45-Son sığınak

3.5K 387 142
                                    

Hacı Anne tüm parlaklığı ile karşımda duruyordu. Onun gerçek olduğunu bilmek beni rahatlatmıştı.

"En azından senin gerçek olmana sevindim Hacı Anne" dedim.

Yaşlı kadın bana gülümseyerek baktı, "gerçek mi? Şu an rüya gördüğünün farkında değil misin genç adam" dedi.

Tüm dünyam yıkılmış gibi hissettim, Hacı Anne bile rüyada olduğumu söylüyordu. Hacı Anne ile rüyalarımda buluştuğum için bunu söylemesi normal olsa da, sanki bu da gerçek değil demek istemişti.

Eğer bu gördüğüm de gerçek değilse, belki de hasta olduğumda gerçek değildi. Zihnim bulanmış bir şekilde uyanmaya çalıştım. Bir türlü rüyadan çıkıp uyanamıyordum. Bu durumda kaldığım sürece hiçbir şey yapamayacaktım.

Aklıma Asfanit geldi. Oraya ulaşmayı deneyecektim, orası gerçekten varsa benim hasta olmadığım anlamına gelirdi. Tenzin'in bana öğrettiği yöntemle Asfanit'e gitmeye çalıştım. Rüyada bir nevi astral seyahat olduğu için Asfanit'e ulaşmayı başardım.

Asfanit'e hiçbir kötü varlık giremezdi. Bu yüzden buradayken endişelerimden sıyrılabilirdim. Ayrıca burası gerçek olduğuna göre hasta olmadığıma da inanabilirdim.

Huzur bulmak için Yu-Mi'yi hayal ettim. Hemen yanımda belirdiğinde her ayrıntısıyla birebir aynıydı. Hayal olamayacak kadar güzel bir manzaraydı. Sevgiyle sarıldım.

"Seni çok özledim" dedim.

"Bir daha geleceğini sanmıyordum" diye cevap verdi.

"Neden böyle düşündün? Burası huzur bulabildiğim tek yer."

"Burada artık huzur yok, son görüşmemizden sonra birçok kötü varlık gelip evimizi yok etti."

"Ne demek istiyorsun Yu-Mi? Buraya hiçbir kötü varlık giremez."

"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun" dedi bir ses. Etrafıma baktığımda Teykel ve ordusunun Asfanit'e girdiğini gördüm. Bu mümkün olamazdı, hiçbir kötü varlığın giremeyeceği huzurlu bir mekândı burası.

"Siz gerçek değilsiniz" diye bağırdım. Yu-Mi gözlerimin önünden kaybolurken Teykel ve ordusu hâlâ duruyordu.

"Sonunda elime düştün insan. Uzun zamandır bu anı bekliyordum."

Teykel'in önünde çaresiz bir şekilde kalakalmıştım. Son güvenli sığınağımda elimden alınmıştı. Bu kadar kolay teslim olmak istemiyordum. Tüm gücümle dua okumaya başladım. Daha önce olduğu gibi Teykel'in kaçmasını sağlayacaktım. Fakat dualarıma rağmen Teykel karşımda durmuş sırıtmaya devam ediyordu.

"Bu gerçek değil, rüya da değil" dedim. "Bu zihnimin bir oyunu olmalı."

Ne zamandır böyle hissediyordum? Otel odamda elektrik çarpması sonucu bayılıncaya kadar olduğunu hatırladım. Ondan önce güçlerimi kullanabiliyordum. Belki de elektrik çarpmasından sonra ayılmamıştım.

Düşünmeye devam ettim, düşündükçe birçok şey mantıksız gelmeye başladı. Bilinçaltımda sürekli "güçlerin yok, Yu-Mi yok" diye tekrarlanan bir telkin olduğunu fark ettim. Kendime odaklanmasam asla fark edemeyecektim.

Eğer biri bu telkinleri veriyorsa o zaman bilincim yerinde değil demekti. Komada olabilir miydim? Bunu anlamamın bir yolu var mı diye düşünürken, Teykel harekete geçti. Normalde korkudan ne yapacağımı şaşırıp kaçmam gerekirken, komada olma ihtimalimi düşünüp, gerçek olmadığına kendimi inandırarak yerimde kaldım.

Teykel bana çarpıp buharlaştı. Tüm ordusu da onun birlikte kaybolmuştu. Onların gerçek olmadığına inandığım için benim üzerimde etkileri kalmamıştı. Bilincimi nasıl kazanacağımı bilmesem de, en azından artık tüm bunların zihnimin birer oyunu olduğunu kabullenmiştim.

Üçüncü Göz (SY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin