Multimedya: Kim Jinwoo ve Justin Bieber - Love Yourself
"Gerçekten geldin mi?" dedim yüzümü buruşturarak.
Göğsünü kabartarak toz pembe kaskı uzattı. Bu surat ifadesiyle havalı değil, aptal göründüğünü birisi ona söylemeliydi.
"Ödevlerim var," Kaskın emniyet kilidini yerine otururken göz ucuyla ona bakarak konuştum. "Bir saatten fazla sürmeyecek."
"Peter Pan'in olarak istediğin buysa eğer, yerine getireceğim, Wendy hanımcığım." diyerek bıyık altından bir gülücük gönderdi. Bu çocuğun şakası yoktu anlaşılan, diğer ismimi çabucak öğrenebilmişti.
"Bana Wendy deme." diye uyardım onu eteğimin açılmamasına dikkat ederek motorsiklete binerken. "Hoşlanmıyorum."
Omuz silkti. "Ben hoşlandım, çok sevimli."
Motorsiklet küçük bir motor gürültüsü ile öğrencilerin arasında hızlanırken, Jinwoo başını arkasına çevirmeden konuştu. "Bana tutun, düşmeni istemeyiz."
Aptallık etmeyip düşme korkusu ile Jinwoo'nun beline sıkıca tutundum. Saçlarım rüzgarda sıkı kaskın izin verdiği ölçüde savruluyor, yüzüme vuran soğuk rüzgar özgür hissettiriyordu.
Çok uzun sürmeyen bir yolculuğun ardından küçük bir kitapçıya geldiğimizde, "Burası neresi?" dedim.
"Sana bahsettiğim büyükbabamın sahaf dükkanı." Beni poposuyla kenara ittirip kaskları girişteki masaya bıraktı. "Selam, Joohyun!"
Yüksek rafların bir ucundan, "Büyüklerinle nasıl konuşulur bir öğrenemedin, çocuk!" diyen yaşlı bir erkek sesi duyuldu.
Jinwoo kıkırdayarak, "Biz depodayız." dedi. Beni depo dediği, kitapların arasındaki küçük kapıya doğru ittirdi.
"Çok kabasın," diye mırıldandım sırt çantamı çıkarırken. Üst üste konulmuş yaklaşık on tane kitabın üstüne oturdum.
"Min Yoongi, seninle aynı okula giden lise son sınıf öğrencisi." Ceketini çıkarıp gömleğinin kollarını sıvadı. Bunları yaparken, tek kaşını kaldırarak bana bakmayı da ihmal etmedi. "Kim bu çocuk?"
"Eşsiz yeteneklerini tebrik ediyorum." Alayla ellerimi çırptım. "Ancak bu seni ilgilendirmiyor."
"Neden ilgilendirmesin?" Sesini çığlık atan bir kız gibi yaptığında farklı yetenekleri karşısında ağzım açık kaldı.
"Ne o?" dedim kıkırdayarak. "Yoksa Kim Jinwoo, Son Seunghwan ile mi ilgileniyor?"
"Belki Wendy'yle ilgileniyor olabilir." dedi göz kırparak.
"Neden beni sinir edecek şeyler söylemeye devam ediyorsun?"
"Ağlıyordun değil mi?" dedi Jinwoo beni umursamadan. Elindeki kitapları içeri götürüp geri gelene dek onu bekledim.
"Evet, moralim bozuktu." dedim okul eteğimin pilelerini düzeltirken. "Daha fazlasını anlatmamı isteme. Çünkü bu kadar."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
pale hearts
Fanfiction"Öleceğim." diyor genç çocuk, kız onun saçlarıyla oynarken. "Sorun değil," Kız beceriksizce gülümsüyor. "Hepimiz ölüyüz zaten."