Ehem! Ehem! Az sonra okuyacaklarınız ardından bir beddua yağmuruna tutulabilirim... Tikkat! Multiye ölünür>-<
Bölüm şarkısı şeysi; Nükleer Başlıklı Kız-İki
••》14.Bölüm《••
"Ufuk! Gelde bir işe yara!" diye bağırıp son bir deneme olarak tekrar zıpladım. Olmuyordu işte!
"Yine bensiz bir şey halledemedin değil mi güzelim?" dedi ve belimden tutup beni rafın önünden çekti. "Sırf kendini düşündüğün için resmen tavana yaptırmışsın rafı. Kusura bakma herkes senin gibi basketbolcu değil tatlım!" dedim ve somurttum.
"Al bakalım ufaklık." Elinden bardağı hızla çekerken kaşlarımı kaldırdım. "Ha yani dev olan sen değilsin ama ben ufaklığım öyle mi?"
"Ya ben cidden seni o günkü kız gibi biri sandığım için evime almıştım..." dedi ve dudak büzdü. Of! Kahretsin ki haklıydı! Yağız'la o günden sonra tam 3 gün boyunca hiç doğru düzgün görüşmemiştim. Hep beraber gittiğimiz AVM'ye Simge gelmemişti. Bende ya kızların ya da Ufuk, Yusuf ve Barış'laydım. Kısacası o hariç herkesle konuşmuştum. Okulda da Ufuk'un yanında olduğum için benimle göz teması bile kurmuyordu. Ve onunla didişemediğim için başkalarını kırıp duruyordum. Bu akşam annemlerle görüşmek için tekrar eve gideceğim, ama açıkçası ne yapacağımı bilmiyorum.
O gün oradan ayrılırken pek bir şey düşünmemiştim ama şimdi bir daha geri dönmek filan istemiyordum. Bugün gittiğimde Lipo'yu da alacağım yanıma. Can'a emânet etmiştim ama yine de rahat etmiyordu içim. Can demişken, onu da çok özlemiştim... Her sabah beni hayvan gibi açtığı kapılarla uyandırmasını, beraber hamakta oturup onunla sohbetleşmeyi, ona içimi döküp rahatlamayı... Of! Her şey o pisliğin yüzünden işte!
Kaç gündür Hande'yle de aramız pek iyi sayılmaz. Benim o hareketlerimi yanlış anlamış olabilir ama onun yaptıkları yanında ondan özür filan dilemeyecektim. Bana suçluymuşum gibi davranması yetmezken sürekli hep birlikte toplandığımız ortamlarda bir de bana laf sokuyordu.
Koca bir of cehennemi!!
"Haklısın. Özür dilerim ama cidden kafam allak bullak. Ve etrafımda olan tek kişi olarak, cezasını sen çekiyorsun. İstersen gidebilirim-"
"Tamam saçmalama. Ama artık anlatman için son şansın, yoksa cidden evimden atarım..."
Duygu sömürüsü, işe yaramamıştı. Ondan başka gidecek yerim olmadığı için mecburen olanları anlattım. Verdiği tepkiler cidden komikti ama ona bile gülemedim.
"Sonra da bavulumu topladım ve işte buradayım..."
"Amin. Bu ne be? Birkaç günde yaşadığın şeyleri ben ömrüm boyunca yaşamamışımdır."
"O yüzden benim bu hâllerime göz yummak zorundasın..."
"Hiçte bile!"
"Ne?"
"Göz yummak zorunda falan değilim!"
"Al bak işte. Sende hemen ona döndün! Öküzleşmeye başlayacaksan evime dönmeye râzıyım!"
"Ya kızım saçmalama. Hadi giy şunu gidiyoruz."
"Ha diyorsun ben aldım, ben bırakırım eve. Yok canım ben giderim sen zahmet etmee!"
"Asya eve filan gitmiyoruz. Şu an dışarıda donmak istemiyorsan bunu giy. Yoksa hırka alma zahmetine girmeden kaçıracağım seni..."
"Nereye gidiyoruz peki?"dedim ve hırkamı üstüme geçirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Olsun• RİBÖ
Teen FictionBir öküz ve bir prenses, aynı ortamda ne kadar durabilir? • Babasının iş durumları yüzünden Ankara'dan İstanbul'a gelen Asya, bu koca şehirde burnunun dibindeki ruh ikizini bulabilir mi sizce? Peki bu ruh ikizi bir öküzse? • |24.08.2015|