"Annem yüzündendi ava çıkmışlardı, ormanda annem bir cadı avlamıştı. Bu yüzden cadılar onun peşine düştü ve onu öldürdü. Ağabeyim de annem onun yanında öldürülünce hep kendini suçladı. Annemi önlemediği ve onu koruyamadığı için. Ben ise haklı haksız aramadım sadece benim için iki taraf düşüncesizdi. Annem de, ağabeyim de, cadılar da... Bende avladım ama önüme geleni değil aklıma yatanı. Genç çocukları değil yaşlıları, sağlıklıları değil hastaları seçtim mesela. Cadılar da göze göz yerine taş atana ekmek atmayı tercih edebilirdi. İki tarafta yenildi, kaybetti."dedi. O uysal, kin tutmayan, olgun bir kızdı. Şimdi Tan'ın bana bu kadar kötü davranırken kardeşinin de neden bir o kadar iyi davrandığını biliyordum. Tan ailesine olanları kabullenemiyordu. Belki vampirleri de sevmiyordu...
"Fransa'da doğduğunu söyledin, buraya nasıl geldiniz?"dedim tekrar merakla.
"Şey, aslında yirmi yıl nerede olduğumuzu önemsemeden yaşadık. Sadece gündüzleri saklandık ve geceleri avlandık. O zamanlar vampirler gündüzleri ortalıkta olmaktan nefret ederdi, bize de karşılaştıklarımız böyle öğretti. 1990'ların ortalarında sıkılıp insanlarla kaynaşma kararı aldık, ilk Almanya'da ortaya çıktık. Hırsızlıkta çok gelişmiş olduğumuz için paramız vardı ama her şey gelişmeye başlamıştı. Ağabeyim zenginlerin korumaları olarak çalışmaya başladı, sonra onların düşmanlarını parayla öldürme işine girdi. Öldürme işi de vampirlere özel olandandı. 1998'de oradan ayrıldık, dikkat çekmeye başlamıştık. Sürekli ülke değiştik sonra. İngiltere, Polonya, İsveç, Azerbaycan, Hindistan, Amerika, Rusya ve Türkiye. Temmuz başından beri buradayız, dili öğreniyorduk."dedi. Sadece iki buçuk ayda mı dili böyle anadan doğma Türk gibi öğrendiler yani diye şaşırdım. Gayet normal Türkçesi vardı. Onunda ağabeyininde. Şaşkınlığım yüzüme yansımış olmalıydı çünkü Karya bana bakınca ufak bir kahkaha attı.
"Peki ya kurt adamlar?"dedim. Aslında onlarla ilgili birçok merakımı onlara soramamıştım. Kayra kaşlarını kaldırıp bana dikkatle baktı.
"Kendimi sorguda gibi hissediyorum."deyip kibarca güldü. Koluna dokunup öğrenebilirdim fakat anlatımı hoşuma gitmişti.
"Tamam, bu son soru. Sonra sen sorarsın."dedim. Bunu duyduktan sonra kafasını sallayıp derin bir nefes aldı.
"Onlar kainat tarafından seçilirler. Geleneklerine, doğaya bağlı, saf ruhlar sadece kurt adam olabilir. Bildiğim bu. Doğayı insanlardan, insanları vampirlerden ve hepsini cadılardan koruma görevini üstlenirler. Bizim aslında bire bir sıkıntımız olmadı onlarla. Biz kalabalık olmadığımızdan avlanma konusunda dikkat çekmedik hiç. Sıra bende. Onlarla çok yakınsın, gördüğüm kadarıyla. Peki aralarında kalbini çalan oldu mu?"dedi. Klasik Doğruluk Cesaret oyunu sorusuydu bu. Ufak bir kıkırdamayı es geçmedi tabi.
"Fit olduklarını ve yakışıklı olduklarını düşünüyorum. Çakıl ve Bulut bana oldukça iyi davranıyor ama hayır."dedim, tüm açık fikirliğimle. Onlarla karşılaştığım ilk günü hatırlayınca gülümsedim.
"Ya diğerleri?"diye sordu bu sefer. Bana pür dikkat bakıyor tüm mimiklerimi inceliyordu.
"Baran iyi davranıyor ama Safa bazen canımı sokabiliyor."dedim. İster istemez Safa derken tükürür gibi çıkmıştı ağzımdan. Başka bir soru bekledim fakat o bir süre sessiz kaldı. Birkaç kere soracak gibi oldu ama sormadı.
"Her neyse..."dedi en sonunda. Kaşlarımı çatıp ona baktım. O sormazsa ben öğrenirim deyip elini tuttum. Merak ettiği ağabeyinin bana ne hayalini gösterdiğiydi.
"Aa... İlk olarak beni zorla evime bıraktığı gün bana hayalini gösterdi. Arabaya bindikten sonra bir anda ıssız bir yere park etmişti ve beni öpmüştü. Hayalin etkisinden çıktığımda evin önündeydik ve bu beni şok etmişti. İkinci ise beni sizin eve götürmeden önce olmuştu. Bana kurtların zarar gördüğü hayali göstermişti. Bende sonra böyle bir yeteneği olduğunu anladım"dedim. Anlatmaya başladığımda şaşkınlığa uğradı sonra da pür dikkat dinledi.
"Seni öpmeyi hayal ediyor demek ha!"dediğinde kızardığımı hissettim. "Sen öptüğünde yani hayalinde nasıl tepki verdin?"dedi bu beni iyice utandırmıştı. Benim utandığımı fark edince çarpık bir gülüş attı. Ben ise gözlerimi devirdim.
"İlk... Şok oldum bir anda kal geldi sonra onu itmeye çalıştım."dedim kem küm. Bunu Karya ile konuşuyor olmak garipti. Karya'nın ise merak ettiği sanırım bu değildi. Bana tatmin olmamış gibi bir bakış atıyordu. Belki de merak ettiği ağabeyinden hoşlanıp hoşlanmadığımdı. Israrla yüzüme bakıp cevap bekledi ve bende ona öylece baktım.
"Hadi ama Loya. Bence ona ilgi duruyorsun!"dedi sırıtarak sonunda. Bunu Tan'a söyleyebileceğini düşünerek tepkilerimi kontrol ettim. Karya gittikten sonra bu soruyu kendime bende soracaktım...
"Sana ve Uras'a ilgi duyduğum kadar ilgi duyuyorum ona karşı. Buraya yeni taşındığınızdan dikkatimi çekiyorsunuz. Hayatımda ilk kez vampirlerle konuşuyorum."dedim sakın bir sesle. Kısa bir süre hayal kırıklığına uğrayıp tekrar neşeli bir yüzle bana baktı. Ayağa kalkıp çantamdan Karya'ya pijama çıkardım. "Soruların bittiyse uyku vakti."dedim, elimdekileri ona uzattım. Cesaretime hayrandım. Kaç insan bir vampirle aynı evde uyumak isterdi?
"Kız gecesi mi oldu bu şimdi?"dedi hayretle. Aslında öyleydi, birlikte dedikodu yapıp bayağı konuşmuştuk. Elara ile yaptığımız gibi pizza falan yemedik ama bence eğlenceli bile olmuştu. Elimdeki pijamayı alıp narince doğruldu.
"Sen arkadaşlarınla nasıl kız gecesi yaparsın?"diyene kadar o üstünü değişmişti bile. Hızına şaşırıp ona göre oldukça yavaş bir şekilde üstümü değişmeye başladım.
"Aslında daha önce insan bir kızla kız gecesi yapmadım. Los Angeles'ta Taylor diye bir vampirle kız gecesi yapmıştık. Onun yüzünden bir gecede üç kişiyi avlamıştım."deyince gözlerim büyüdü. Sesli bir şekilde yutkundum.
Destek verenlere çok çok teşekkürler
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOYA | Düşler Sokağı
FantasyGözlerim açık yatakta öylece uzanıyordum ve annemin gelip beni kaldırmasını bekliyordum. Tam iki dakika yirmi iki saniye sonra yanımda olacaktı yani öyle hissetmiştim. Cadılık ile ilgili pek fazla bilgim yoktu efsanelerde kan bağıyla aktarıldığı duy...