81-Final öncesi

2K 194 148
                                    

Not: Final öncesi olan bölüm biraz kısa oldu çünkü finalde açıklamak istediklerimi burada yazmak istemedim. Umarım anlayış gösterirsiniz. Finalde görüşmek üzere dostlarım. Devam kitabı isteyenler oyları ve yorumları ile lütfen belirtsinler, dikkate alacağım.

Özet: Kang Ho kızını kurtarmak için Jung'ı vurur. Jung komaya girer. Yu-Mİ yaşadıkları yüzünden sarsılmıştır. Mert onu Türkiye'ye ailesinin yanına götürür. Yu-Mi orada kendisini toparladıktan sonra, Mert'in annesinin yardımıyla Müslüman olur. Mert ailesiyle yemek yemeğe hazırlanırken kötü varlık yine musallat olur.

*** Yeni Bölüm ***

Nefes almakta zorluk çekerken, parlak bir şekil yanıma yaklaştı. Kötü varlık bu parlaklık karşısında geri çekildi. Tekrar rahat nefes alabildiğimde çok rahatlamıştım. Başımda duran şey o kadar parlaktı ki, şeklini tam olarak seçemiyordum.

Sanki kendi isteğiyle ışığını kısmış gibi yavaşça belirginleşmeye başladı. Ne kadın, ne erkeğe benzeyen ama hayatımda gördüğüm en güzel yüze sahip olan birisiydi karşımda duran.

"Yardımınıza teşekkürler, kimsiniz?" diye sordum.

"Bana Danzil diyebilirsin."

"Sen insan değilsin."

"Evet Mert, ben bir haberci meleğim. Rabbim, sana yardım etmem için beni görevlendirdi."

"Bana saldıran şey neydi?"

"O senin günahlarındı."

"Günahlarım mı? Günahlarım varlığa dönüşüp, neden bana saldırsın ki?"

"Çünkü sen arınmalı ve Rabbine temiz bir ruhla ulaşmalısın. Günahların senden ayrılmak istemediği için seninle birlikte kalmaya çalışıyor."

"Güçlerimi kullanmama nasıl engel oluyor?" diye sordum merakla.

"Onlar değil, sen oluyorsun. Günahlarınla karşılaştığında, pişmanlıklarını ve çaresizliklerini hissedip kendine engel oluyorsun."

"Bundan nasıl kurtulabilirim?"

"Nasuh tövbe etmelisin. Tahrim suresi 8.ayette emredildiği gibi -Allah'a Nasuh Tövbesi ile tövbe edin!-"

"Nasıl yapılıyor?" diye sordum meleğe.

"Aynı günahları bir daha tekrarlamayacağına söz vereceksin. Allah'tan af dileyip, geçmişte yaptığın günahların karşılığını telafi edeceksin."

"Anladım" dediğim anda melek Danzil kayboldu. Yu-Mi başucumda korkuyla bana bakıyordu. Annem kolonya ile bileklerimi ovuşturuyordu.

"Siz de gördünüz mü? diye sordum. Meleği gördüklerine emin olmak istedim.

"Senin yere düştüğünü ve nefes alamadığını gördüm evladım" dedi annem.

"İyi misin Mert?" diye sordu Yu-Mi.

"Evet daha iyiyim" diyerek doğruldum. Annemi daha iyi olduğuma ikna edip yemeğe dönmeleri konusunda ısrar ettim. Bir yandan ne yediğimin farkında olmadan yemek yiyor, diğer yandan yaşadıklarımı düşünüyordum.

Yemek bittikten sonra anneme duş alacağımı ve namaz kılacağımı söyledim. Temiz bir havlu ile banyoya geçtim. Gusül abdesti alıp banyodan çıktım ve seccadeyi yere serdim. İki rekât şükür namazı kıldım. Son rekâtta başımı secdeden kaldırmadan, geçmiş günahlarım için af diledim. Yaptığım hataları düşünüp bir daha tekrarlamamaya söz verirken, gözlerimden yaşlar akıyordu.

Sonunda kalbim rahatlamış olarak namazımı tamamladım. Kötü varlığın bir daha gelmeyeceğine inanarak ailemin yanına döndüm. Yu-Mi kahvesini içerken, bir yandan bana endişeli bir şekilde bakıyordu.

