B21-Bowling(?)

125 8 0
                                    

Merhaba arkadaşlaarr...

Açıkçası bu hikayeyi yazmayalı bayağı uzun bir zaman oldu. Ve şimdi yeniden yazmaya başlayınca sizi ve karakterleri ne kadar özlediğimi farkettim.

Bu arayı kapatmaya çalışacağım.

Keyifli okumalar<3

Bölüm şarkıları; Halsey~ Colors
Rita Ora~Poison

••>21. Bölüm<••

"Hayır hayır hayır hayır hayır... Ölsem bunu bana giydiremezsiniz!" diyerek yerimde tepindim.

"Ya sadece birkaç saatçik üzerinde kalacak zaten. Ömür boyu kullanmayacaksın ya..."

"Lina zaten senin yüzünden mahvoldu güzelim elbisem. Bence sen hiç sesini çıkarma!" diyerek az önceki kabine ilerledim. Kolumdan tutulup döndürülünce tek kaşımı kaldırıp Hande'ye döndüm.

"Bu sefer Lina haklı. Ne diye abartıyorsun? Hem zaten önemli olan kıyafet değil ki, senin güzelliğin."

"Ya bu ne? Gökkuşağı gibi doğayım mı salonun ortasına bunu mu istiyorsunuz?!" dedim ve ardından kolumu çekip kabine girdim.

Ayrıca yarın en güzel olması gereken kişi bendim. Bunlarsa beni çöpçü kılığında götüreceklerdi neredeyse. Hayatım değişecekti!

Kafamı kabinin kapısından uzatıp seslendim. "Hande! Bak bu sefer ki büyük görevin ne biliyor musun? Bana yarın için harika bir elbise seçmek!"

"Onun seni beğenmeyeceğinden mi korkuyorsun sen?"

"Ya sadece yarın hayatım değişecek diyorum! Nesini anlamıyorsunuz?!"

(1 Ay Önce)

Anlamıyorum. Bir insan bowling için niye dünyanın öbür ucuna giderdi ki? Saatlerdir yoldaydık. Fakat ne bir mağaza, ne de bir ev görünmüyordu ortalıkta. 

"Şimdi şuradan sola döneceksin abi." diyerek eliyle solu işaret etti Ufuk.

"Ufuk. Bir şey soracağım... Biz kaybolmuş olabilir miyiz?" dedi Yağız.

"Ne alaka ya. Kaybolmadık. Yani henüz."

"Ne bileyim yarım saattir şu ıssız yolda bizden başkası yokta. Hayır etrafta da hiçbir yer yok..."

"Haftaiçi diyedir."

Yağız sesini kesip Ufuk'un tarifine göre sürmeye devam etti. Hande yolun bitmeyeceğini anladığından beri uyuyordu. Zaten o hep uyuyordu!

Şu durumda en iyisi de uyumaktı galiba. Kulaklığı kulağıma takıp müzik açtım. Ve başımı pencereye yaslayıp gözlerimi kapadım...


"Ya sana kaybolmadık diyorum!"

"Ufuk kabul et işte. Kaybolduk!"

"Ya bir daha sağ yapsan çıkacak karşımıza mağaza."

"Bu son beş dakika içinde dördüncü sağa dönüşümüz Ufuk. Aynı yere çıkacağız yine!"

Arabanın ani freni ile zaten mahvolmuş uykum daha da açıldı. Kafamı kaldırıp etrafa bakınırken havanın kararmış olduğunu farkettim.

"Hah bir bu eksikti!" diyerek direksiyona vurdu Yağız.

Buğulu çıkan sesimle "Ne oldu?" derken müzik çalmamasına rağmen kulağımda olan kulaklığı çıkardım.

Aşk Olsun• RİBÖHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin