Chapter Twenty-Eight

880 101 93
                                    

Multimedya: One Ok Rock - All Mine ve Seunghwan

Not: Lütfen bölümün başından sonuna dek multimedyaya koyduğum şarkıyla okuyun. Döngüyü işaretlemeniz kolaylık sağlar.

2016, Haziran 15,

03.21,

Sıcaktan bayılmak üzere olduğum bir yaz günü. Saçlarımın rengini açtırdım ve Yoongi'nin söylediğine göre bana kırmızı dışında en çok yakışacak olan rengi yaptırmışım. Her ne kadar istemesem dahi, Bay Kim'in evine taşınmak zorundayım.

Annem ve Bay Kim balayına gittiler. Kim Jongin ve babası, dışarıda görünenin aksine çok da kötü insanlar değiller fakat yine de onlarla yaşamak istemiyorum.

Annem de böyle bir evde yaşamak isteyecek bir kadın değil ancak sanırım aşkı gözünü kör etmiş.

Neden kıkırdıyorum? Aşk kelimesi yüzümü gülümsetmeye yetiyor sanırım. Ah, saçmalıyorum.

Gitmek zorundayım. Yoongi arıyor.

Yoongi'nin Kanada'dan gönderdiği -aslında kargoya verme işi hep Jimin'e kalmıştı- defteri hızlıca kapatıp yatağımın -kendimin gibi hissetmediğim çift kişilik kocaman yatak- üstünde açık duran dizüstü bilgisayarıma koştum.

Görüntülü aramayı kabul edip saniyeler içerisinde Yoongi'nin beyaz yüzü ekranda belirene dek ameliyattan sonraki ilk konuşmamızdaki kadar heyecanlıydım.

O zamanlar öyle korkuyordum ki, gün boyu evde oturup Tanrı'ya dua ediyordum. Ve sanırım, bazı şeyler iyiye gidiyordu. Yani en azından oradaki herkes iyiydi ve ameliyat başarılı geçmişti. Yine de gerçek bir başarı olduğunu öğrenebilmek için süre geçmesi gerekti ve Yoongi çok güçsüz olduğu için yolculuğu bir süre erteleyip orada bir ev tutmuşlardı. Yoongi hastanede, anne ve babası evde kalıyordu. Jimin ise her gün duş alıp üstünü değiştirmek için eve uğruyor, geri kalan zamanlar Yoongi ile kalıyordu.

"Selam." dedi kocaman gülümseyerek. Söylediği gibi, gözlerine girip onu rahatsız eden saçlarını kısatmıştı.

"Selam." dedim bilgisayarın altına bir yastık yerleştirerek. Birkaç saat öncesine kadar ona anlatacağım şeyler dilimin ucunda dolaşıyordu fakat şimdi hepsi gitmişti. "Seni özledim."

Büyük bir kahkaha attı Yoongi. "Ben de özledim." Ellerini iki yana kaldırdı. "Biraz daha beklemeliyiz."

"Sanırım öyle." dedim, başımı salladım.

Başıyla arkamı işaret etti. "Taşınmışsın."

"Evet, ne yazık ki." Dudak büktüm. "Eski odamı seviyordum. Burası... Ne bileyim, fazla büyük. Kimse kötü değil fakat böyle hizmetçilerle dolu yerler hoşuma gitmiyor."

"Sürekli istediğin şeyi yapamazsın," dedi Yoongi nefesini dışarı verirken. "Bunu bana sen demiştin."

"Jimin ne yapıyor?" dedim konuyu değiştirmek için. Eski zamanları hatırlayıp ağlama krizlerine girmek istemiyordum.

"Bir kızla tanıştı. Onkoloji servisinde yatıyormuş, rahmini almışlar kızın. Adı neydi?" Birkaç saniye düşünmek için başını eğdi sonra kapı sesinden anladığım kadarıyla odaya yeni giren Jimin'e sordu.

"Min, senin şu kızın adı neydi?"

Jimin'in neşeli sesi bir uğultu olarak bana ulaştı. Sonra Yoongi konuştu. "Hah, Ariel. Kızın gerçekten kızıl saçları var ve çilli, sıska bir kız."

pale heartsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin