20 ↝ yıllarca bekleyebiliri(m)

21.9K 1.6K 1.5K
                                    

smut kısmı okumak istemeyen, belirtilen kısımdan sonrasını atlasın lütfen.

"Yoongi.. Burası nere?"

Sanırım ölmüştüm. Bunun başka açıklaması olamazdı. Öyle ki, böyle yerler sadece dizi ve filmlerde var sanırdım.

Arabanın önünde durduğu küçük ahşap ev şahaneydi. Kelimelere ne dökebiliyor ne de bağdaştırabiliyordum. Yeşilliklerin arasında kalan o harika alana imrenmekle meşguldüm şu an. Aslına bakacak olursak, yaklaşık bir buçuk saatlik bir yol sonunda, ormanın içerisine girmemizle aklıma gelmeyen şey kalmamıştı ama buna rağmen asla düşünememiştim. Beni bu denli harika bir yere getireceğini asla düşünmemiştim.

"Cennet." dedi dönüp gülümserken. "Bana ait küçük bir cennet işte." Dışarıyı işaret ettiğinde "Hadi, inelim." diye mırıldandı.

İkiletmeden eşlik ettim ona. Arabadan inip bir de o temiz kokuya eşlik eden kuş seslerini duyunca daha bir aşık oldum. Böyle yerlere hep imrenmiştim ve şimdi tamda hayalimin içindeydim. Koşarak yanına varıp ellerini tutunca o da gülümsedi. "Gerçekten cennet." dedim ona bakarak. "Nereden buldun burayı?"

"Büyükannemin ufak bir hatırası, o öldükten seneler sonra buldum bıraktığı notu. Diğer aile üyeleri bilsin istememiş. Ona da büyükbabamdan önceki kocası bırakmış işte. Durum biraz karışık ama olayın beni ilgilendiren kısmına bakacak olursak.. iyi ki bırakmış."

"İyi ki," dedim onu da peşimde sürükleyip yürürken. Hemen, her yeri görmek, bilmek, tanımak istiyordum. "Hayatımın en güzel günü olabilir."

"Aslında," dedi ahşap evin kapısını açmama yardım ederken. "Seni çok önceden getirecektim buraya ama özel bir gün olsun istedim ve bu sabah Kook ve seni beklerken Tae ile biraz konuştuk." ona döndüm. "Ve bana bazı şeylerden bahsetti."

İşte, ne olduğunu anladığım daha o saniyeden kızardığımı biliyordum. Elimi elinden çekip yüzümü kapatmam bir oldu. Kıkırtısını da duyuyordum ama şimdi, Tae'nin ona kim bilir nasıl anlattığını tahmin etmeye çalışınca kafamı kuma gömesim gelmişti.

Pekala, bir kaç gün önce Tae'den yardım istemiş ve eğer Yoongi ile sevişirsem neler yapmam gerektiğini sormuştum. Zorlu bir mücadeleydi ve epey dalga geçişiyle sonlanmıştı ama yine de aklıma kazıdığı birkaç nokta olmuştu işte. Sonuç olarak bana 'Böyle bir planının mı var?' diye soruşuna; 'Yok ama umarım Yoongi'nin olur.' demiştim. Eh, Tae'yi azıcık bile tanıyorsam bire bin katarak anlatmıştı.

"Ama.." dedi yüzümdeki ellerimde onun ellerinin varlığını hissetmeden hemen önce. "Böyle utanırsan cidden kendimi tutamam."

"Ne dedi sana, doğruyu söyle."

"Gerçeği söyleyecek olursak.. çok bir şey anlatmadı. Daha çok neler yapmam gerektiğini söyledi ve şansa bak, hepsini biliyordum."

Ne olacağını bilmiyordum ama tahmin etmesi de o kadar zor durmuyordu. Bu yüzden ne yapacağımı kestiremeden etrafta göz gezdirdim. Tek katlı, mutfağı ve iki odası olan, şirin ahşap evin kapısının önünde dikilmiştik. "Çok güzel bir yermiş." diye amaçsızca konuyu değiştirmeye çalıştım. Beceremediğimi biliyordum ama en azından ortama alışana kadar bu şarttı.

"Gel gezdireyim."

Önce mutfağa girdik. Çok yeni eşyalar yoktu ama hiçbiri eski de sayılmazdı. Sonra oturma odasına soktu beni ve koltukların yakın zamanda alındığını düşüneceğim şekilde inceledim. Tamamen onun tarzını yansıttığı için seçimin kimin yaptığını anlamak zor değildi.

"Ve.. bu zamana kadar sadece uyumak için kullandığım oda." dedi solda ki kapıyı açarken. İçeride iki kişilik yatak ve boş bir çalışma masasından başka bir şey yoktu. Bir de duvarda asılı uzun ince ayna vardı. "Ama sanırım bu gün daha güzel şeylere tanık olacak."

madness : yoonmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin