Luhan, taksiden indiğinde gökyüzüne kadar yükselen şirkette baktığında bir an nefesinin kesileceğini hissetti. O kadar uzun ve katlıydı ki bir insan, burdan intihar etse kurtuluşu olmazdı. Omuzlarını dikleştirerek şirketten içeri girdi ve çalışanlar atom karınca gibi oradan oraya ellerinde ki dosyalarla koşuşturuyorlardı. Herkes kendi halindeydi kimse Luhan'ı fark etmemişti. Buraya ilk gelişi değildi o yüzden Jongin'in lüks odasının yolunu biliyordu. En üst kat...
Asansöre bindi ve en üst katı tuşladı. Şansına asansör boştu. Saçlarını eliyle düzelterek Jongin'in odasına ilerledi ve kapıyı çalmadan içeri daldı. Odada Jongin ve onun arkadaşı Jongdae vardı. Jongin, elinde döndürdüğü kalemi bırakarak Luhan'a yaklaştı ve parlak dudağa kelebek öpücük kondurdu. Jongdae, yanında yiyişen çiftten rahatsız olarak cebinde ki telefonu çıkardı ve öpüşen çifti video almaya başladı.
"Seni özledim." Jongin fısıltı dolu sesiyle konuştu.
Luhan kıkırdayarak "Bende." diye karşılık verdi. Tam olarak onu ve penisini özlemişti.
"Kyungsoo'yu bunla mı aldatıyorsun?" Jongdae, işaret parmağıyla Luhan'ı gösterdi ve tiksinircesine baktı.
"Beğenemedin mi?" Jongin, konuşacağı sıra Luhan ondan önce cevap vermişti. Kendini hiç kimseye ezdirmezdi.
"Çok güzelsin, banada beklerim. Eminim Jongin'den daha iyi beceririm seni." Jongdae ayaklanarak konuştu.
Jongin, kulaklarına dolan cümlelerle sinirlendiğini hissetti. Dilini ağzında şaklatarak Jongdae'nin yanağına yumruk geçirdi.
"NE HAKLA BUNLARI ONA SÖYLÜYORSUN?"
Jongdae, acıyan yanağını tutarak bakışlarını Jongin'e çevirdi.
"Kyungsoo hak etmiyor lanet olası. O bunları hak etmiyor."
Luhan, dudaklarının kıvrılmasıyla kalçasını masaya dayadı ve kollarını göğüsünde çaprazladı. Onları izlemek zevkliydi.
"S-Sen Kyungsoo'ya aşıksın." Jongin hayretle konuştu.
Jongdae gözlerini devirerek "Kimi sikiyorsan sik artık umrumda değilsin Jongin." dedi ve bir hışımla odayı terk etti.
Jongin, şakaklarını ovalayarak koltuğa oturdu ve derince iç çekti. Kafası patlamak üzereydi. Yakın arkadaşı bile onun tarafında değildi ve bu onu yeterince pişman ediyordu. Luhan, Jongin'in omzuna dokunarak "Ben gitsem iyi olacak." dedi ve Jongin'in cevabını dinlemeden oda odadan hızlıca çıktı. Tanımadığı biri ona sürtük demişti ve cidden kalbini kırmıştı.
Luhan, şirketten çıktığında eline cebini attı ve karpuzlu sakızını pakettinden çıkartarak ağzına attı. Sakızı tam şişereceği sırada yolun karşı tarafında gözleri bir yere takıldı. Sehun...
Luhan, dikkat çekmeyerek sakızını çiğnerken erkek topluluğun içinde sigara içen ve konuşan Sehun'a bakıyordu. Beş gün aradan sonra Sehun'u canlı kanlı görmek yerle bir olan moralini düzeltmeye yetmişti bile. Kendinden emin hatta özgüven patlayan adımlarıyla ve duruşuyla Sehun'a yaklaştı. Çok geçmeden Sehun gözlerini devirdi ve sigarasını parmakları arasına aldı.
"Ne var?" Sehun, Luhan'ın kolundan tutarak duvar köşesine sürükledi ve Luhan'ı duvara dayadı.
"Sadece tesadüf, bilirsin aşk tesadüfleri sever." Luhan cilveyle konuşarak, elinin tersiyle Sehun'un yanağını okşadı.
Sehun, yanağını okşayan eli yakalayarak sertçe sıktı. Luhan sertce sıkılan elinin acısıyla inlememek için, Sehun'a nismet yaparcasına alt dudağını dişleri arasına aldı ve inledi.
"Sen inlemeden duramıyor musun?" Sehun, Luhan'ın alnına fiske atarak konuştu.
