-Miguel-

196 13 2
                                    

Arabadan indim ve Lina' ya baktım. O kadar farklıydı ki. Ona aşıktım. Gerçekten bu ilk görüşte aşktı ve ben ona aşıktım.

Ben: Elbette. Geç kalmak istemem.

dedim ve arabadan indim. Lina' nın yanında bir kız daha vardı. Lina beni önce onunla tanıştırdı ardından da birlikte müdürün yanına gidip ders programımı sınıfımı falan aldık.

Lina: Harika. Marshall sen ben ve Cleo aynı sınıftayız.

Ben: Aynen. Maya da bizimle aynı sınıfta mı ?

Lina: Bilmiyorum. Muhtemelen öyledir.

dedi sınıfın önüne geldiğimizde.

Lina: Biz Cleo' yla kantine gidiyoruz. Gelmek ister misin ?

dedi. Ben de bir sınıfa bir onlara baktım.

Ben: Siz gidin.

Lina: Tamamdır. Bana yanında yer ayır.

dedi ve Cleo' nun koluna girdi. Ben uzun uzun sınıfa baktım ve ardından ortalardan bir sıra bulup oraya çantamı koydum. Bir süre aynı boşluk derecesinde etrafıma baktıktan sonra çantamı açıp içinden bir kağıt ve kalem çıkartıp kendimi test ettim. Bakalım Lina' nın yüzünü ne kadar beğnime kazıyabilmişim diye kendimi denedim.

Ben usulca resmi çizerken ders zili çaldı ve Lina' yla Cloe sınıfa girdi. Lina bir sıradan çantasını alıp benim yanıma koyduktan sonra oturdu. Ardından sınıfa Maya ve Marshall girdi ve biz tek kelime bile edemeden öğretmen içeri girip derse başladı. Lina tamamen derse odaklanmıştı ama ben odaklanamıyordum. Lina yanımda oturuyordu ve ben ona bakamıyordum. Bakışlarımın fazla aşk dolu olacağından korkuyordum çünkü. Ah kokusu beynimi uyuşturuyordu.

Bütün bir günü derse odaklanmak konusunda ne kadar çabalasam da beynim Lina yüzünde uyuşmuş olduğu için oldukça verimsiz bir gün geçirmiştim. Lina bana çok yakın davranıyordu. Bu daha çok yakın arkadaş samimiyeti olsa da samimiydi. Ona bir şeyler hissettiğimi anlaması zordu. Ne de olsa insanlar bunun için fazla sığ görüşlü olabiliyorlardı. Olmasalar bile çok az insanın içinde bu kıvılcım vardı.

Eve geldiğimde Maya ve Marshall daha gelmemişlerdi. Zaten gelseler bile pek umurumda olmazdı. Eve gelir gelmez odama çıktım ve üzerimi değiştirip mutfağa indim. Bütün kadınlar yine aynı soğukluğunu korurken Margret yanıma geldi.

+Merhaba efendim hoşgeldiniz. Neye bakmıştınız ?
-Şey ben içecek bir şeyler bakmıştım aslında.
+ Alkollü bir şeyler mi efendim ?
-Hayır ben sadece şekerli bir şeyler. Soğuk çay ya da enerji içeceği gibi.
+Üzgünüm ama kesinlikle aldırtıcam efendim.
-Margret alışverişi kim yapıyor burda ?
+Colin benim oğlum. Burada şöför olarak çalışıyor. Genelde alışverişi o yapar.
- Bir dahakine beni de götürebilir mi ?
+İsterseniz hemen şimdi bile götürebilir efendim.
-Cidden mi aslında harika olur !
+Ben hemen ona haber veriyorum.

dedi ve gülümsedi. Çok geçmeden Margret' ın oğlu mutfağa giriş yapmıştı. Sarı minik bir atkuyruğu şeklinde toplanmış saçları ve siyah takım elbisesiyle tam bir beyefendi gibi görünüyordu. Üzerindeki takımın pahallı olduğu her yerinden belli oluyordu. Oldukça soğuk bir yüz ifadesi vardı.Ne 21 olabilirdi ne de 19 tam olarak 20 yaşında görünüyordu. Gözleri maviydi ama hayat ışıltısı yoktu sanki bir robot gibiydi. Ne o sadist korkunç bakışlar ne de bir insanla daha tanışmadan önce duyulan sevgi ve saygının ışığı. Yanıma geldi ve kendini tanıttı

+Merhaba Bayan.Lara. Ben Miguel.
-Ben de Lara ama sanırım zaten öğrenmişsin. Bana "Bayan" ekini getirmene gerek yok. Ya da "Efendim" demene. Sadece Lara' de.
+Peki hala Lara.

Hasta 2 :Karanlığın İçindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin