B5-GÜM'lü Bir Gün

344 35 10
                                    

Dinleyin; The Wamps-Wild Heart

•》5.Bölüm《••

"Asya... Çok güzelsin... Sana bakınca... Gözlerim kamaşıyor."

"Shawn çok tatlısın..."

"Biliyorum... Ama senin kadar değilim..."

İyice bana yaklaştı. İlk öpücüğüm, Shawn Mendes'a ait olacaktı. Gözlerimi sımsıkı kapadım. Bir dakika... Shawn beni yalıyor muydu?!

Gözlerimi açtım.

"Of!! Lipo, aşkım n'apıyon sen?"(Multimedya)

Havladı ve tekrardan suratımı yalamaya başladı.

"Hayaller Shawn, hayatlar Lipo. Allah'ım ne kadar şanslıyım!"

Sanki anlamış gibi acılı bir şekilde havladı.

"Ay hemen de alınırmış benim aşkım... Yani tamam, bir Shawn olamasan da, senin de giderin var... Ya ne yapıyorum ben ya?"

Yataktan hızla kalktım. Dolabımından bir kombin çıkarıp üstüme giydim. Hava bugün çok sıcaktı. Belki havuza filan giderdim bilmiyorum. Lipo'yu kucağıma alıp aşağıya indim.

Kahvaltı masası hazırlanmıştı. Yerime geçtim ve Lipo'yu yere bıraktım. Günaydın fastını geçtikten sonra kahvaltıya başladık. Sonrasında Can'la havuza gitme konusuyla ilgili konuşmuştum. Her zamanki gibi kabul etmemişti.

Pelin ablanın açtığı kapıyla Lina yanımıza gelmişti.

"Selam!" Bunu sadece bana bakarak söylemişti. Can'a bakmamaya özen gösteriyordu.

"Selam." dedim bende gülümseyerek.

"Yağız'la bahçeye değişik bir şey yaptık. Ee... Simitle beraber sabunlu yerden kayıyoruz ve havuza vın turizm. Ne dersin -iz?"

"Ya... Süper olur. Ama, Yağız var değil mi?"

"Sen gidersin Asya. Ben evde kalacağım."

"Ya üf ikinizinde bir bahanesi olmasın. Geliyorsunuz!" dedi ve ikimizin elini tutup çekiştirmeye başladı.

"Tamam. Yalnız bu üstle kayacak değiliz, öyle değil mi?"

"5 dakika içinde burada olmazsanız çok fena olur."

"Tamam Lina..."

Beraber merdivenlerden çıkarken "Cadı konusunda sana katılıyorum." deyip güldüm. Odama girip bikinimi giydim ve ardından üstüme ince bir elbise geçirdim. Bir çantaya da havlu, krem, gözlük ve şapka koyduktan sonra telefonumu aldım ve parmakarası terliklerimi giydim.

Aşağıya indiğimde Can benden önce hazırlanmıştı. Beraber evden çıkıp onların bahçesine hızla gittik ve oluşturdukları düzeneği görünce "Waov!" demeden edemedim. Çantamı şezlonga bırakırken hızla elbisemi çıkardım. Denemek için sabırsızlanıyordum.

Başına geldiğimde simidi sabunlu yere koydum. Oturmadan önce uzatılan ele baktığımda Yağız'ı gördüm. Biraz düşünsem de elini tuttum. Tam oturacakken kendi benden önce oturdu ve bende onun kucağına düştüm. Bir daha asla biraz düşünmeyeceğim. Yağız söz konusuysa, kesinlikle HAYIR!

"Gülümseyin çekiyorum!"

Şaşkınlıkla Lina'ya döndüğümde telefonundan bir flaş patladı. Ona bir şey söyleyeceğim sıradaysa havuza düştük ve ağzım açık olduğundan biraz su yuttum. Yüzeye çıktığımda öksürerek konuşmaya çalıştım.

"Lina! Sil şu fotoğrafı!"

"Fotoğraf? Hangi fotoğraf? Yoksa az önce Instagram'a attığım fotoğraf mı?"

Artık ikiz olduklarına kesinlikle emindim. Havuzdan çıktım ve koşmaya başladım.

"Onu sileceksin!"

"Hiçte bile! İnanamıyorum şimdiden yüzü geçmiş beğeni."

"Lina! Kaçma!"

Ona yaklaştıkça daha hızlı koşuyordu. Bu da ona yetişmemi engelliyordu. "Can yardım etsene!" dediğimde Lina Can'ın hemen önündeydi. Tek bir hamleyle onu belinden yakaladığında Lina yere yapıştı. Can ona yardım ederken Yağız hızla Can'ın yanına gitti. Ve GÜM! Can yerde! Yağız'ın attığı yumrukla beraber Lina ve ben kısa bir çığlık attık.

"Kardeşimden uzak dur lan!"

"Yağız dur!" dedi ve Lina ikisinin arasına girdi.

"Çocuk bana yardım ediyordu, saçmalama."

"Böyle mi ediyordu Lina?"

Onların kargaşası sırasında bende telefonu yerden aldım.

"Evet. Asya bırak o telefonu!"

Lina'ya dil çıkarıp koşmaya başladım. Arkama dönüp ona bakarak geri geri koşuyordum.

"Şifreni söyle!"

"Hayır Asya. Bırak onu!"

"Şifreni söyle ded- Ayy!!" derken suyun dibini boylamıştım. Bana bir şey olacağından değil de, kızın telefonuyla uçmuştum. Aman! Ne yapayım o da bizim fotoğrafımızı çekmeseymiş.

Dışarı çıktığımda resmen öksürük krizine girmiştim. Biraz sonra kendime geldiğimde Lina'nın azarlarından kurtulmam imkansızdı.

"Bırak demiştim!" dedi tıslayarak.

"Bende sil demiştim. Silseydin böyle olmazdı." dedim kendimi savunarak.

"Ne bu haliniz?" diyen çocuğa döndüm. Tek kelimeyle... TAŞ! Mavi gözlü, kumral saçlı... İdealimdeki erkek sıfatı!

"Ufuk?"

"Birini mi dövüyoruz kardeşim?"

"Ya hayır! Biz gidiyoruz. Yürü Can."

"Ya tamam gitmenize gerek yok. Yanlış anlaşılma." dedi Yağız bana bakarak. Kaşlarım çatık onları izliyordum.

"Kardeşin ayrı bir bela, sen bambaşka bir bela! Gidiyoruz dedim." Ben ilerlerken Yağız koluyla yolumu kesti. "Kal dedim. Bir günü de olaysız geçirip eğlenelim, ne olacak?"

"Evet ya, hem ben fotoğrafı da silerim." diyen Lina'ya döndüm. Şurada ciddi olmaya çalışıyoruz! Lina'ysa bunu o şirin yüz ifadesiyle mahvediyor!

Önüme döndüğümde hâlâ gülümsüyordum. Kendimi toparlayıp "Sadece onun için." dedim ve Lina'yı işaret ettim. Kaffa salladı ve bende onun kollarından kurtulup Lina'nın yanına gittim. Tabi ki sadece onun için değildi. Ufuk'la birazda olsa tanışmak istiyordum.

İçeriden tabletini alıp gelince Lina'ya o fotoğrafları sildirdim. Ardından da bir kaç kez daha kaydım. Pis Yağız Ufuk'la yarım saatir konuşuyordu ve ben ona bir merhaba bile diyememiştim. Ama arada baktığını farkedebiliyordum.

Artık beklemekten pes etmiştim ve kremimi sürüp güneşlenmeye karar verdim. Kulaklığımı taktım ve gözlerimi kapadım. Aslında belki de buraya gelmem iyi olmuş olabilir. Yani düşünüyorum da, buradaki bir saatlik aktivitem orada bir haftaya eşdeğer. Ben galiba buradayken daha çok eğleniyorum. Hiç olmadığım kadar. Mesela bugün... Ne çok GÜM'lü bir gündü...

Bu diğerlerinden kısa oldu:( Biraz okuma sayısı yükseldiğinde yazmaya devam edeceğim, öptüm;)

Aşk Olsun• RİBÖHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin