●10. Bölüm●

347 41 13
                                    

Elara hakkında düşündüğüm şey tabi ki oldu! Okul beni ve yakışıklı kurt adamlarımızı konuştuğundan Elara hemen öğrenmişti. Bin tane soru sordu.

"Elara dediğim gibi annemin eski öğrencileriymiş onlar, annemde görünce benden bahsetmiş. Onlarda beni tanımış işte, anneme biz ona göz kulak oluruz demişler ondan. Yani benim yoksa onlarla ne işim olabilir."gibi şeyler saçmalayıp durdum. Tabi ona yalan söylemek istemiyordum ama zorundaydım!

"Peki karakterleri nasıl, havalılar mı veya ne biliyim nasıllar işte?!" diye carladı. Buna en dürüst şekilde cevap verebilirim işte!

"Safa uyuzun teki, tam bir kıl! Ben hayatımda böyle bir şey görmedim! Baran sakin ve çok olgun biri. Bulut ve Çakıl birbirlerine benziyor aslında, eğlenceli ve güler yüzlüler. Benim kendimi en yakın hissettiğim sanırım, Çakıl."dedim. Bana odaklanmış, öylece bakıyordu.

"Ee, bu kadar mı?!"dedi ben susunca. Daha ne bekliyordu?

"T.C. kimlik numaralarına kadar öğrenemedim, kusura bakma!"diye yakındım. Gözlerini devirip önüne döndü, sonra da hoca geldiği için konu kapanmış oldu. Tabi ki şimdilik. Bugün cuma olduğu için mutluydum, aile günüydü ve birlikte mutlu dakikalar geçirecektik. Gerçi her zaman annem ve babamın üzerinde gereksiz bir gerginlik oluyor ama olsun kavga etmiyorlar, benim için sorun yok.

"Tan seni çağırıyor."diye fısıldadı Elara. Biran inanasım gelmedi ve ona doğru dönüverdim. Uras kaşlarını çatmış ona bakıyordu, Tan ise elinde bir şey vardı. Önündekini yani Hera'yı çağırıp bir kağıt uzattı ve beni gösterdi. Hera, Tan'a hayran hayran bakarken Tan beni gösterince bana sinsi bir bakış attı. Kağıt bana gelince açmadan gözlerimi pörtletip Tan'a baktım, çarpık bir gülümsemeyle beni izliyordu. Elim titreyerek kağıdını açtım, Elara dürtüp dürtüp duruyordu.

"Yine eve bırakmamı ister misin?"

"Ne?! Seni eve mi bıraktı?" diye çığırmaya başlayınca hoca bizi uyardı. Saçma sapan uyardıklarında insanın daha çok konuşası da gelmiyor değil!

"Karşılaştık da öyle bırakmıştı.."diye fısıldayıp o zaman yaşadıklarımı hatırladım. Hem beni öpmüş, hem öpmemişti! Tam bir muamma! Kağıdı buruşturup sıranın altına attım. Arkama dönüp Tan'a ağız haraketlerimle "HAYIR!" dedim. Bana ne kadar kötü davrandığını hatırlayınca kaşlarım çatıldı, o da bana tek kaşını kaldırmış bakıyordu.

"Kızım deli misin? Şuna bir bak! Nasıl yaparsın böyle bir şeyi, ben senin yerinde olsam ohoo!"diye yakınan Elara'ya gözlerimi devirdim.

"Daha neler!"deyince hoca bizi tekrar uyardı ve bir daha konuşmamak üzere sustuk. Gün boyunca hata yaptığımı söyleyip durdu ve ben de onu geçiştirip durdum. Kurt adamlar bana laf atmadılar ama sürekli onları çevremde hissettim. Kafamı çevirince en az biriyle göz göze geliyordum çünkü. Okul çıkışı Tan sınıftan çıkmadan koluma hafifçe dokundu ama parmakları soğuk olduğundan onun olduğunu hemen anladım. Elara bize meraklı meraklı bakarken Tan onu gözleriyle kovunca isteksizce sınıftan çıktı. Onun peşinden gitmek için can atsamda buna izin vermedi.

"Kurt adamlar birazdan burada olur!"dedim. Beni ürkütüyordu. İğrenç bir kahkaka atıp bana soğuk soğuk baktı.

"Beni tehdit mi ediyorsun?"dedi dalga geçer gibi. Kaşlarım çatıldı, o ise ukala bir bakış atıyordu.

"Olanı söylüyorum, Tan! Beni korkutmayı kes! Beni delirtiyorsun!"diye carladım. Hislerim kurtların beni kapıda beklediğini söylüyordu ve gelmezsem üç ve ya dört dakika sonra burada olacaklardı ama bağırmazsam o zamana kadar Tan bütün kanımı emebilir, beni çoktan eşek cennetine yollayabilirdi.

"Kafanda neler dönüyör?" deyip sırıttı ama o kadar tatlı gözüküyordu ki, sus Loya! Seni öldürebilir, canına mı susadın Loya! Aslında teorik olarak o benim kanıma susadı, neyse!

"Sadece gitmeme izin versen.."diye yalvardım. Kaçmak istiyordum. Ellerimle oynarken titrediklerini fark ettim, hayır! Tüm vücudum titriyordu.

"Senden uzak durmalıyım, Loya! Gitmek istemekte haklısın ama senin bu hallerin sinirimini bozuyor. Benden korkmanı istemiyorum. Beni gördüğünde bembeyaz olmanı istemiyorum. Ne biliyim sınıf arkadaşların gibi bak, cadıların kafa tuttuğu gibi kafa tut ya da kurtların saldırdığı gibi saldır ama böyle olma!" dedi. Sanırım ilk defa benimle bu kadar uzun konuşmuştu. Sınıftakilerin gözüyle bakamazdım, onlar onu insan sanıyorlardı. Cadılar gibi de yapacak kadar cadılık deneyimim de yoktu. Kurtlar gibi saldırcak yüreğim hiç yoktu, onlar gibi kendimi savunamazdım. Acemi bir cadı ve bir vampir, sizce bir şansım var mı?

"Bu yüzden mı bana böyle davranıyorsun?"onu oyalamaya ve vakti geçirmeye çalışıyordum. Sinirlenmesi işime gelmiyordu!

"Gözlerindeki korku gidene kadar senden uzak durmayacağım!"dedi. Gözleri kederliydi. Saçma geliyordu, o bir vampirdi ve ona korkarak bakan tek kişi ben olmadığıma emindim. Belki de onları bayıltıp öyle bütün benliklerini emiyordu.

"Bu neden senin için bu kadar önemli?"dediğimde sıkıntılı bir şekilde nefesini dışarı verdi. Nedenini bilmiyorum ama içimdeki iyi taraf onun yardıma ihtiyacı olduğunu fısıldıyordu.

"Korktuğunda anneme benziyorsun. Benim yüzümden ölen anneme.."

LOYA | Düşler Sokağı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin