"Seni gördüm abla, o gece... Senin konuştuğun çocukları şekil değiştirirken de gördüm. Sen benim ablamsın ama insan olup olmadığını bile bilmiyorum. Bana her şeyi anlatmazsan annemle bunları konuşacağım. Bak, sonunda istediğin o kötü kardeşlerden birine dönüştüm."dedi. Yıllardır küçük kardeşimden istediğim buydu. Üstelik onun mükemmel olmasına rağmen. Sanırım, onu çekememe sebebim de hep buydu ama o şuan bana nefretle bakıyordu. Ona ne anlatacaktım ne kadar anlatacaktım bilmiyordum. Israrlı bakışları beni ürkütüyordu ve ısrarla onun eski haline dönmesi için içimden yalvarıyordum. Bana sonsuz gibi gelen bir dakikanın sonunda cesaretimi yarım yamalak toplamıştım.
"Senin ne kadar olgun olduğunun farkındayım bu yüzden sana bunları anlatmamda bir sakınca olmaz diye düşünüyorum. Zaten bütün bunlar artık bana ağır geliyor. Büyük tepkiler verme lütfen. Ben bir cadıyım, Alya. O gördüklerin de diğer doğaüstü varlıklardı. Gerçekçi olmadığının farkındayım fakat olan bu. Senin öz ablanım ben ne olursam olayım sen iyi ol diye çabalıyorum. O şekil değişenler seni korumak için oradaydı. Bu kadarı senin için yeterli çünkü daha fazlasını anlamam. Bunlar beni günlerce sarstı bu yüzden benimle eskisi gibi olmam için ısrar etmeyeceğim, sana zaman vereceğim."dedim. Gözleri hafif büyümüştü, yüzümde sanki daha önce görmediği bir şey arıyordu. Ne düşündüğü anlamak için ona dokunacaktım ama hafifçe çekildi ve bana karşı koydu. Bu beni gücendirse bile anlayışla karşılamalıyım diye düşünüp odadan çıktım. Kapıyı çekerken ona son kez bakıp cadı olduğumu öğrendiğimde ki halimi hatırladım.
Enise ile görüşmem gerekiyordu. Annem salonda uyuyor, Alya beni umursamıyordu. Bende kurt adamlardan sadece Çakıl'ın numarası olduğu için onu aradım.
"Alo?"
"Merhaba, Çakıl şey... Enise'ye gitmem gerek, beni bırakır mısın?"
"Tamam. Ben geliyorum. Görüşürüz."deyip kapadı. Neredeyse gece yarısı olmuştu. Onu özel ihtiyacım yüzünden kullanmışım gibi hissediyordum. Bu beni içten içe utandırıyordu. Üstümü kalın giyinip o gelmeden evden çıktım. Fakat Çakıl tek gelmemiş yanına Safa'yı almıştı. Tek gelmesi değil Safa ile gelmesi cn sıkıcı bir durumdu.
"Çakıl'a aşıksın, bu kadar belli etme."dedi Safa benim bakışlarımı yanlış yorumlamıştı. Kaskını tamamen çıkarıp o küçümseyici bakışlarını bana yolladı.
"Bu durumda sen benden mi hoşlanıyorsun, bizi yalnız bırakmadığına göre."dedim onun aşağılayıcı ses tonunu taklit ederek. Çakıl küçük bir kahkaha patlatınca Safa sinirle ona baktı.
"Yani inkar etmiyorsun."dedi hala Çakıl'a bakarken. "Sen de."deyip Çakıl'ın arkasına bindim ve bana uzattığı kaskı kafama geçirdim. Safa'yı peşine taktığı için ona teşekkür etmedim, ondan hoşlandığım falan yoktu. Safa'nın da benden hoşlandığı düşünmüyordum amacım onu sinir etmekti çünkü onun bana tek yaptığı buydu. Çakıl bu sefer biraz hızlı sürdü ve garip bir şekilde Safa bizimle aynı hızla devam etti. Enise'nin yanına kadar gelmeyi reddettiler, bana "Burada bekliyoruz."deyip durdular. Her geldiğimde garip bir şekilde herkes aynı yerinde oturuyordu. Enise bana gülümsedi ve samimiyetle odasına kadar eşlik etti.
"Hislerin için endişelendiğini biliyorum. Bu hepimiz için geçerli bir durum, yenilenme süreci gibi. Herkese aynı zamanda olmaz ama hepimize olur. Bu zamanlarda daha dikkatli olmalıyız, merak etme yarına geçecektir. Kardeşin için bir şeyler yapmamı ister misin?"dedi. Bana dokunmamasına rağmen bütün endişelerimi bilmesi beni şaşırtmıştı. Kabarık saçlarını düzeltmeye çalıştı.
