benim şu an."
"E git direk söyle korkak mısın Tae?" Jin kaşlarını çattığında güldüm. "Jungkook ne güzel akıllı çocukmuş, söylemiş direk."
"Olamaz!" diye bağırdığında yerimden sıçradığıma emindim ama yine de elini havaya kaldırıp boş duvara doğru konuşuşunu izlemeye devam ettim. "Bu kadar basit olamaz! Bir plan yapmalıyız dostlar! Hep birlikte el ele verip TaeKook çalışması yapacağız?"
"Çok pardon," diyerek araya girdiğimde bana döndü. "Taekook çalışmamız için Jungkook'un burada olması gerek ama yok."
"Doğru! O yüzden TaeKook'u birleştirme çalışması yapacağız!"
Zor bir gün olacağa benziyordu.
***
"Ben neden bu işin içindeyim?"
"Anneciğim, bu dünyada senden güzel anı kaydeden, kamera tutan, video çeken var mı hiç?" dedi Tae yılışık yılışık. "Tabii sende bu işin içinde olacaksın."
Garip bir andı ama buna aldırış etmeden Tae'nin planını uyguluyorduk işte. Ben gerekli kısmımı halletmiştim. Şimdi de restorantta son işlemleri yapıyorduk. Düşününce iyi ki Tae zengin diyordum. Yoksa gün içinde ki hiçbir fikrini gerçekleştiremeyeceği netti.