"Neden durduk yere sinemaya geldiğimizi hala çözemiyorum Yoongi." dedim elime tutuşturduğu mısıra bakarken. "Hayır birde en arkalardan seçmişsin, hayır yani başka bir amacın varsa söyle de bilelim."
"Çok mu belli ediyorum?" diyerek o da güldüğünde dudaklarımdan dökülen istemsiz kıkırtı, aramızda yayıldı.
"Evet," dedim önde oturan bir kaç kafaya bakarak. "Millet ne güzel insancıl bir şekilde yerleşmiş ön taraflara biz en arkadayız çünkü muhtemelen amacımız film izlemek değil, öpüşmek."
"Aslında.." alt dudağını hafifçe ısırıp kararsızlıkla bana baktığında kaşlarımı kaldırmış bu tepkisinin altında yatanı öğrenmek için bekliyordum. "Bu güzel bir fikir ama üzgünüm, gerçekten uzun zamandır beklediğim bir film olduğu için belki film araya girince seninle ilgilenirim." dehşetle ona bakarken saatini göz hizasına getirdi ve önüne döndü. "Şimdi sus, başlamak üzere."
"Hangi filme gittiğimizi bile bilmeden sırf senle gidiyorum diye kabul etmişken şu duyduklarıma da bir bak. Lanet olsun boşuyorum seni."
Elimi tuttuktan sonra "Bu tehditlerini evlendiğimizde ciddiye alacağım." dedi ama dediklerinden çok elleri ilgimi çekti. "Neden heyecanlısın sen?" dedim kaşlarımı çatarak. "Ellerin buz gibi olmuş yine."
"Gerçekten bu film benim için önemli Jimin. Haliyle heyecanlıyım da." Salona giren birkaç kişinin bedeni daha karanlıkta belirdiğinde derin bir nefes aldım.
"Koskoca Min Yoongi'nin bile heyecanlandığı filmler varmış demek," düşünceli çıkan sesime sessizce güldü ve dudaklarını elimin üstüne bastırarak çekildi. "Beğeneceğine eminim," dedikten saniyeler sonra büyük ekran simsiyah bir hal aldığında "Dikkatli izle." diye de belirtti. "Duyduğuma göre önemli ayrıntılar varmış."
Şahsen merak etmediğimi söyleyemezdim. Sabah gitmek istemesem bile beni zorla buraya getirmişti ve yorgun argın hiç hazırlanamadan çıkıvermiştim işte evden. Son zamanlarda kendimi bitkin hissetmekten alıkoyamıyordum ama diğer yandan da Yoongi'yi geri çevirmek çok zordu. Bu yüzden ellerimden tutup sürüklemesine müsaade etmiştim işte. Ayrıca Jin babam tabiri caiz ise tam olarak beni evden kovmuştu.
"Merhaba, öncelikle bugün oğlumun ilk yatak arkadaşını göstereceğim ama sakın beni yanlış anlamayın. Masum bir yatak arkadaşı. Sadece uyumuşlar ve Jimin daha dün ondan nefret ettiğini sayıklıyordu. Gerçi o küçük gözlü veletten bende nefret ediyorum ama sorun değil. Çünkü lanet derecede çok yakışıyorlar ve ben göz yaşlarımı tutamıyorum." Gözlerim kocaman açılmış koca ekranda konuşan babama bakarken şaşkındım. Öyle ki bir anlam vermek için Yoongi'ye döndüm ama tek yaptığı "Shh!" demek oldu. Hemencecik çenemden tutup beni tekrar ekrana dönderdiğin de babamın oyuncu bir tavırla, ağlama taklidi yapışını ve göz yaşlarını silişini izledim. Hemen ardından yürüdü, merdiveni çıktı ve tüm bu süre boyunca da taklidini sürdürdü. Ardından kapımı tıklamadan açıp kamerayı çevirdiğinde gözleri açık bir Yoongi ve onun boynuna sokulmuş halimle karşılaştım. İşte şimdi tüm bunların hangi güne ait olduğu belli oluyordu.
"Ya uyusana sen, ne diye açıyorsun gözlerini? Daha az önce uyuyordun." dedi babam tatlı bir kızgınlıkla ve Yoongi'nin alaycı gülüşünü izledim. "Bay Kim, sizin sesinize uyandım." boğuk sesi de yeni uyandığının kanıtıydı zaten. "Bizi çekmeniz ne kadar doğru?"
"Bana bak üçgen göz, bu anı bozmayıp uyuyor taklidi yapmak için ne kadar istiyorsun? Çabuk söyle."
"Jimin'i" dedi Yoongi. Şimdi alaycı ifadesinin aksinde yüzünde sevimli ve yaramaz bir gülümseme vardı. "Oğlunuzu bana verecek misiniz?"
"Ay velete bak sen. Vermiyorum yavrumu falan." sonra kısa bir sessizlik oldu. "Bir şartla videoyu kapatırım, fotoğrafınızı çekeceğim."
Yoongi başını sallayıp onayladığında video sona erdi ve başka biri başladı. Kamera yine babamdaydı ve bu sefer salonun ortasında kendini çekiyordu. "Çok kötü bir şey oldu sayın seyirciler. Galiba bu aptal velet benim damadım olacak. Bizim evde ve benim Jiminimin yanında beşinci uyanışı ve hoş bir durum değil. Ayrıca şuna da bir bakın." Kamerayı mutfaktan tarafa çevirip açık kapıdan görünen ikiliyi işaret ettiğinde daha ne kadar şaşırabilirim diye düşünüyordum. "Namjoonla birlikte kahvaltı hazırlıyorlar ve maalesef çok güzel omlet yapıyor. Dünde yapmıştı. Şimdi onu tehdit edip Jimin'e benim yaptığımı söyleyeceğim. Çünkü kimse Kim malikhanesinde benden güzel yemek yapamaz."