"Allah'ın izniyle bir daha tekrarlanmayacak, endişe etme" dedim. Sonra anneme dönüp "en kısa zamanda imam nikâhını kıydıralım lütfen" dedim. Annem çok sevinmişti. Yu-Mi'ye imam nikâhını ve önemini anlattım, çok sevindi.

Ailemle vedalaşıp Kore'ye döndük. Saat öğlene gelmek üzereydi. Kang Ho'nun evine gittiğini öğrenince, Yu-Mi'yi evine bıraktım. Ben de Ji Won'u ziyarete gidip, Başbakanla olan görüşmemi aktardım.

"Mert çok garip bir şey oldu."

"Ne oldu?"

"Bir saat önce içim geçmişti. Rüyamda yaşlı bir kadın gördüm. Güçlerimden vaz geçmek isteyip istemediğimi sordu. Ben de istediğimi söyledim. Elini kalbimin üzerine koydu ve bir şeyler mırıldandı. Sonra bana artık özgür olduğumu söyledi. Şimdi sen yanımda olduğun halde, güçlerimi hissetmiyorum."

Hacı Anne dediğini yapmış ve Ji Won'un güçlerini almıştı. Şimdi Başbakana durumu bildirmek kalıyordu.

"Bu iyi haber Ji Won. O gördüğün rüya değildi, gerçekten oldu. Sana gelen kişi çok önemli bir şahıstı. Başbakana son durumu bildireyim. Bir aksilik olmazsa, çok yakında seni serbest bırakacaklar."

Ji Won bana teşekkür etti. Kızın yanından ayrıldıktan sonra, Başbakanın özel kalemine bilgi verdim ve Başbakana iletmesini rica ettim.

Hayatımdaki bir problem daha çözülmüştü. Jung komadaydı, biz evlenmek üzereydik. Kötü yaratıktan kurtulduğuma inanıyordum. Bu güzel düşüncelerle yürürken önüme biri çıktı. Yaşlanmış olmasına rağmen bu sefer tanımıştım.

"Lobsang!"

"Selam Mert, gelecekte sorunlarından kurtulduğunu düşündüğün an olarak bu anı anlatmıştın. Seni görüp tebrik etmek istedim."

"Beni şaşırtmaya devam ediyorsun. Şimdi kaç yaşındasın?"

"Altmışı geçtim. Fakat sen hâlâ aynı gözüküyorsun" dedi şaka yollu.

"Zamanda gezebilmen harika bir şey olmalı" dedim imrenerek.

"Görevler gereği geziyorum, eğlencesine değil. Fakat bu ana sırf senin için geldim. Seni ve Yu-Mi'yi tebrik etmek istiyorum. Bir seneye yakın görüşemeyeceğiz. Görüştüğümüzde ise seninle bir süre konuşamayacağım."

"Yine bilmece gibi konuştun" dedim. Bana sarıldı ve kulağıma eğilip, "seni seviyorum baba" dedi.

Ben şaşkınlığımı üzerimden atamadan kaybolmuştu. Bir sene sonra görüşeceğiz ama konuşamayacağım derken kendi doğumunu müjdeliyordu. Kalbim büyük bir mutlulukla doldu. Bu güzel haberi Yu-Mi ile paylaşmak istedim ama gelecek ile ilgili bilgi vermemin onu sarsacağını düşünüp, anlatmaktan vaz geçtim. Yine de Lobsang'ın oğlum/kızım olması beni çok mutlu etmişti.

Cemile ne demişti? Boynuz kulağı geçermiş. Demek o da bunu biliyordu. Babasından daha fazla güçleri olacağını bilmesi beni şaşırtmıştı. Cemile ve Arif'in ne kadar fazla gelişmiş bireyler olduklarını hiç düşünmemiştim. Hepimizin oynaması gereken roller vardı.

Ben kendi rolümün sonuna geldiğimi düşünüyordum veya yeni başlıyordum, kim bilir?

-DEVAM EDECEK-

Final olmadan önce eksik kaldığını veya atladığımı düşündüğünüz yerler var mı? Ucu açık kalan bir olay veya konu? Yazarsanız memnuniyetle tamamlarım. Okuduğunuz ve oyladığınız için teşekkürler.

Yayımlanma tarihi: 09.04.2016

Kelime sayısı: 808

Üçüncü Göz (SY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin