Hah! Yine ben... Şok olmuş bir ben... Ayni gün içerisinde paylaşım yapmazdım ama mecbur kaldım. Şöyle söyleyeyim ki, her bölümde olan düzenlemeleri yapamadığımdan -yani yayınlama mecburiyetim olduğundan- bir kaç yazım hatası olabilir.
Onun dışında gereken açıklamayı bölüm sonuna yazdım. Okursanız sevinirim. Ve ayrıca bölüm şarkısı size kalmış, öptüm×_×
••》13.Bölüm《••
(Yağız'dan)
Tavanla bakışmamız sırasında hâlâ dediklerini düşünüyordum. Araya mesafe koymak... Bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum mesela. Simge her canımı yaktığında, o bana iyi geliyordu. Ve eğer benden uzak duracaksa... Ah düşünmek istemiyorum!
Simge'yi... belkide sevmiyor olabilirim. Ama mecburum. Onu ve Tolga'yı bu hâle ben getirdim, ve düzeltemeden vazgeçemem. Peki ya Asya'nın Ufuk'u seçmesi? Şu an benden kaçarken onun yani en yakın arkadaşımın yanında... Kahretsin! Daha fazla kafam almıyor. Düğümler kör düğüme dönüyor, ve belkide bunu kendim yapıyorum...
"Yonca!"
Biraz bekledikten sonra kapım açıldı.
"İçki."
Kafasını sallarken odamdan çıktı. Kafamı geriye atıp yatağa daha da yayıldım.
Ah Asya! Kafamı bu kadar karıştırıp ortadan yok olman hiç adil değil... Aniden açılan kapıyla düşüncelerimi bir kenara attım. Barış'lar gelmişti.
"Kuzen. İyi misin?"
"Bilmem."
"Kendine gel lan." dedi ve bana bir yastık fırlattı Yusuf. Elimle onu tutarken yalandan sırıttım.
"Ben biraz gezeceğim. Merak etmeyin." dedim ve ayağa kalktım. Dışarıda yağmur yağıyordu. Dolaptan bir deri ceket aldım ve spor ayakkabılarımı giydim.
"Dön tamam mı?"dedi Barış.
Gözlerimi seyreltirken ona dik dik baktım. "Merak etme."
Kapıdan çıkarken sertçe kapıyı kapadım. O sırada elinde bira şişesiyle gelen Yonca'yı görünce tepsiden şişeyi elime aldım ve merdivenleri inmeye başladım. Evin dış kapısından çıktığımda bira şişesini ağzıma götürecekken bir an duraksadım.
"Yağız içme o pis şeyi."
Bağırdım ve elimdeki şişeyi yere hızla fırlattım.
"Asya bana ne yapıyorsun böyle?"
***
(Asya'dan)
"Gelmeni tavsiye etmem!"
Tekrardan öğürdüm ve kusmaya devam ettim.
"Asya aç şu kapıyı iğrenmem ben!"
Sonunda bittiğinde derin bir nefes alıp sifonu çektim. Lavaboya geçip elimi yüzümü yıkadım ve havluyla yüzümü kurullarken kapıyı açtım.
"İyi misin?"
Başımı iki yana sallarken "Söylesene. Siz bunu nasıl su gibi içiyorsunuz? Bir yudum almam bile bunlara sebeb oldu..." dedim yüzümü buruşturup.
"İlk defa mı içiyorsun?" Kafamı salladım. Kollarını açıp bana sarılırken tekrar ağlamaya başladım. Hande'yi bile kendine hapsetmişti. En yakın arkadaşımı! Onun yüzünden şu iğrendiğim bira denilen lanet şeyden koca bir yudum alıp kusmaya başlamıştım.
"Ne olduğunu artık anlatacak mısın?"
Kollarından ayrılırken kendimi salona sürükledim. Koltuğa yayılırken derin bir nefes alıp konuşmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Olsun• RİBÖ
Teen FictionBir öküz ve bir prenses, aynı ortamda ne kadar durabilir? • Babasının iş durumları yüzünden Ankara'dan İstanbul'a gelen Asya, bu koca şehirde burnunun dibindeki ruh ikizini bulabilir mi sizce? Peki bu ruh ikizi bir öküzse? • |24.08.2015|