"Hayır, en azından şimdilik. Ve nasıl?"dedim kaşlarımı çatarak.
"Şu an açık bir kitap gibisin, Loya ileride beni anlayacaksın. Artık gitmen gerek, Safa çok huzursuz."dedi. Ayağa kalkıp kapının önüne kadar bana eşlik etti. Bu sefer öğüt vermedi, benden umudu kesmiş miydi? Safa kötü hissetsin diye oldukça yavaş yürüdüm. Yanına vardığında kötü huylarından vazgeçse gayet de iyi diye düşündüm.
"Teşekkürler Çakıl umarım bir dahaki sefer diğer kurt adamları getirirsin."deyip ona göz kırptım. Otuz iki diş güldü. Kaskını uzattı.
"Keşke. Senin adını duyunca hemen yapışıyor. Bende geleceğim! Bende geleceğim! "dedi. Safa dayanamayıp Çakıl'ı itince birbirlerine vurmaya başladılar. Hep vurup hem kahkaha atıyorlarlardı.
"Bende geleceğim! He?! Küfür ettirme bana kızın yanında."dedi bir yandan Safa. Çakıl bunu duyunca iyice kahkaha atmaya başladı. Sonra da birbirlerine sarılıp övgüler yağdırdılar. Şokla onları seyrettim. Çakıl motora binmeden önce son hatırladığım şey, açık kalan ağzını kapatmasıydı.
"Bende böyle bir şey istiyorum en erken annem ölünce alırım sanırım."dedim eve vardığımızda. İkisi de güldü. Kaskını uzattım.
"Bir dahaki sefer erken çağır şimdiye kadar uyumuş olurdum ben."dedi Safa. Yine o klasik bakışlarını attı. Çakıl yanağımı sıkıştırdı. "Ya da istersen bizim eve yerleşebilirsin, çağırmana gerek kalmaz."diye devam etti Safa. Ona gözlerimi kısıp karşılık verdim. O da bana öpücük atıp göz kırptı. Pislik.
"İyi geceler."deyip apartmana doğru yürümeye başladım.
Annem perdeyi açtığı için güneşe yenik düşüp uyandım. Hislerim servisin yirmi yedi dakika içinde geleceğini söyledi. Enise'nin haklı olduğunu anlamış oldum. Hislerim tam anlamıyla geri dönmüştü. Saçlarımı yıkamam gerekiyordu fakat o kadar zamanım yoktu. Üstümü giyinip saçımı at kuyruğu yaptım. Hazırlanıp mutfağa geçtim.
"Günaydın."dedim, kahvaltı yapan Alya ve anneme fakat servisin gelmesine iki dakika olduğu için ağzıma zeytin atıp çıktım. Kurt adamlar Tan'ın okula geleceğini bilmediği için beni almaya gelmemişlerdi ve ne hikmet ise annemin hala bu çocuklardan haberi yoktu. Servis gelince kulaklıkları takıp yolu izlemeye başladım.
"Günaydın Elara."dedim okulun kapısında beni bekliyordu. Benim aksime kalın bir şeyler giyinmişti.
"Bugün neler oluyor?"diye sordu heyecanla. Sıradan günler onun canını sıkıyordu.
"Vampirler... Yani vampir kılıklılar tatilden dönmüş."dedim. Ağzımdan bir anda çıkmıştı. Nasıl toparlayacağımı bilemedim.
"Vampir kılıklılar, Uras falan mı?"dedi kaşlarını çatarak daha fazla pot kırmamak için sadece kafa salladım. Kol kola girdiğimizde hislerim bana Elara için her şey yolunda diyordu. Koridorda garip bir sessizlik vardı. Bizim kata çıktığımızda Tan'ın kapıda beklediğini gördüm. Bana kafasıyla cam kenarını gösterdi. Elara'nın bana bir bakışı vardı sanki beynimi okumaya çalışır gibi. Ona süt dökmüş kedi bakışı atıp Tan'ın peşine takıldım. Cam kenarına gittiğinde bana umut dolu bir bakışı vardı ki ona hiçbir şey bulamadım demeye utandım. Yere bakmaya başladım.
"Bu bakışlar ne anlama geliyor? Sen bir cadısın bir şey bul, bir şey yap!"dedi. Kızgın değil yıkılmış gibi. O haline o kadar üzüldüm ki neredeyse onun tüm o yaptıklarını affedecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOYA | Düşler Sokağı
FantasyGözlerim açık yatakta öylece uzanıyordum ve annemin gelip beni kaldırmasını bekliyordum. Tam iki dakika yirmi iki saniye sonra yanımda olacaktı yani öyle hissetmiştim. Cadılık ile ilgili pek fazla bilgim yoktu efsanelerde kan bağıyla aktarıldığı duy...