●4. Bölüm●

467 57 8
                                    

(Medyadaki Loya.)

Kumral ve bugün daha canlı mavimsi olan gözleriyle Tan, sarışın ve yeşilimsi gözlü Uras, sarışın ve yeşil gözlü adının Karya olduğunu hissettiğim barbie kız bir tarafta duruyordu. Dört çitf kahvemsi göz ve koyu saçlı kurt adam oldukları iddia edenlerde bir tarafta duruyordu. Birbirlerine buz gibi bakıyorlardı.

"Ne oluyor burada?!"diye bağırdım, kendimi tutamadan bir anki cesaretle.

"Sen karışma!"dedi Çakıl. Konuşurken dolgun dudaklarının arasından kusursuz dişleri gözüküyordu.

"Evet seni ilgilendirir ama karışma!" dedi Baran. Seni ilgilendirir ama karışma deyince bu ne saçma bir cümle diye düşündüm ve istemeden kaşlarım çatıldı.

"Okulun arka sokağında park var. Oraya gidiyoruz! Burada konuşulmayacak!"dedim. Beni ilgilendiriyorsa cadılıkla ilgili olabilirdi ve ifşa olmak istemiyordum. Bu söylediklerim karşısında altı çitf göz aynı anda bana dönüp aşağılayıcı bir şekilde bakmaya başladılar. Altı diyorum çünkü barbie kızımız Karya daha çok imrenir gibi bakmıştı. Bu cesaret nereden geliyordu hiç bilmiyordum.

"Dediğimi duydunuz! Hemen!"deyip Elara'yı bırakıp kapıya yöneldim. Elara şaşkın bir şekilde bakarken sınıftan çıktım. Bir kaç adım attıktan sonra onları arkamda hissetmemle istemeden kıkırdamam bir oldu. Şu an arkamda eli yüzü düzgün, esrarengiz altı çocuk yürüyordu. Koridordaki yüzler tek tek bize dönerken hızlı adımlarla yürüdüm. Parka kadar aynı hızla yürüdüm, parkta kimse yoktu ve sonra arkamı döndüm.

"Beni ilgilendiren şey ne?" dedim tek tek hepsinin gözlerinin içine bakmıştım.

"Bunlar yüzünden senin etrafında dolaşmak zorunda kalacağız. Bunlar insanlara zarar verebilir. Biz insanları korumaya çalışıyoruz ve sen bir cadısın. Bunlar sana zarar verirse eğer, cadılar onlarla birlikte bize de sarar çünkü cadılara bu bölgeyi koruyacağımıza dair söz verdik."dedi Bulut okulumuzun yeni üçlüsü için. Normalde eğlenceli olan halinden eser yoktu ve 'Bunlar' kelimesini hep tükürür gibi söylemişti. Hislerim onların tehlikeli olduğunu zaten söyleyip duruyordu ama neden bana zarar versinler ki?

"Bu konuyu bugün cadılar ile konuşacağım ve siz aranızda geçenleri topluluk içinde sergilemeyin!"dedim. Demin Bulut'un anlattıklarından bir şey anlamamıştım ama bilmiyormuş gibi davranmak istemiyordum bu yüzden kısa kesmeye karar vermiştim. Böyle okula gidemezdim, cadının yanına gitmeye karar verdim.

"Onu buradan uzaklaştır!"dedi bir dakika Tan dedi. Bana dedi. Uzaklaşsın dedi. Doğrudan olmasa da benimle konuştu. Tüm sınıfı takmayan Tan konuştu. "O cadı kanı taşıyor ve değişik kokuyor!" diye devam etti. Değişik kokuyor bu replik tanıdık sanki, vampir! Arkamı dönüp okulun yeni üçlüsüne baktım. Kırmızı gözler yoktu ama gözleri parlıyordu.

"Ne bekliyorsun, Loya! Seni öldürmelerini mi?! Git buradan!" dedi çok bilmiş Safa. Bu çocuğun ikinci ismi ukala! Son bir kere daha yüzlerine bakıp hızlıca yürümeye başladım. Hemen cadıyla konuşmak istiyordum.

"Cadının yerine gittiğimde kapıdaydı, hemen elimi sıktı ve bende bu sefer adının Enise olduğu öğrendim. Gözlerine baktığımda kuşkuluydu beni hemen içeri yönlendirdi. Dün buraya geldiğimizde burada olan kadınlar yine burada hatta aynı yerlerinde oturuyorlardı. Enise önde ben arkada karanlık odaya yürüdük.

"Tahminin doğru Loya, onlar vampir!"dedi Enise bugün gür ve dalgalı saçlarını serbest bırakmıştı. Bir vampir eksikti!

"Ne yapmalıyım? Kurt adamlar ve vampirler, kendimi film karakteri gibi hissediyorum Enise! Kafayı yiycem! Cadılar, vampirler, kurt adamlar!"diye yakınırken Enise bu sefer hislerimizin hareketlenmesi için değil de bana güven vermek için elimi tutmuşa benziyordu.

"Bu biraz karmaşık gözükebilir ama olay bundan ibaret. Kendine dikkat etmelisin. Zarar görürsen bu büyük bir savaşa dönüşür. Biz seni koruyoruz, senin bu olaylara karışmam gerekmez ve bunun için çok gençsin Loya."dedi bana, aslında içinde bir kuşku var gibiydi. Senin bu olaylara karışman gerekmez derken daha çok 'Karışma!' demek istemişti sanki. Benden bu konuyla ilgili bir şey saklıyordu ya da ben öyle hissediyordum.

"Bana karşı açık olabilirsin.."dedim ve güven vermek istercesine elini tutacaktım ama o elini yavaşça kaçırdı, sanki bir şeyleri hissetmemden korkmuştu. Benden bir şey gizlediğine emin oldum.

"Bazı şeyler için erken olabilir, bence zamana ihtiyacın var. Onlardan uzak dur yeter. Şimdi cadı yeteneklerine dönelim."dedi son cümleyi konuyu değiştirmek için söylemişti ve yapmacık bir heyecanlanma gösterisi yapmıştı.

"Tamam sana bir şey sorucam, bu sabah Alya bana rüyamda değişik bir dil konuştuğumu söyledi ama bana değişik gelmedi."derken sabah Alya'nın söylediklerini anımsadım.

"Cadı dili, bu senin gibi uykusunda konuşanların güncel anlamıyla ifşa olmaması için yapılmış bir büyü. Aslında senin de dediğin gibi değişik değil ama büyü cadı olmayanların değişik duymasını sağlar. Bu ilk cadının torunu için yaptığı bir büyüydü çünkü o da senin gibiydi."dedi sempatik bir ses tonuyla. İlk cadı kelimesini imrenir gibi söylemişti. Şimdi daha iyi anlıyordum. Tabi cadılar kendilerini saklamalıydılar.

"Peki neler yapabilirim? Güçlerimiz neler?"dedim sabırsızca. Ayağa kalkıp kapının arkasında daha yeni gördüğüm üstünde Loya yazan çantayı bana getirdi.

"Bu senin, başkaları görür diye çekinmene gerek yok çünkü bu da büyülüdür ve herkes göremez. Cevaplar burada."dedi. Ben çantaya uzanınca hızla elimi tuttu.

"Sana güveniyorum, Loya. Sağlıklı davranışlar sergileyeceğine eminim."derken daha çok bunu kendine inandırmaya çalışır gibiydi. Sanki benden şüpheleniyordu, haklı mıydı?

LOYA | Düşler Sokağı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin