Merhaba kuzular!
Öncelikle, okuyacaklarınız oruç kafasıyla yazılmıştır. Saçma kısımları dikkate almamanız önerilir. İftara az kaldı, ölüm gibi bir şey oldu ama kimse ölmedi... Neyse! Umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın🍉
Bölüm şarkıları; Jay Sean~ Down ft. Lil Wayne
Meg & Dia~ Monster (Bölümle ilgisi yok ama güzel şarkı-,-)••>24. Bölüm<••
(3 Gün Önce, Can'dan)
"Yok ya, abartıya kaçsın istemiyorum... Düz bir şey olsun, hem onun beğeneceği hem de hayranlık uyandıran bir şey olsun... Tamam, çok teşekkürler. Asya buna çok sevinecek."
Mutfağa asıl gelme sebebimi hatırlayıp elimdeki bardakları tezgaha bıraktım. "Ayıptır sorması... O kimdi abi?" dedim Yağız'a dönüp.
"Bir arkadaş." dedi yalandan sırıtarak ve yanımdan geçip hızla içeri gitti. Kesin yine bir şeyler oluyordu, ve kimse bana söyleme gereksinimi duymuyordu.
Aslında... Sakın bu Asya'ya ilân-ı aşk edecek olmasın? Başka neye sevinsin ki Asya? Abartıya kaçmasını istemiyor çünkü özel olmasını istiyor. Tabi ya! Yine zekamı konuşturdum işte. Söylese ne olacak, sanki gidip Asya'ya yetiştireceğim... Evet Asya'ya yetiştireceğim! Ne de olsa en yakın arkadaşım...
Cattledaki sıcak suyu bardaklara doldurup üzerine hazır kahveleri ekledim. Beş bardağı tepsiye yerleştirip Asya'nın odasına ilerledim. "Yağız! Asya'nın odasına gel, kahve yaptım."
Kahvelerimizi içtikten sonra söylerdim canım, acelesi yok ya.
Elim dolu olduğundan Yağız çaldı kapıyı. Hande bize kapıyı açarken Asya'nın üzerindeki elbiseye gözüm takıldı. Eğer bunu yarın giyecekse, ilân-ı aşkı bende yapabilirdim. Sorun olmazdı. Tepsiyi masaya bırakırken tek büyülenin ben olmadığımı farkettim.
Herkese teker teker kahvelerini uzatırken Linaşkıma sıra gelmişti. Birbirimize gülümseyerek bardağı uzatırken Yağız sebebini anlayamadığım bir şekilde Lina'ya çelme taktı. O bardaksa Linaşkıma gelmek üzereyken yaptığım darbe sonucu Asya'nın üzerine dökülmüştü.
Benim, Lina'nın, Hande'nin ve Asya'nın gözleri sonuna kadar açılmışken Yağız rahatlamışa benziyordu. Neyi vardı bu çocuğun böyle? Asya hem çığlık atıyor hem de elbiseyi kendi üzerinden uzak tutmaya çalışıyordu. Yağız hızla Asya'yı kucaklayıp banyoya götürdü. Bizde Asya'nın tepkilerini ölçmek için peşlerine takıldık.
Yağız soğuk suyla hem elbiseyi hem Asya'yı yıkarken Asya tekrar çığlık attı.
"Ne? Ne oldu?!"
"Yağız dur yapma, leke daha da yayılıyor."
"Sikerim lekesini, mal!" dedi ve yüzüne tuttu suyu Yağız. Asya eliyle engellemeye çalışsa da pek başarılı olmamıştı. Yağız hâlâ sinirli olarak bize döndü.
"Ne dikiliyorsunuz lan kapıda? Gidin!" Hepimiz hızla kafamızı sallayarak Asya'nın odasına ilerledik.
Yağız'ın gelme ihtimaline karşı kapıyı kapadım. "Kızlar, şu an size söyleyeceklerimi Asya dışında kimseye söylemeyeceksiniz tamam mı?"
***
(Mezuniyet Günü, Asya'dan)
Kolumu yatağımın hemen yanındaki küçük komidinde gezdirerek telefonumu aradım. Açıp kulağıma götürdüm. "Alo?...Aloo?...Dalga mı geçiyors-" Tabi ya! Bu alarmdı. Farklı melodiye ayarlamıştım çünkü... Allah! Bugün mezuniyet vardı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Olsun• RİBÖ
Ficção AdolescenteBir öküz ve bir prenses, aynı ortamda ne kadar durabilir? • Babasının iş durumları yüzünden Ankara'dan İstanbul'a gelen Asya, bu koca şehirde burnunun dibindeki ruh ikizini bulabilir mi sizce? Peki bu ruh ikizi bir öküzse? • |24.08.2015|