"Ah! İnlemek benim işim bilirsin, Oh Sehun~" Luhan, sesini seksi bir tona sarmıştı.
"Peşimi bırakmayacaksın değil mi?"
"Peşini bırakmak? Tarzım değil." Luhan kıkırdayarak Sehun'un bol tişörtünün içine elini daldırdı ve karın kaslarının üstünde tırnaklarını sürttü.
"Kolay kolay tahrik olmam."
"Seninle sevişmek istiyorum." Luhan alt dudağını sarkıtarak konuştu.
"Ne meraklısın becerilmeye, günde bir ton insanla birlikte oluyorsun Luhan, ne doyumsuz çıktın sende."
"Doyumsuzlukla alakası yok, sadece nasıl seviştiğini merak ediyorum." Yalandı, merak felan etmiyordu.
"Yalan söyleme Luhan, her erkek nasıl beceriyorsa bende öyle beceriyorum. Amuda felan kalkarak becermiyorum." Sehun gözlerini devirdi.
"Çok inatsın." Luhan okşamayı keserek ellerini cebine soktu ve dilini üst dudağında gezdirdi.
"Seni öpebilir miyim?"
"Hayır."
"Neden?"
"Dudaklarım aşık olacağım kişiye aitte o yüzden."
"E işte aşık olacağın kişi ben oluyorum." Luhan sırıtarak konuştu.
"Luhan, siktir git." Sehun, pes edercesine Luhan'dan uzaklaştı.
Luhan, kendinden beklenmeyecek bir şekilde itiraz etmeden ordan yavaş adımlarla uzaklaştı.
•
"Kyungsoo, sana bir şey izletmeliyim." Jongdae, koltuğa oturup sakince konuştu. Kyungsoo gülümseyerek Jongdae'nin uzattığı telefonu aldı.
"İzleyeceğim şey nedir?" Merakla sordu.
"İzleyince öğrenirsin."
Kyungsoo, dudaklarını büzerek başlat tuşuna bakarak video'yu başlatmış oldu. Gözleri, Jongin ve Luhan'ın öpüşmesiyle doldu ve inanmayarak Jongdae'ye baktı. Jongin ona bunu yapamazdı değil mi? Belki rüya görüyordu ama sevdiği, herşeyini ona adadığı, hayat eşi bunu ona yapamazdı.
"B-Bu ne zaman o-oldu?" Telefonu titreyen elleriyle sahibine verdi.
"Sana herşeyi anlatacağım ama bana söz ver benden öğrenmedin?" Jongdae, Kyungsoo'nun titreyen ellerini avcunun içine aldı ve okşamaya başladı.
Kyungsoo, hızla kafasını sallayarak onayladı. Herşeyi öğrenmek istiyordu.
"Söz veriyorum, Dae."
"Jongin seni beş aydır aldatıyor, hemde bir sürtükle." Jongdae, Kyungsoo'nun hemen kızarmış gözlerine derince bakarak konuştu ve üstünden büyük bir yük kalkmıştı. Daha fazla bu şeyi saklamaya gücü kalmamışı.
"A-Adı ne?"
"Luhan, Xiou Luhan."
Kyungsoo, ağzından hıçkırık kaçırarak Jongdae'nin ona sarılmasını sağladı.
"Ağla Soo ağla." Ellerini Kyungsoo'nun sırtından dolaştırarak gözlerini huzurla kapattı. Kyungsoo ona hiç olmadığı kadar huzur veriyordu. Adeta bir melek gibiydi.
Kyungsoo, kafasını kolları arasında olduğu omuza dayayarak sarsıla sarsıla ağlıyordu. Jongin'i affetmeyecekti ne olursa olsun affetmeyecekti. Gidip hemen boşanma davası açmayacaktı, Jongin'den duymak istiyordu.
"L-Luhan de-nen sürtüğü, geberteceğim *hıgk*"
Kyungsoo, ihanete uğradı ve onun bedelini Luhan ve Jongin'den alacaktı. Onları pişman edecekti.
•İki saat önce eve geldim ve iki saattir ders tekrarı yaptım bir de bölüme kafa patlattım anca bu çıktı. Bu arada bence içinizde Hunhan'ın azlığından şikayetci olan vardır. Tam olaylara başlamadık o yüzden fazla gözükmüyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Admiration; hunhan"
Fanfiction"Ne o yoksa aşık mı oldun?" Sehun boşalttığı kristâl bardağı bırakıp, yüzünde ki sırıtışıyla Luhan'a döndü. "Sanmıyorum." Luhan gülümsemesini yüzünden silip yüksek tabureden zıplayarak indi. "Adeta bir ceylan gibi sektin." "Kapa çeneni!" Luhan, Sehu...