●12. Bölüm●

160 17 7
                                    

Medyadaki Tan.

Pencereyi açıp kendimi bahçeye attım... Tan ile tekrar göz göze geldim, gözümü kapatıp açtığımda ise odamdaydım! İşte o an bunun Tan'ın kendine ait özel bir vampir özelliği olduğunu anladım. İnsanları istediği hayallere sokabiliyordu ama bu çok garip bir şekilde gerçeklerle karışıyordu mesela benim büyümün hayalde var olması gibi. Tan ile ilk göz göze geldikten sonra beni bu hayale sürüklemişti yani kurtların gelip vampirlerle kavga etmesi bu hayalin parçasıydı. Onun beni eve bıraktığı gün öpmesi de onun bana gösterdiği bir hayaldi. Ben ise demin gördüğüm hayalden dersimi almıştım, kurtlar ortaya çıkmadan önce bu sefer gerçekten pencereden çıktım. En azından kardeşim ve babam güvende olurdu, kurtları felan görmelerini istemiyordum. Hem burada arbede olursa babam illa ki duyar ve her şeyi görürdü. Ben pencereden çıkınca bir uluma duyuldu bende buna karşılık koşarak vampirlerin önüne geçip kurtları durdurdum.

"Kavgaya gerek kalmadan bu işi halledeceğim. Kimse benim yüzümden incinsin istemiyorum."dedim. Arkama dönüp evden bizi gören varmı diye baktım, yoktu uyumuşlardı. Emin olduktan sonra kurtlara döndüm, onlara doğru yürümeye başladım. Bakırımsıya dokunduğumda onun ukala Safa olduğunu öğrendim. Bana çok kızmıştı, onu kandırdığımı düşünüyordu.

"İnan bana ne olacağını gördüm, bunu sizin için yapıyorum. Bana lütfen gücenmeyin. "dedim. Vampirlerle gitmeme izin vermeyi düşünmüyordu.

"Acemi olsam da bir cadıyım seni etkisiz hale getirebilirim..."deyince bana hırladı. Sessizce 'Üzgünüm.'deyip onları yolladım. Onların babamın evinden uzaklaşıp ağaçların arasına karışmasını izledim. Uluma sesleri gittikçe azaldı. Gözlerimden yaşlar dökülürden iyiki Çakıl'la telefonla konuştuktan sonra kendime koruma büyüsü yapmışım diye şükrettim. Kurtların yardım elini kırarak onlara karşılık vermiştim. Güvenleri kırılmıştı belki bana karşı ama kötü bir niyetim yoktu.

"Kötü bir niyetim yoktu..."diye fısıldadım, dönen başıma elimi götürdüm.

"Aferin sana akıl-"

*

"Uyan lütfen!"diyen sese karşılık yavaşça gözlerimi açtım. Karşımdaki Karya'ydı. "İyi misin? Tan sana akıllı kız derken senin bayıldığını bir şey yapmadığını söylüyor."diye devam etti. Başım onun bacaklarının üstündeydi. Bu yüzden bir şeyler kafamda oluşuyordu. Ben bayılınca beni buraya getirmişlerdi. Uras elinde kolonya ile bana bakıyor, yüzümdeki ıslaklığın sebebi anlaşılıyordu. Tan'ın hayalindeki Uras'ın bana saldırmaya çalıştığı sahne aklıma gelince ürperip derin bir nefes aldım.

"Sanırım doğru... Bu arada hem tehdit edip kaçırıp hem de böylesine bakan bir siz varsınızdır heralde..."dedim kınayarak.

"Kaçıran Tan biz değiliz. Seninle derdi olan Tan biz değiliz. Seni zorla tehdit ettiren de Tan oda biz değiliz..."deyip parlak dişleriyle gülümleseyen Karya'ya imrenerek baktım. Yavaşça doğruldum etrafa bakındım. Lüks beni şaşırtacak derecede güzel eve hayran kaldım. Gıcır gıcır mobilyalara bakarken tekli koltuktan bizi seyreden Tan'a bakmadan es geçtim. D.O. ve Jackson yoktu. Pencereden dışarıya baktığımda havanın hala karanlık olduğunu gördüm.

"O zaman bütün bunları yapan Tan ile görüşelim bakalım!" deyip ona meydan okudum.

"Sana ve ailenene zarar veremeyeceğim için mi bu özgüven! Korkudan bütün sülalene o büyüleri yaptığın için mi?!"dedi hızlıca karşıma gelip dikilen Tan sinirli gözlerle. "Senin diğer cadılardan farklı olduğunu düşünmüştüm. İyi kalpli olduğunu. Sende o bencil kendini beğenmiş cadılar gibi menfaatin için yapmadığın şey bırakmayacak kadar çakalmışsın!"dedi, pardon bağırdı. Evi inletti. O daha sözünü bitirmeden Karya yanımda kolumu sıvazlamaya başlamıştı bile.

"Sen istememiş miydin?! Bana böyle bakma diğerleri gibi ol diye ve bunların hepsini bildiğine göre onlara zarar vermeye çalıştın! Zaten senden daha farklı bir şey bekleyemezdim. Sen öz anneni incitebilecek soğukkanlılığa sahip birisin. Tan, başka çarem yoktu! Bencil bir insan olsam defalarca başkalarını kurtarmak için sana kendi ayaklarımla gelmezdim. Beni istediğin kadar korkut canımı yak ama benim için değerli olanlara elini uzatma!"dedim, bağırarak ve bütün öfkemle. Aileme zarar geleceğini bana söylediklerinde neye uğradığımı hatırlayarak bütün duygularımı açığa vurdum. Yanağımdan süzülen yaşları elimin tersiyle silip sinirden dudakları çizgi haline gelen Tan'a bakarken ürpermeme engel olamadım. "Üstelik şu saçma yeteneğini de benden uzak tut."diye ekledim. Bir anlık şaşkınlıktan sonra gözlerini kaçırıp bana sırtını döndü.

"Onun yeteneğini nasıl anladın?"derken kolumu bırakıp yanağımdaki gözyaşımı silen Karya'ya ıslak kirpiklerimin altından baktım.

"O-"deyip Uras'ın boğazını temizlemesiyle sustum. Bu boğaz temizleme işiyle Uras'ın her şeyi bildiğini anladım. Belki de arkadaşı utansın istememişti. Pis Tan bana beni öptüğü hayalini gösterirken amacı neydi?! Beni kandırmak kuklası yapmak istiyordu belki ya da bir şekilde cadılara olan hırsını benden yardım alarak dindirmeye çalışacaktı. Bana ısrarla bakan Karya'ya omuz silktim. Evin içindeki patırtıları duymamla D.O. ve Jackson'ın karşıma dikilmesi bir oldu. Bir anlık kalp çarpıntısından sonra gülerek yanıma gelip bana fıstık yapan D.O.'ya kaşlarımı çattım. Beynimde onun vurulduğu sahte canlandı. Onu sisli gecede kurtaran adam ve belli olmayan yüzü de, ama nasıl kurtardığı bölümü görmemiştim.

"Biz emir kuluyuz, Loya... Merak etme yarın gece Kore'ye döneceğiz."dedi. Tatlı çekik gözlerinin içine baktım. Şuan ne kadar saf olsa bile birkaç saat önce can alacak kadar da zalimdi.

"Vurulduğun gece mi vampire dönüştün? Yoksa seni Jackson mı dönüştürdü ya da Tan mı sizi dönüştürdü? Bu yüzden mi Tan'dan emir aldınız?"derken gülen yüzü asılmış bana düz bir yüzle bakmaya başlamıştı.

"Sanırım bir cadıyla uğraşmamam gerek..."deyip, konuyu kestirip attı. Elimi ona dokunmak için uzattığımda çoktan gitmiş odanın diğer tarafında geniş pencereden dışarı bakıyordu. Jackson da beni öldürecek gibi bakıp onun yanına gitti. Ben Jackson ve D.O.'ya bakarken Karya ve Uras ise sessizce odadan ayrıldılar.

"Tan babam uyanmadan eve dönmeliyim."dedim, üç adım kadar yakınımda bana sırtını dönmüş Tan'a.

"Üzgünüm, şu kendine yaptığın salak büyü geçene kadar buradasın!"dedi...

LOYA | Düşler Sokağı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin