Odanın kapısının kapanışı Lina' yı uyandırmıştı. Önce kapıya baktı sonra da bana. "Kimdi ?" diye sordu. "Marshall." dedim. Hiçbir şey demedi. Marshall' ın içeriye girmesi bir partide iki sarhoş çift sevişirken içeriye giren bir yabancı kadar ilgi çekiciydi. Sarhoş çift bu metaforda biz olduğumuza göre Marshall dünyanın az ilgi çekici insanıydı. Lina gülümsedi. Ne kadar da güzel gülüyordu bu kız böyle. Sanki güneşin doğuşu gibiydi gülümsemesi. Kolumdan tutup beni yanına çekti ve sarıldı. "Hadi dışarı çıkalım" dedi ve yataktan kalıp benim dolabıma gitti. Bunların hepsi nasıl bir anda olmuştu anlamamıştım. Bir anda gelmişti ve aniden her şey patlak vermişti. Sarhoş olmadığım zamanlar dışında hiç bu kadar hızlı bir şey yaşamamıştım. Yine de mutluydum yataktan kalkıp dolaba gittim. Daha önce giymemiş olsam da benim ilk çamaşırlarımdan birini giyiyordu. Benden biraz daha zayıf olmasına ramen üzerine olmuştu. İçeri girip onu izlediğimi fark ettiğinde üzerime birkaç kıyafet attı ve bunları giyeceğimi söyledi. Güldüm ve verdiği şeylere baktım. Üzerinde ay çiçekleri olan siyah bir buluz ve deri bir pantolon vardı. Çekmeceyi açıp öncelikle ilk çamaşırı aldım. O sırada gözlerim yine Lina' ya kaçtı. Altında bordo dantelli bir kilot vardı ve üstünde kesinlikle mükemmel duruyordu. Gittim ve arkasından sarıldım. Tenine dokunmanın verdiği sıcaklık çok güzeldi. Şekerli kokuyordu çocuk parfümü gibiydi. Hafifçe kikirdedi ve bana dönüp belimi kavradı. Gözlerine uzun süre baktığımda içim mayıştı. Dudaklarına bir buse kondurdum ve yeniden gülümsedi. Kahkaha atarak belini bıraktım ve üzerimi giydim. Ardından birlikte evden çıktık ve arazinin içinde dolaşmaya başladık. Dolaşırken arazinin içindeki hara ya geldik.
Lina: Daha önce hiç ata bindin mi ?
Ben: Şey aslında küçükken bir midillim vardı.
Lina: Adı neydi?
Ben: Satrün dü. Ailemin 7 yaş hediyesiydi arka bacağının üst kısmında Satrün e benzeyen bir leke vardı.Gülümsedi. Gülümsedim. İçim burulmuştu. Bizim at çiftliğimiz halamıza aitti ve babamla halam kavga ettikten sonra onu vermek zorunda kalmıştık. Beynimde eski aile karmaşalarım düşüncelerimi toz dumana katarken Lina nın sesiyle kendime geldim.
Lina: Bu çiftlikte isimsiz birçok at var istersen birini alabilirsin. Sorun edeceklerini sanmıyorum.
Dedi. Başımı olumlu olarak salladım. Birlikte içeriye atların olduğu yere girdik. Lina heycanla önümde sekerek koşarken bir at gördüm. Simsiyah çok güzel bir at. Ona yaklaşınca hırçınlaştı. Gözleri kapkaraydı. Biraz daha yaklaştım ve elimi uzattım. Sonra birden kendimi yerde buldum. Arkama baktığımda hiç tanımadığım yaşlıca bir adamla göz göze geldim.
Adam: Küçük hanım Exlayser a çok yaklaşmamalısınız. Fazlasıyla vahşi bir atdır. Elinizi kaybedebilirdiniz.
Ben: Siz kimsiniz?
Adam: Ben Dexter. Atların bakımıyla ben ilgileniyorum.
Ben: Bay Dexter tanıştığımıza memnun oldum ben Mavi.
Bay.Dexter: Ah bir Türk kızı ve bir Türk kızı için çok güzel ve farklı bir isim.Dedi Türkçe olarak o anda küçük çaplı bir şok geçirdim.
Ben: Teşekkür ederim Bay.Dexter.
Bay.Dexter: Bana Fatih diyebilirsin. İsmimi buraya taşındığımda değiştirmiştim. Yıllar sonra Türkçe konuşan biriyle karşılaşmak çok güzel.Dedi. Mavi gözleri sevgiyle dolmuştu. Türkiye' yı özlediği belliydi. Gülümsedim.
Ben: Sizi bolca ziyaret edeceğimden emin olabilirsiniz... Bu arada Exlayser' ın bir ismi olduğuna göre bir sahibi de olmalı.
Bay.Dexter: Elbette ki var Bay. Marshall' ın atı. İnsanlar atları değil atlar insanları seçerler. Birbirlerine çok benziyorlar. Bayan. Mavi dikkatli olmalısınız.
Ben: Güvenin bana olacağım... Lina burda bir sürü sahipsiz at olduğunu söyledi. Benim için de bir tane var mıdır acaba ?
Bay.Dexter: Üzgünüm hanımefendi ama atınız çoktan sizi seçti ve ne yazık ki muhtemel olarak ona sahip olmanız imkansız.
dedi. Başını Exlayser' a doğru çevirdi ve ardından yere bakarak buruk bir gülümsemeyle gülümsedi.
Bay.Dexter: Yine de eminim size başka biri eşlik etmek isteyecektir.
Gülümsedim. Bay.Dexter arkasını döndü ve hara boyunca yürümeye başladı. Ardından bir atın önünde durdu. Hayatımda hiç böyle bir at görmemiştim. Mavi gözlü ve siyah beyazdı beyazları azdı ve beyaz bölgelerin büyük kısmında siyah lekeler vardı. Bana bir anda balodaki kendimi hatırlatmıştı.
Bu dişi tamamen bana benziyordu. Sanırım Bay.Dexter Exslayer hakkında yanılmıştı.
Bay.Dexter: Ne düşünüyorsun ?
Ben: Tıpkı bana benziyor.
Bay.Dexter: Aslına bakarsan sizden üç gün önce geldi. Ona bir isim koyabilirsin.
Ben: Aya.
Bay.Dexter: Güzel bir seçim hanımefendi.dedi ve yeniden gülümsedi. Ardından Lisa yanıma geldi ve birlikte at binmek için giyindik ve Bay. Dexter' ın atları hazırlamasına yardım ettik. Lina' yla birlikte ata bindik ve muhtemel olarak hayatımın en güzel günlerinden birini geçirdim. Bu nasıl bir şanstı böyle nasıl bir kutsanmışlık. Mutluydum... Her zerreme kadar hem de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hasta 2 :Karanlığın İçinde
Teen FictionBazı insanlar bir gün bir çukurun içine düşerler. Karanlık ve sessiz bir çukur. Kimsesiz çırpınır. Ardından bir gün gelir ve birileri sizi oradan kurtarır. Ben de düştüm o karanlık sessiz çukura. Ardından birileri geldi ve bana yardım etti. Beni dah...