Kadının beni ismimle çağırmasıyla Elara "Oha, ismini bildi! Kızım benim hakkında neler bilir!" dedi bense bütün şaşkınlığımla kadını takip etmeye başladım karanlık sadece tütsülerin, mumların ve minderlerin olduğu bir odaya gelmiştik. Mistik havası insanı etkilemeyi başarıyordu. Uzun zamandır bugün heyecanlandığım kadar heyecanlandığımı hatırlamıyordum.
"Çok geç kaldın, Loya. Seni uzun zamandır çağırıyoruz, ama sen bizi daha yeni anlayabildin." dedi. Sözleri karşısında şaşkına döndüm. Öylece ona bakakaldım. Eve gelen cadı ile bir bağı olduğunu hissedebiliyordum. Fakat ona ulaşmaya çalıştığınız zaman ruhunuzda bir yorgunluk hissediyordunuz. Kalkanı olabilir miydi?
"Neyden bahsettiğinizi anlayamadım."dedim sakin görünmeye çalışarak. Kadın kibarca gülümsedi ve elimin üstüne elini koydu. Hislerim bana onun bir cadı olduğunu söylüyordu. Yeşil ışıklar beynimin içinde yanıp sönüyor, 'GÜVENLİ!' diye bağırıyordu.
"Aa!"diyebildim sadece. Aslında çok sevinmiştim sonunda benim gibi biri karşıma çıkmıştı. Cadılıkla ilgili her şeyi bilmek istiyordum. Güçlerimin farkına varmak istiyordum.
"Merak etme!"dedi. Düşüncelerimi okumuş gibi hemen 'Düşünce okuyor muyuz?' diye sormak geldi içimden ama o yine benden önce davrandı.
"Hayır, yani insanların düşüncelerini öğrenmenin bir kaç yolu var ama doğrudan hayır. Sadece elini tutuyorum bu hislerinin bana geçmesini sağlıyor. Kafan fazla karışık..."dedi. O zaman anlayıp yavaşça elimi ondan çektim. Elara ile kol kola yürürken bunun beni ne kadar yorduğunu hatırlayıp kaşlarımı çattım.
"Şey, elbette. Beyninin içinde bu kadar soru olması çok kötü bir şey."dedim. Anlarcasına başını salladı.
"Bu kimsenin suçu değil. Her cadının kızı, cadı olmaz mesela benim kızın sıradan bir insan. Bunu hislerimize göre de anlayamayız bu yüzden onu ergenliğe kadar bekleriz. Bu cadıların gizli kalması için önemli. Babaannen sen ergenliğe girene kadar dayanamadı."dedi benim şaşkınlıktan ağzım 'O' şekline bürünürken cadılığın bana gökten inmediğini anlamış oldum. Banaannemin kız çocuğu olmamıştı, bu yüzden erkek cadı olamayacağına göre bu ilk kız torun olan bana geçmişti.
"Simgeler?"dedim ve gözlerinin içine bakmaya başladım, sütlü kahve gözleri bilmişlikle bana bakıyordu. Gözlerine oranla koyu gür olan saçları düzensizce toplanmıştı.
"Onları ancak sen çözebilirsin. Bu özelliği geliştirmek bazen ayları, bazen de yılları alabilir. Sana kalmış. Gözünü dört açmalı ve her şeye dikkat etmelisin. Hiçbir simge boşu boşuna gelmez ve hepsinin bir anlamı vardır. Elara çok meraklı bir kız, yarın tekrar gel ve bu sefer onu getirme. Daha öğreneceğin çok şey var."dedi ve ayağa kalktı. Benden bir kaç santim kısa olmasına karşın koyu gür saçları bu farkı kapamıştı. Buradan çıktığımız an Elara'nın dediği ilk şey 'O kadındaki saç ne ya, resmen oradan on kişiye peruk çıkar!' gibi bir şey olacaktı diye düşünmeden edemedim. Bunu hissedebileceğini düşününce ister istemez kızardım. Teşekkür edip Elara'nın olduğu yere yürümeye başladım. Elara'nın sabırsızlığı her halinden belli oluyordu.
"Sıra sende Elara."deyip tekrar odaya yöneldi yeni ve tek cadım, Elara hızlı adımlarla beni bile görmezden gelip peşinden gitmeye başladı. Bu haline gülerken sanki sırtımdan bir yük kalkmış gibi hissettim. Artık kafamdaki soru işaretlerimden kurtulacaktım. Babaannem bir cadıydı ve o ölmüştü yani cadılar ölümsüz değil miydi? Cadılık yetisi illa ki çocuklarında olması gerekmiyordu, ailenden herhangi birine geçebiliyordu ve bu ancak ergenlikten sonra belli oluyordu bu benim simgeleri neden küçükken görmediğimi açıklıyordu. Neden ergenlik? Neden Ben? Acaba hangi yeteneklere sahibim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOYA | Düşler Sokağı
FantasyGözlerim açık yatakta öylece uzanıyordum ve annemin gelip beni kaldırmasını bekliyordum. Tam iki dakika yirmi iki saniye sonra yanımda olacaktı yani öyle hissetmiştim. Cadılık ile ilgili pek fazla bilgim yoktu efsanelerde kan bağıyla aktarıldığı duy...