Multimedya: Min Yoongi (feels) ve Red Velvet - One Of These Nights
Soğuk hava yüzüme çarptığında, gözlerimi araladım. Bütün yaşadıklarımın bir rüya olmasını, yılın ilk sabahına hastanede uyanmamayı deli gibi isterdim.
"Günaydın." Yoongi'nin uzun süredir konuşmamaktan dolayı kısık çıkan sesi kulaklarıma ulaştığında üzerimdeki battaniyeyi kenara bırakıp ayağa kalktım.
"Günaydın," dedim yatağın baş ucundaki tekli koltuğa otururken. "Nasılsın?"
"Kötü değilim," Sağ elini, serumun bağlı olmadığı elini, çarşafın altından çıkarıp elimi yakaladı hızlıca. "Korkmana gerek yok." dedi elimi hafifçe sıkarak.
Gülümsemekle yetinip, yalnızca yüzünü inceledim. Kuru dudaklarını, uyumaktan şişmiş, kısık gözlerini ve yolları kaplamış kar kadar beyaz olan tenini izledim.
"Bana kızgın mısın?" diye mırıldandı.
Nasıl kızgın olabilirdim ki? Böyle ufacık bir oğlan çocuğu gibi bakarken nasıl kızabilirdim ona?
Başımı 'evet' anlamında salladım .
"Hepimizi o kadar korkuttun ki!" dedim iç geçirerek. Gülümsemeye, bir anda gelen ağlama hissini geri göndermeye çalışıyordum.
"Ben de korktum," dedi fısıldayarak. "Ancak korkmak insana bir yarar sağlamıyor."
"Bir tuvalet neden bu kadar pis kokar ki!" İçeri söylenerek giren Jimin ortamdaki tüm ağır atmosferi dağıtarak ilgiyi üzerine çekti.
"Acaba neden?" diye sordu Yoongi imalı bir bakış ile konuşarak.
Saçlarını karıştıran Jimin, "Oh, uyanmışsın!" dedi gülümseyip. "Nasılsın?" Büyük bir ilgiyle Yoongi'nin yanına sokuldu.
"İyiyim, iyiyim." dedi Yoongi yüzünü buruşturarak. "Bana hamburger alsana. Çok canım çekiyor."
"Yok daha neler!" Jimin kahkahalara boğulurken araya girme ihtiyacı hissettim.
"Saçma sapan şeyler yeme artık." dedim ayağa kalkarken. "Sigara da yok."
"İşte, sana söylemememin nedeni bu." Yoongi iç geçirerek kahkaha attığında ona yan bir bakış atıp Jimin'in açık bıraktığı kapıyı örttüm ve televizyonu açtım.
"O konuyu başka bir zamana bırakıyorum." dedim kanalları gezerken.
○○○
"Sen de yorgunsundur, tatlım." Bayan Min ellerimi sıcak elleri arasına aldı. Oğlunun iyi olduğunu görmek onu rahatlatmıştı. "Eşim, Jimin'le seni evlerinize bıraksın."
"Asıl siz yoldan geldiniz. Gidip dinlenin lütfen. Biz bir gece daha idare ederiz."
Bayan Min elimi sıktı nazikçe. Israr etmemem için bir işarete benziyordu bu hareketi. "Yoongi'yi çok özledim, eve gitsem de içim rahat etmez. Hem yorgun da değilim."
Yaşına göre gayet genç duran, ancak bu gençliği benim anneminkinden daha farklı olan bir kadındı. Sıcak, içten bir gülümseme ile konuşuyordu ve gerçek bir anne şefkati veriyordu karşı tarafa. Küçüklüğümden beri en çok kıskandığım insanlar, böyle bir anneye sahip olan çocuklardı.
Mecbur kalarak eve dönmeyi kabul ettiğimde çantamı aldım ve Yoongi'ye veda edip Bay Min ile beraber çıktık.
"Çocuklar, çok teşekkür ederim." dedi Bay Min yolda bize. "Yoongi ile ilgilendiğiniz için ne kadar teşekkür etsem az."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
pale hearts
Fanfiction"Öleceğim." diyor genç çocuk, kız onun saçlarıyla oynarken. "Sorun değil," Kız beceriksizce gülümsüyor. "Hepimiz ölüyüz zaten."