Eve girdiğimizde bizi kapıda karşılayan tek kişi sarışın hizmetliydi.
"Hoşgeldiniz Bay.Adams , Bayan Mavi."
dedi. İsmimi garip aksanıyla söylemişti. Başımla kadını selamladım ve Marshal la birlikte yukarıya çıktım. Ellerimiz hala birbirine kenetliydi. Odamın önüne geldiğimizde bana baktı.
"Geç kalma."
dedi. Tam beni öpmek için eğildiği sırada Maya' nın odasının kapısı açıldı ve içerden Maya ile birlikte tanımadığım biri sarışın diğeri turuncu saçlı iki tane kız kahkahalar atarak çıktı. Kızlar bizi gördüğü anda donup kaldılar. İçindeki şoku suratına en iyi yansımış olan kişi ise Maya' ydı. Marshal' a baktığımda suratında yine o eski korkunç ifadeyi gördüm. Muhtemelen bu şekilde insanlara yakalandığımız için kendini kötü hissediyordu. İnsanların onun birini sevebileceği düşüncesine kapılmaları onun için iyi değildi. Hayatı boyunca korkulan olmayı seçmiş birisi için bu pozisyonda yakalanmak iyi değildi. Elini bırakıp yavaşça kapı koluna tutundum. Maya uzun uzun baktıktan sonra
"Dönmüşsünüz."
dedi ve gülümsedi. Gülümseyişi acı doluydu. Kızlar Maya' ya sessizce veda ettiler ve merdivenlerden indiler. Bir kaç dakika sonra fırtına kopacakmış gibi görünüyordu. Marshal' ın Maya' ya zarar vermesini istemiyordum. Tatilde bunu konuşmuştuk.
"Bir şey mi söyleyeceksin ?"
Diye sordum bana gözlerini dikip öylece kitlenmiş olan Maya'ya ve beklenmeyeni yapıp üstüme saldırdı. Onu sadece kapıya doğru ittim. Artık empati kurabiliyordum. Bu önün için bir oyundu ve içinden kaybeden olarak çıkacaktı. Başka hamle yapmadı ve içeriye girdi. Ben de duşa girip Marshall' in odasına gittim. Elimizde bir plan vardı ve herşey hızlıca hazırlamalıydı. Çünkü ikimizin de yeni yeni öğrendiği bir şey vardı. Aşk ve bundan da önemlisi güveni öğreniyorduk. Onu bilemezdim ama bu duygular beni yumuşatıyor gibi hissediyordum. Tekrar düşününce içim ürperdi. Hayır yumuşamıyordum aksine olacak her şey için bu beni yüreklendiriyordu. Gerçekten aramızda sır olmadığına inandığım tek adamı gerçekten tanıdığımı düşündüğüm tek insanı incitmişlerdi ve sıra onlardaydı. Bu düşünceler içimdeki pembe bulutları dağıttığı için üzerime sadece siyah bir buluş ve şort giyip Marshal ' in odasına gittim ve kapıyı çaldım.
"Kimsiniz ?"
"Benim Mavi."
Kendisi kalkıp kapıyı açtı. Ilk defa odasına giriyordum. Burası bizim sözleşmemizdeki yasakli bölgelerden biriydi. Tabi artik sözleşme falan kalmamıştı. Odasi beklediğim kadar kasvetli değildi. Odanın her yeri ahşaptı ve bu yuzden oda mis gibi tahta kokuyordu.
"Hosgeldiniz Bayan.Adams. Biraz farklı yollarla olsanız da Bayan. Adams olmaniz hiç bir şekilde hoşuma gitmiyor."
"Nasil yani ?"
"Bu soyadını kullanan bir önceki Bayan.Adams..."
"Anladım."
Dedim ve elimi yüzüne koydum. Temastan nefret ediyordu. Sanki o bana dokunmadıkça ona dokunamamalıyım gibi hissediyordum ama alışmalıydı. Gözüm yatağa kaydı. Acaba birlikte uyuyabilir miyiz diye düşündüm. Yine de bu çok büyük bir adım olabilirdi ve henüz bu adımı atmaya hazır olduğundan emin değildim. O yüzden bu teklifi onun yapmasını bekleyecektim. Zaten seksin teklifi bile söz konusu olamıyordu. Bir el gözlerimin önünden geçip gitti.
"Dalmışım."
"Biliyorum. Ne düşünüyorsun?"
"Hiç."
"Adamızda yalan yok sanıyordum."
Dedi evet yoktu ama bu gerçek bir yalan bile sayılmazdı. Yine de söyleyecektim.
"Acaba bir gün birlikte uyuyabilir miyiz diye düşünüyordum."
"Mavi..."
"Sadece düşüncemi söyledim. Yoksa şimdiki haliyle bizden çok mutluyum. Elimdeki varken daha fazlasını istemiyorum. Her şeyin zamanı var."
Diyince tişörtün düşmüş kolu yüzünden açık kalan omzumda parmağını gezdirdi.
"Benimle piyano çalmak ister misiniz Bayan. Mavi."
"Elbette Bay. Marshall"
Dedim ve birlikte piyanonun başına oturduk. Elim tuşlara değdiği anda kendimi annem ve babamla salonda bulmuştum ikisinin kocaman gülümsemeleri ve guru dolu bakışları bir anda irkilerek elimi çekmeme sebep oldu. Gözlerim dolmaya başlamıştı.
" Gurur duyulacak bir evlat olmanin çok ama çok tersindeyim."
Dedim. Hastanede o kadar çok konuşmuştuk ki hayatımın her anını biliyor gibiydi. Bu yüzden söylediğim her cümleyi neden söylediğimi biliyordu.
"Bence..."
Dedi ve elimden tutup elimi tuşların üzerine koydu.
"Olabileceğinin en iyi versiyonu olmak için uğraştın."
Dedi. Bir süre eli elimin üstünde kaldı ve bir süre sonra elini çektiğinde elim öylece tuşların üzerinde duruyordu. Sadece elim değil bütün vücudum kaskatı kesilmişti sanki. Bir kere diye düşündüm bir kere bir notaya basarsam gerisini başarabilirim diye düşündüm ve kendimi zorlayarak tek bir tuşa bastım. Ama bekledigim gibi olmadı. Uzun yıllar benden bir sürü şey götürmüştü belli yine de başarmıştım. Çalıyordum. Birlikte çalıyorduk...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hasta 2 :Karanlığın İçinde
Ficção AdolescenteBazı insanlar bir gün bir çukurun içine düşerler. Karanlık ve sessiz bir çukur. Kimsesiz çırpınır. Ardından bir gün gelir ve birileri sizi oradan kurtarır. Ben de düştüm o karanlık sessiz çukura. Ardından birileri geldi ve bana yardım etti. Beni dah...