Lina okulda bütün gün sessizdi. Bu sessizlik sinir bozuyordu ve her dakika canımı daha çok sıkıyordu. Gözlerindeki ışık sönmüş gibiydi. İçimi acıtıyordu. Sorun neydi ki ?
Gün sessiz geçti. İkimiz de konuşmadık. Ne birbirimizle ne de başkalarıyla. Hatta nerdeyse yerimizden bile kalkmadık. Sınıftaki herkes bir garip bakıyordu bu gün bana. Acıyarak değil. Dalga da geçmiyorlardı. Korkuyolardı sanki. Herkes biliyormuydu bunu ? Ne soğuk ve uzak bir gündü bu gün. Herkes bana karşı soğuk ve uzak ben de herkese karşı.
Okuldan çıktığımızda arabayı Lina kullanmak istemişti. Arabanın anahtarlarını diretmeden ona verdim. Birlikte okulun çok yakınındaki kocaman evlerle dolu bir siteye geldik. Lina' nın evine gelmiş olmalıydık. Lina bir evin otoparkına park etti. Ardından otoparktan eve geçtik. Lina benimle konuşmuyordu. Ben de sadece onun peşinden gidiyordum. Birlikte bir kat yukarı çıkıp bir odaya girdik. Odada birkaç koltuk, bir bilardo masası vardı. Duvarlar tamamen kitaplarla kaplıydı. Odanın ana tema rengi kahve rengiydi. Neydi bu zengin insanların kahverengi takıntısı ?
Lina: Otur.
dedi. Ben de bir koltuğa oturdum. Çok geçmeden kapı çaldı ve Marshall'la, Maya içeriye girdi. Marshall direk kendini bir koltuğa bıraktı Maya da Barbie bebek edasıyla gelip oturdu.
Marshall: Eee ne konuşucaksak konuşalım.
dedi ve saatine baktı.
Marshall: Her geceki angaryalar bilirsin. Fazla zamanım yok.
Lina: Diğer çocuk nerde ?
Marshall: Kim ?
Lina: Miguel.
Marshalm: Ne biliyim !dedi. Ardından herkes sustu. Birkaç dakika sonra da Miguel odanın kapısından girdi.
Miguel: Geç kaldığım için özür dilerim. Olay nedir ?
dedi. Lina ona kızgın bir bakış attı.
Lina: Bence olayın ne olduğunu biliyor olmalısın.
Miguel: Sen nerden öğrendin ?
Lina: Bu sabah sarı böcekler fısıldadı.
Maya: Hey ! Sen kim oluryorsun da...
Marshall: Kapa çeneni.dedi. Oldukça sakin ve kontrollü bir sesle.
Marshall: Bu neden bu kadar umrunda ki.
derken. Sanki beyninde şimşekler çakmış gibi baktı.
Marshal: Yoksa sen onu mu ?
Lina: Ne saçmalama. Buraya yeni geldi ve...dedi. Diyecek söz bulamamış gibi görünüyordu.
Marshall: Sanırım bir süre sana ödünç verebilirim.
dedi. Konuşulan konudan hiç birşey anlamıyordum resmen.
Lina: Ne saçmalıyorsun sen ! Ayrıca ödünç verebilirim de ne demek.
Marshall: O kız benim malım.dedi. Bir anda dona kaldım. Bu haklı olmasından dolayı mıydı ? Yoksa bunun Lina' nın öğrenmek üzere oluşundan mıydı ? Bilmiyordum. Ama içimi bir anda yüksek derecede utanç kapladı.
Marshall: Ve Jenna da benim malımdı.
dedi. O anda Lina' nın kayışları koptu ve Marshall' ın üzerine atladı. Marshall onu kolayca yakaladı ve yere attı. Yere düştüğünde kafasını zemine ne kadar hızla çarptıysa bayılmıştı. Hızla ayağa kalktım ve yanına gittim. Nefes aldığını görebiliyordum. Ayağa kalktım ve Marshall' ın üzerine ben fırladım. Yere düşünce tam yumruk atıcaktım ki Miguel beni arkamdan yakaladığı gibi belimden tutup kaldırdı.
Miguel: Onun için buradasın.
diye fısıldadı kulağıma. İçimdeki siniri bastıramıyordum. Bir süre beni tutmasına izin verdim. Ardından sakinleştikçe beynim sorularla dolmaya başladı. Jenna kimdi ? Lina duyduğu an neden küplere binmişti ? Şu ödünç verme olayı neydi ? Yoksa biz ilk kızlar değil miydik ? Ben delicesine bunları düşünürken Miguel' in kolları yavaşça gevşedi. Ben de o ana kadar kendimi ne kadar kastığımı fark etmemiştim. Miguel' in bırakmasıyla yere düşmem bir oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hasta 2 :Karanlığın İçinde
Teen FictionBazı insanlar bir gün bir çukurun içine düşerler. Karanlık ve sessiz bir çukur. Kimsesiz çırpınır. Ardından bir gün gelir ve birileri sizi oradan kurtarır. Ben de düştüm o karanlık sessiz çukura. Ardından birileri geldi ve bana yardım etti. Beni dah...