özel bölüm 1 ↝ minji

11.6K 1.1K 749
                                    

"Tamam artık Jimin, bu kadar heyecanlanma ellerin titriyor."

"Elleri titreyen sensin aptal, sabit dur."

"Hayır, sensin. Şuna bak avuçlarım sımsıcak oldu. Çok sıkıyorsun."

"Seninde ayakların düzgün durmuyor tamam mı? Sallama artık."

"Siz ikiniz ne zaman susacaksınız?" Yanımızdan gelen ve fazlasıyla bıkmış ses tonu Tae'ye aitken ben dişlerimin titremesine engel olamadım. Hadi ama! Dışarıda kısa kolluyla geziyorduk. Bu havada, bu sıcakta kim böyle titrerdi?

"Bizi anlamayı dene." diye mırıldandı Yoongi ellerimi daha çok sıkarken. Az önce iddia ettiğinin aksine elimi sıkan oydu ama bunu irdelememeyi tercih ettim. Şu an fazlasıyla gergindim. Ne olacağı belli değildi ve öyle garip hissediyordum ki.. Böyle bir işe kalkıştığımız için bile şaşkındım. Her zaman bir yetimhaneden çocuk alacağımızı hayal etmiştim ama benimle aynı hikayeyi paylaşan bir küçük mü? Asla.

"Efendim, sizi içeri alabiliriz." Amerikanın küçük bir semtinde, sadece tatil amacıyla buradayken şimdi özel bir savcılığın güzel kokulu koridorlarında görevliye bakıyorduk. Minji bizden önce içeri girmiş, muhtemelen ona yöneltilen soruları cevaplamıştı. Aynı şeyleri yaşadığımı hayal meyal de olsa hatırlıyordum. Minik ellerim titrerken ve karşımdaki savcının sorularını titrek sesimle cevaplarken çok heyecanlıydım. Acaba, o zamanda kapının önünde bekleyen babamgil benim gibi mi hissediyordu?

"Hadi." diye mırıldandı Yoongi. Bizimle birlikte kalkan Tae, Kook ve Hoseok da ilerlerken onlara büyük bir teşekkür borçlu olduğumu biliyordum. Savcılık bize şahit ve bu durumu kolaylaştıracak cümleler sarf edecek birileri gelirse iyi olabileceğini söylemişti ve onlar da tek telefonumuzla Kore'den buraya gelmişlerdi işte.

Odaya girdiğimizde ve küçük Minji'nin orada, tüm savunmasızlığı ile oturduğunu gördüğümde içimde biriken o garip duygu eşliğinde koşmak istedim. Sanki sımsıkı sarılsam bütün kötülükleri yok edecek gibiydim. Bir aydır, yazı güzelleştirmek adına geldiğimiz bu semtte, Minji kaldığımız otelin önündeki caddede kalıyordu. Birkaç kez onu zar zor ikna ederek suite sokmuş ve banyo yapmasına yardımcı olmuştum ama daha fazlasına ikna olmamıştı. Minicik elleriyle oynayıp bakışlarını yere dikerken ben orası için yeterli değilim diyordu. Oysa o, en iyi yerlere layıktı.

Ve sonunda buradaydık işte. İki gün önce dayanamayıp; gideceğimiz ve Minji'yi göremeyeceğim için ağlamaya başladığımda beklemediğim bir şekilde Yoongi'de, beni sakinleştirmeye çalışırken ağlamaya başlamıştı. İkimiz sarmaş dolaş ve ilk defa böylesine ağlarken kararımızı vermiş ve Minji'ye koşmuştuk. Anılar çok tazeymiş gibi Seul'un o sokağında hissetmiştim kendimi. O ara caddede Jin ve Namjoon önümde eğilmiş bana bir çocuktan bahsediyorlardı. O çocuk bendim.

Minji kabul etmişti. İsmini bile biz koymuştuk. Benim yuvamı bulduğum yaştan daha küçüktü. Altı veya yedi yaşında olduğuna bile emin değildik. Öyle tek, öyle yalnız kalmıştı ki bu yaşında bile bazı cümleleri kuramıyor, kelimeler peltek peltek çıkıyordu dudaklarından.

Ben Minji'nin sağına Yoongi soluna oturduktan sonra arkamızdaki koltuklara bizimkiler sırasıyla yerleşti. Babamgile sürpriz olması adına haber vermemiştim ama bu işi atlatabilir ve onlarla oğlumu, evet evet benim oğlum olacak Minji'yi tanıştırınca umuyorum ki beni dövmezlerdi. Gerçi o mutlulukla dövülmek umrumda olmazdı.

"Evet, biz Minji ile kısa bir sohbet ettik. Değil mi Minji?" Savcı, sert mizacının aksine sempatik çıkan sesiyle aramızda kalan bedene baktığında gülümsemeden edemedim. "Kendisi anne ve babasını tanımıyor ve herhangi bir kimliğe sahip değil ve elbette bir aileye sahip olmak istiyor." Bakışları bizi bulduğunda ve nedensiz bir gerginlik bedenimi sardığında yutkunmadan edemedim."Ama tabii ki belirli sorunlarımız var. İkinizin de erkek olması gibi."

madness : yoonmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin