Chapter Four

1K 161 50
                                    

Multimedya: Imagine Dragons - Smoke and Mirrors ve Min Yoongi

Not: İtalikle yazılan yerden iç ses ballarım.

Bir ayda üç kere. Kurtulamayabilir. Bir daha yüzünü göremeyebilirim onun. Yoongi bir daha bana yastık fırlatamayabilir.

Koşmaktan titreyen bacaklarım daha fazla ilerlememek için direnirken oksijensiz kalan ciğerim yanıyor, nefes almam zorlaşıyordu.

Böyle hissediyor demek ki. O lanet günlerini böyle geçiriyor.

"Jimin?" Şaşkınlık arasına katılan bir sevinç duygusu ile vücuduma sarılan zayıf bedeni saramıyordum. Ağladığını belli edercesine sallanan omuzlara bakmaktan başka yapabildiğim bir şey yoktu.

Bu sefer korkudan titremeye başladı bacaklarım. Ya geç kalındıysa?

Nefesimin düzene girmesini beklemekle vakit harcamadan sordum. "O nasıl?"

"Onu üzen, sinirlendiren ya da moralini bozmasına neden olan bir şey olmuş dedi Bay Kim." Gözlerini silerek benden ayrılan Solji teyzeyi ilk defa bu kadar dağılmış görüyordum. "Okulda bir sorun mu yaşadı? Bana hiçbir şey anlatmıyor."

İç geçirdim.

"Uyumuyor değil mi?" diye mırıldandım aşina olduğum odanın kapısına doğru birkaç adım atarken.

"Hayır."

Odanın sürgülü kapısını kenara çekip karanlık odaya süzüldüm. Yoongi manyağı karanlık hastane odalarının aşığı olmalı, onlardan vazgeçemiyor.

"Ah, beyaz altı prensim de buradaymış." Alaycı konuşması ile sinir katsayım iyice artarken elim elektrik düğmesine gitti. "Böyle kalsın, gözlerim acıyor."

"Acısın." Tek bir parmak hareketim ile bütün oda ışığa boğuldu. Yoongi ise uzun süredir karanlık odada yattığından ışık yüzünden yüzünü buruşturdu.

"Ne tür bir piçsin Park Jimin?" diye söylenen arkadaşımın yüzüne yumruk atmak istiyordum.

Hasta olması ya da bir saat önce hastaneye kaldırılması önemli değildi, korktuğum şey bana geri dönecek olan yumruk darbesiydi. Yoongi, o cılız vücudundan beklenemeyecek kadar güçlüydü çünkü.

"Hepimizi hastane odasına toplamaktan zevk mi alıyorsun?" Tükürüklerimi toplayamaz, hafif çarpık olan ön dişimden dışarı kaçmasını engelleyemezdim sinirlendiğimde.

"En büyük eğlencemin lanet olası kalbimin yavaşlaması olduğunu bilmiyor muydun, dostum?"

"Ciddi ol, Min Yoongi." Gözüme giren terli saçları geri ittirdim. "Bu mesele alay edebileceğin bir şey değil."

"Daha ne yapayım Tanrı aşkına?!" Güçlü sesi ile bağırdı saçlarını karıştırarak. "Ölüyorum! Mezuniyetini bile göremeyecek birine ciddi olmasını mı söylüyorsun?"

Derin bir nefes aldım. Boğazımı sıkan kravatı bir çırpıda çıkarıp kenara attım ve yerden sırılsıklam kalan gömleğimin ilk iki düğmesini açtım.

"Sakın ağlayayım deme Park Jimin!" İşaret parmağını tehditkar bir biçimde salladı. "Etrafımda ağlayan birileri görmek istemiyorum."

"Solji teyze bu yüzden mi dışarıda?" Göz pınarlarımdan aşağı düşmek için can atan gözyaşlarını geri göndermek için başımı havaya kaldırdım.

Omuz silkti. "Yanımda ağlamamasını söyledim."

"Sen kötü birisin." dedim fısıltı gibi çıkan sesimle. "Korkaksın ayrıca."

pale heartsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin