Şeker gibi bir bayram dilerim efenim :) bölümü 'alsel_hantol_cuyuz' a ithaf ediyorum çok değerli okuyucularım , seviliyorsunuzzz :D
Ali'yle gitmek? Herşeyi bırakmak? Herkesi bırakmak? Annemi ? Nazlı'yı ? Peri'yi? Alakası yok ama Peri'nin köpeğini? Kısacası ailemi bırakmak? Kim için? Ali için? İki aylık biri için? Herkesi geride bırakmak?
"Yapabilecek misin? Aileni bırakabilecek misin?" bunların dışarı doğru telaffuzu içerisinde olandan daha zordu.
"Gitmek zorunda değilsin , Ali" dedim. "Onları bırakamam! Ama seninde gitmeni istemiyorum." kafamı öne eğdim.
"Bir seçim yapmak zorundasın. Hayatta her zaman karşına seçimler çıkar! Buda hayatın sana ilk seçimi"
"Ailem Ali ! Ailem!" ittirdim. "Seninle gelirsem eğer , ailemi bırakacağım " dedim kendime. "Senin için" dik dik baktım.
"Ağlayacak gibisin" dedi bana yaklaşırken. "İnsanlar önem verdikleri insanlar için ağlarlar" dedi. "Ailenle benim aramda kaldın diyeyse... Bana değer veriyor musun?" gözüme gelen bir damla yaşı sildim.
"Çok" kafamı iki yana salladım. "Seni hayatımda istiyorum. Ama onları çıkarmak da istemiyorum" ona yaklaştım. "Seni seviyorum Ali , ve hayatımda da istiyorum. Ama bir tercih yapmak zorunda kalmak istemiyorum" dediğimde kaşlarım çatıldı. Seni seviyorum mu dedim?
"Seni seviyorum mu dedin sen?" o gülümserken kızarıp bozarmaya başlamıştım.
"Arkadaşça!" dedim. "Arkadaşça bir sevgi" Ali tek kaşını kaldırırken imalı bir şekilde bana baktı.
"Bizim arkadaş olmadığımı söylemiştin"
"Ne bok olduğumuz konusunda pek bir fikrim yok!" güldü. "Ama sana değer veriyorum" ellerimi göğsümde birleştirdim.
"Sevinmelimiyim? " gözlerimi devirdim.
"Üzülmelisin!" kahkaha attı. "Dengesiz herif! Dengesiz" omzuna vurdum.
"Beni benimle yalnız bırakma Selin" dediğinde gülen yüzünün yerini ciddi bir yüz ifadesi almıştı. "Benimle gel"
"Diyelim ki geldim , ne yapacağız?"
"Ne istersen" alt dudağımı dişledim. "Belki bitmeyecek bir tatil , istersen okul , istemezsen müzik grubu kurarız , sesin kesin borozan gibidir" gülümsedi.
"Peki ne kadar süre?" omuz silkti.
"Onu kimse bilemez" dedi. "Gelicek misin?" kafamı salladım. Gidiyormuydum? Bu kadar kolay mı ikna olmuştum.? "Gerçekten mi?" Ali'nin şaşkın tepkisine gülümseyerek cevap verdim.
....
"Nazlı?" dedim kapıyı tıklatarak içeri girdim. Yatağa yatmıştı , yüzü diğer tarafa dönüktü.
"Selin!" yataktan fırlayarak bana sarıldı. Sesi tuhaf çıkmıştı. "Selin..." ona sarıldım. Ne olduğu konusunda hiçbir fikrim yoktu.
"Nazlı? N'oldu?" elimle saçlarını okşadım.
"Annem..." dedi cümleyi tamamlamadı. "Selin annem hastanede" bir an donup kalmıştım. Annem ... Anneme birşey olmuştu. "Fenalaştı , hastaneye kaldırdılar. Durumu ciddiymiş Selin" daha sıkı sarıldım. Annem! Belkide ölecekti , ya da iyi ihtimal iğne yaparlar ve hastaneden çıkarırlar . Nazlı'dan yavaşça ayrıldım. Gözleri ağlamaktan şişmişti.
"B-ben bilmiyordum. Yanınızda olamadım" kekelemiştim . Nazlı kafasını iki yana salladı.
"Aradım ama ulaşamadım . Haluk abi seni getirmek için ev adresini istedi. Annemin durumunu söylemiş , hatta Ali'ye de demiş , o da biliyor" dediğinde başımdan aşağıya kaynar sular döküldü. Ali biliyor muydu?
"Bana kimse birşey söylemedi.! " yutkundum. "Annemin yanına gidelim , Nazlı?" başını salladı. Odanın kapısını açarak dışarı çıktık.
...
Yaklaşık yarım saattir , yoğun bakım kapısının yanında dikiliyorduk. Haluk abi bana ölümcül bakışlar atmasına rağmen gelip tek kelime etmemişti. Bende zaten çokta üzerinde durmadım. Cebimden gelen melodi sesiyle elimi cebime atıp telefonu çıkardım. Ali arıyordu.
"Bir saniye" dedim telefona bakarken.
"Hemen geliyorum" koridorun sonuna doğru ilerledim."Efendim Ali?" dedim telefonu açıp kulağıma götürürken.
"Nerdesin? Toplayamadın mı çantanı?" sesi gayet keyifli geliyordu. Koridorun bitişindeki duvara yaslandım.
"Toplamadım"
"Neden? Bi aksilik mi çıktı?" güler gibi oldum.
"Hastanedeyim büyük bir aksilik çıktı"
"Birşey mi oldu? Rahatsızlandın mı? Hangi hastane hemen geliyim?!" paniklemişti , arkadan bir takım sesler gelmişti.
"Gelme Ali! Seni bir daha görmek istemiyorum. ! Hiçbir yere gelmiyorum. Bunu nasıl yaparsın bana?!" dedim bağırmamaya özen göstererek.
"Ne yapmışım ben Selin?" kahkaha attım.
"Bırak Ali , Allah aşkına" telefonu suratına kapattım. Birkaç saniye sonra tekrar aradığında telefonu hepten kapatıp cebime attım. Arkama döndüğümde Nazlı ve Haluk abi bir doktorla konuşuyordu. Koşarak onların yanına gittim.
"... Beyninde damarlardan biri tıkanmıştı, bu sinirden ya da tansiyondan kaynaklanabiliyor . Ama şuan durumu iyi. Uyutuyoruz Güneş hanımı" Nazlı kafasını salladı.
"Ne zaman çıkartırsınız peki? Ne zaman taburcu olur? Bu tıkanma olayının herhangi bir etkisi var mı? İyileşme süreci zorlu mu olacak? Terapi falan gerekiyor mu?" diye ard arda soruları sıraladım. Doktor biraz şaşırsada gülümseyerek bana baktı.
"Hastanın durumuna göre çıkartacağız , o konuda henüz birşey söyleyemem. Tabiki damarlardan birinin tıkanması hastayı felç bile geçirtebilir. İyileşme sürecinde , terapiye pek ihtiyaç olmaz diye düşünüyorum. Ailesi sizsiniz , onun her zaman yanında olduğunuz sürece terapiye göndermeyi düşünmüyorum" dediğinde başımı salladım.
"Doktor bey , sizinle bi özel konuşabilir miyiz?" genç doktor , ki genç olduğunu anca farkediyordum . Haluk abiyle koridorda ilerlediler.
"Yakışıklı doktor" dedim kendi kendime. Nazlı kafama vurdu. "Ne?! Yalan mı?" gülümsedim. "Annem iyiymiş , şurdan bi çıksın bir dediğini iki etmeyeceğim"
"Hep öyle diyorsun Selin" dedi kafasını iki yana sallarken. "Harbi yakışıklı doktormuş ,ha" elimle kendimi işaret ettim.
"Ben işte ben , ben" sırıttı. "Birşey biliyoruz da konuşuyoruz değil mi?"
"Ya sen ne zaman sustun ki?" dedi. Sımsıkı sarıldım. "Canım ikizim"
"Can can can " ayrılarak koridordaki sandalyelere oturduk. Arkama yaslanıp gelen geçene bakmaya çalıştım.
"Selin?" kafamı Nazlı' ya çevirdim. "Benim sana birşey söylemem lazım?" doğrularak Nazlı'ya döndüm.
"Dur tahmin edeyim" dedim boğazımı temizlerken. "Savaş?" kafasını salladı. "İkizcanım ne oldu?" dedim heyecanlı heyecanlı.
"İkizcanım Savaş bana aşıkmış!" dediğinde gözlerim kocaman büyüdü.
"Oha!" gülümseyerek kafasını salladı. "Allah'ım sen bana bugünleride gösterdin ya ölsemde gam yemem" Nazlı'nın boynuna atladım.
"Tamam Selin , biraz daha sıkarsan ikizcanın olmayacak" gülümseyerek bıraktım. "Ali'yle ne oldu?" nefesimi dışarı üfledim.
"Boş işler" kestirip attım. "Bir daha onun yüzünü bile görmek istemiyorum"
"Ama o galiba senin yüzünü görmek istiyor" dediğinde kaşlarımı çatarak Nazlı'ya döndüm. Başıyla bir yeri işaret ettiğinde kafamı oraya çevirdim. Ali duvara yaslanmış bize bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİ KENDİME SAKLADIM [AlSel]
FanfictionSeni Kendime Sakladım... Komedi tarzı AlSel hikayesi.