Luhan, karşısında hâlâ onu gözleriyle taciz eden çocuğa sevimsiz bir gülümseme bahşetti. Lanet çocuk onu gözleriyle beceriyordu âdeta. Ve Luhan bu gözlerden ilk defa rahatsız olmuştu. Sehun bugün bara uğramamıştı şaşırtıcı bir şekilde. Neden gelmediğini içten içe merak ediyordu. Ya başına bir şey geldiyse? Diye ufak çaplı telaşlara giriyordu ama Sehun'dan bahsettiğini fark ettiğinde o ufak çaplı telaşı, tatlı bir gülümsemeye dönüşüyordu. Bir haftadır Sehun'suz ve burda bir şey yapmamaktan canı sıkılmıştı. Oyun oynamaktan kimsenin gözü çıkmazdı değil mi?
Luhan, zihnindeki tilkilerin kuyruklarını sallaya sallaya koşuşturmasıyla keyifle sırıttı. Bardaki müşteriler Luhan'sız kalmıştı ve Luhan onlara biraz kendini göstermekten çekinmeyecekti. Sehun olmadığı için rahat hareket etmesiyle son derece bir kadından daha güzel sahip kalçasını kıvırtarak kendine ait odasına girdi. Ayarında süslenmek her zaman iyidir.
Hazırlanması bittiğinde askılıkta duran kot ceketini alarak sonda iki düğmesini ilikledi ve geri kalanını açık bıraktı. İçinde birşey yoktu. Aynadaki kendi görüntüsüne öpücük atarak ve kıvırtmayı unutmayarak bara ilerledi. Müşterilerin gözlerini bayram etme zamanıydı. Altına bacaklarını ikinci deri gibi saran hatta kan dolaşımını etkileyen pantolon yüzünden yüzünü buruşturdu. Pantolon yürürken bacaklarını acıtmasına rağmen kalçalarını güzel gözükmesini sağladığı için giymeyi tercih etmişti.
Gözleri tekrar barı taradığında hâlâ Sehun'un gelmediğini fark etti. Gelmemesi bir yandan iyi, bir yandan ise kötüydü. Sahnenin ortasında ışıklar sayesinde parlayan demir direğe kaşlarını kaldırıp baktı. Dans etmek daha cazip geliyordu. Fazla ileri gitmeyecekti. İleri derken kendini becertmeyecekti.
Sahneye tam çıkacakken gözleri iki kişiye kilitlendi. Sehun ve bok surat Taemin. Sehun sonunda gelmişti. Ve Taemin'in burda ne işi vardı? Peki neden Luhan'a yavşak gibi bakıyordu? Luhan, Sehun'un göz kontağına girmemeye özen göstererek ona bakan Taemin'e eliyle gel işareti yaptı. Nispet yapsa sorun olur muydu peki?
Luhan, Sehun kadar yakışıklı Taemin'in önünde durmasıyla dudaklarını büzerek boynunu eğdi. İkiside ağızlarını açmıyordu. Luhan, Taemin'in yüzünde tam elmacık kemiğinde Sehun'un sigara söndürmesinin bıraktığa ize bakıyordu.
"Bir oyun oynacağız Lee Taemin." Luhan, Taemin'in omuzlarına ellerini koyarak, kulağına fısıldadı ve yumuşak kulak memesini ağzına aldı.
Taemin halinden memmun olmuşcasına ellerini Luhan'ın kalçasının biraz üstüne koyarak "O oyun zevkliyse neden olmasın." diyerek sırıttı.
"Beni öpmeni istiyorum Tae." Luhan son derece ciddi bir şkilde zevkle mırıldandı. Sehun'un onu fark etmesini hâlâ bekliyordu. Ama onu kapatan Taemin yüzünden gözükmüyordu.
"Sehun'a nispet yaptığını anladım."
"Seni zeki şey." Luhan gözlerini devirip Taemin'in pantolonun altında ki üyesine dizini kaldırıp sürttü.
"Devam edeyim mi Bay Lee?" Luhan dizini hâlâ sürterken sırıtarak sordu.
Taemin, ağzı hafif aralık bir şekilde inleme salıp, bu kadar yetinmeyeceğini belli edercesine Luhan'ın boynuna gömüldü. Taemin'in kalın dudakları Luhan'ın beyaz boynuna ıslak öpücüklerini bırakıyordu. Yeri geliyor boynu ıssırıyor, yeri geliyor bir bebeğin annesinin memesini emmesi gibi emiyordu.
Sehun, gözleriyle etrafı bir robot edâsında ararken Luhan'la göz göze geldi. Bir anda bütün kanın vücundan çekildiğini hissetti. Luhan, Sehun'un küçük gözlerinin içine bakarak Taemin'in öpücükleri sayesinde inliyordu. Sehun bedenini donduran manzaranın hâlâ devam etmesiyle kaşlarını çattı. Luhan gözlerini kapatarak Taemin'in dudakalarına kapandı. İğrençti ya da Luhan'a öyle geliyordu. Taemin, Sehun gibi öpmüyordu. Sert ve ıslak.
Sehun, Luhan'ı kolundan tutarak arkasına çektiğinde eş zamanlı olarak Taemin'in yüzüne sert yumruğunu geçirdi. Taemin, sırıtarak elini yanağına götüreceği zaman diğer yanağına bir kez daha yumruk yedi.
"SENİN EBENİ SİKECEĞİM! ORUSPU ÇOCUĞU!" Sehun tüm gücüyle bağırarak Taemin'in karnına tekme atmak için hamle yaptığında Taemin hızla geri çekilerek tekmeden kurtuldu. Sehun tekmeyi havaya atmıştı ve komik bir görüntü gözler önüne sermişti. Luhan ise büyük bir sakinlikle onun için kavga eden ikiliyi izliyordu.
"SENİ LUHAN'IN ETRAFINDA GÖRMEYECEĞİM!"
Taemin, yerden doğrulup yan masada duran içki şişesini elini alarak Sehun'un kafasına geçirdi. Luhan'ın ağzı ve gözleri orantılı olarak açıldığında, kafasına şişe yemesine rağmen ve kanamasına rağmen Taemin'e yumruk atan Sehun'a baktı.
Sehun, kafasından yüzüne akan kanı umursamadan Taemin'in üzerine çıkarak ardı ardına yumruk atmaya başladı. Taemin'in yüzünü parçalayana kadar yumruk geçirmek istiyordu. Taemin yumrukların etkisiyle bilincini yavaş yavaş kaybetti ve gözleri kapandı. Sehun onu kolundan tutan Luhan'ı güçsüzce iterek gözlerinı sıkaca kapattı. Başı dönüyordu ve midesi bulanıyordu. Bir süre sonra Luhan'ın sesi ve etraftaki insanların sesi birbirine karışmıştı. Sehun, Taemin'in üstüne yığılarak Luhanı biraz daha paniğe sokmuştu.
•
Luhan başı sargılı ve hastane yatağında yatan Sehun'un yanı başında dalgınca oturuyordu. Herşey onun yüzünden olmuştu. Ne vardı bir kez rahat dursa... Sehun'un başı sargılı olması ve Taemin'in yoğum bakımda olması onun suçuydu.
"Seni pis sürtük."
Luhan odaya dalan bir adet burnundan soluyan Kyungsoo ile ne yapacağını şaşırdı. Luhan'ın bilmediği şey varsa oda Taemin ve Kyungsoo'nun kardeş olmasıydı.
"Taemin senin yüzünden yoğum bakımda." Kyungsoo, Luhan'ın yakasına yapışarak onu sarstı. Taemin'i kaybetme korkusu yaşıyordu Kyungsoo.
"Değerlim senin yüzünden yoğum bakımda aşağılık oruspu. Sıra Taemin'de mi? Jongin'i elimden aldığın yetmedi mi, ha?" Kyungsoo Luhan'ın yanağına tüm gücüyle tokat attı ve Sehun'un gözünden yastığa gözyaşı aktı. Kyungsoo'nun odaya bağırarak girmesinden dolayı uyanmış ve Luhan'a tokat attığına şahit olmuştu.
Luhan, yesiği tokatın yanağında bıraktığı keskin acıyla gözleri doldu. Cildi hassas olduğundan dolayı Kyungsoo'nun el izi çıkmıştı. Ne diyebilirdi ki? Kyungsoo haklıydı. Jongin'i onun elinden almıştı. Sıra kardeşi Taemin'de miydi?
"Üzgünüm."
"Kapa çeneni oruspu. Dünya senin gibi bir oruspuğu barındırdığı için pişman olmalı. Sehun senin gibi bir oruspuyu sevdiği için pişman olmalı. Ölmeyi hak ediyorsun. Bir an önce erken gebermeye bak lanet olası." Kyungsoo bütün öfkesini Luhan'a kustuğunda rahatladığını hissetti.
Sehun, olan biteni gözlerini açmadan dinliyordu. Luhan'a öfkeliydi. Böyle birşey yapması onun kırılmayan, sağlam kalbini kırmıştı. Sehun, Luhan'a bütün güvenini yitirmişti.
"Pişmanım. Luhanı sevdiğim için pişmanım. Haklısın Kyungsoo bir an önce geberse mutlu olacağım." Sehun, gözlerini açmadan zar zor bu cümleleri kurdu.
Luhan, duyduklarıyla kalem gibi olan kaşlarını çattı. Doğru mu duymuştu? Sehun bunu ona söyleyemezdi.
"N-Ne?"
"Duydun bak Sehun bile gebermeni istiyor." Kyungsoo sırıtarak elini beline attı.
"Sehun ne diyorsun s-sen?" Luhan, Sehun'un elini tutarak dudaklarına götüreceğı sırada Sehun elini hızlıca çekti.
"Bir daha karşıma çıkma." Sehun gözlerini açarak Luhan'a baktı.
Luhan ağlayarak kafasını salladı.
"H-Hayır, Sehun bunu b-benden isteme."
"Beni kendi ellerinle kaybettin. Bir daha karşıma çıkma ve artık kendini kime becertiyorsan umrumda değil çünkü senin gibi biriyle hayatımı mahvedemem."
Luhan bunları algılamasıyla bir bina gibi yerle bir olmuştu. Aşk hayatı ve hayatı bomboktu. Belkide falcı haklıydı ve doğruları söylemişti. Hayatında Sehun olmayacaksa mutlu olamazdı. Sehun mutluluğun ta kendisiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Admiration; hunhan"
Fanfiction"Ne o yoksa aşık mı oldun?" Sehun boşalttığı kristâl bardağı bırakıp, yüzünde ki sırıtışıyla Luhan'a döndü. "Sanmıyorum." Luhan gülümsemesini yüzünden silip yüksek tabureden zıplayarak indi. "Adeta bir ceylan gibi sektin." "Kapa çeneni!" Luhan, Sehu...