Bu bölüm Üstad'ıma ithaf edilmiştir.
"Kendine güvenmen çok güzel Mert" dedi Tenzin. Peşinden bir ama gelmesini bekliyordum. "Ama" diye devam etti. "Adam kaçıran tehlikeli insanlarla baş etmen mümkün değil."
Haklıydı, ruhani olarak kendimi geliştiriyorum diye, kendimi Süpermen sanmama gerek yoktu. Benim de vurulma ihtimalim vardı. Kızı kurtarmak için kendimi harcamam pek mantıklı değildi.
"Peki, ne öneriyorsun?" diye sordum. Tenzin beni duymamış gibi dalmış, bir şeyler düşünüyordu.
"Buldum!" dedi heyecanla. Türkiye'deki yaşlı kadınla görüşmelisin. Bunu önerirken, rüyalarım aracılığıyla olacağını ima ediyordu. Aslında Hacı Anne, bana rüyalarımda konuşabileceğimizi iletmişti. "Neden olmasın" dedim kendi kendime.
"Tamam haklısın, hemen uyumak için odama çekiliyorum" dedikten sonra dostumu orada yalnız bırakıp, odama doğru ilerledim.
Hasırdan yatağımı yere serdim. Yastık niyetine kullandığın tahtaya başımı koyup, Hacı Anne'yi düşünerek uyumaya çalıştım. Gözlerimi açtığımda, yanımda diz çökmüş yaşlı kadını gördüm. Kim olduğunu tahmin etmek zor değildi.
"Merhaba evladım" dedi samimiyetle. İçimi dolduran huzuru anlatmaya kelimeler yetmezdi. Hacı Anne'nin varlığı her türlü sıkıntı ve derdi bertaraf ediyordu.
"Merhaba Hacı Anne, rüyada bile olsa sizi görmek çok güzel. Üstadım sizden bahsettiğinde çok şaşırdım" diye itiraf ettim.
Nur yüzlü ihtiyar kadın, şefkatle bana bakmaya devam ediyordu. Gönlüm coşuyor, idrakim genişliyordu. Sadece bakarak bana neler yapıyordu böyle.
İşini tamamlamış gibi bana bakmayı kesti. İçinden geçenleri biliyormuş gibi "kızı kurtarmak için gerekli gücü kendinde bulacaksın. O kızı kurtarmak senin kaderin. Allah'ın çizdiği kaderi yerine getirmek ise senin sorumluluğun. Allah yâr ve yardımcın olsun evladım" dedi.
Elini kalbimin üstüne koyup, dudaklarını kıpırdatarak bir şeyler söyledi. Anlamama fırsat bırakmadan gülümseyip gözlerimin önünden kayboldu.
Gözlerimi tekrar açtığımda, tüm bunların rüya olduğunu bir kez daha kavradım. Dediği gibi rüyamda buluşup, konuşmuştuk. Bana neler yaptığını bilmiyordum ama içimde büyük değişimler hissediyordum.
Sanki Nirvana yolunda birkaç basamak atlamış gibi hissediyordum. Tenzin'le görüşmek için odasına gittim.
Odasına girdiğimde, Tenzin bana hayranlıkla bakıyordu. Sanki Buda canlanıp karşısına dikilmişti. "Neden öyle bakıyorsun dostum" dedim.
"Sende çok büyük gelişmeler olmuş Mert. Rüyanda ne gördüysen, Aura'n şu anda göz kamaştıracak kadar canlı."
Tenzin'in dediklerini ve rüyamda Hacı Anne'nin söylediklerini bir araya getirince ne demek istediklerini anladım.
Gerekli güç derken, içimdeki potansiyel gücü açığa çıkarmayı kastetmişti. Şu anda gücümün tam kapasitesini kavrayamasam da büyük değişimler olacağını hissediyordum.
Tenzin'i daha fazla açıklama yapması için zorladım. Anlattıkça coşuyor, coştukça beni de heyecanlandırıyordu. Tümünü hazmetmek benim için zordu. Tenzin bile bendeki bu açılımları, sadece kitaplardan biliyordu. Kendisinin bile yaşamadığı gelişmeler bende açılmıştı.
Bana verilen görevi yapabilecek güce sahip olduğuma kanaat getirmiştim. Tek yapmam gereken, Yalu nehrinin yakınlarındaki binayı bulup kızı kurtarmaktı.
Hacı Anne'nin elini kalbime koyarak söylediği sözleri kulağımla değil kalbimle duymuştum. Âlemin işleyişini daha iyi anlıyordum. "Âlemlerin aslı hayaldir. İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar" gibi sözler beynimde yankılanıyordu.
Neyi nasıl yapacağımı düşünmeyecek, sadece kalbimi dinleyecektim.
Binanın tam yerini öğrenebilmek için astral çıkışa ihtiyacım yoktu. Bilincim, kozmik bilinç ile birleşmiş, her şey gözümün önüne serilmişti. Nereye, nasıl gideceğimi biliyordum. Ayağa kalktım ve bir adım attım, âlem dürüldü ve ben bir anda binaya 100 metre mesafede buldum kendimi.
Arkamı döndüğümde, Tenzin'i görmeyi umuyordum ama bilmediğim topraklardaydım ve yalnızdım.
Önümde halletmem gereken bir görev vardı ve Evren'in olayları yoluna sokma şekillerinden biri ben olmuştum.
-DEVAM EDECEK-
Not: Âlemin dürülmesi "Tayy-ı Mekan" dır. İslam'da velilerin kerametlerinden biri olarak bilinir.
Tayy-ı mekân: "Mekânı aşarak bir anda değişik yerlerde görünebilmektir."
"Âlemlerin aslı hayaldir" sözü İnsan-ı Kamil adlı tasavvuf eserinde geçer.
-SHOANLEER-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üçüncü Göz (SY)
FantasíaMert'in Türkiye'den Tibet'e giderek kendisini Nirvana yolunda geliştirme çabaları, Yu-Mi'nin işe karışmasıyla Kore'de son buldu. Yu-Mi ile tanıştıktan sonra geliştirdiği güçlerle Kore'ye giden Mert, kızın babasının icat ettiği cihazı korumakla görev...