"Siktiğimin Luhan'ı nerde?" Kyungsoo sakin olmak istercesine derin derin nefesler almaya çalışıyordu. Sehun ona ifadesizce ve anlamsızca bakıyordu. Jongin ise orda en masum insan gibi Kyungsoo'yu süzüyordu. Şunu söylemeliydi ki Kyungsoo'nun kalçası Luhan'ınkinden büyük ve dolgundu. Bunu nasıl yapabilmişti? Yavaş yavaş içini pişmanlık esintileri dolduruyordu. Kyungsoo'nun şuan çok fazla sinirli olduğunu görüyordu ama onun kalbi bir pamuktan farksızdı.
"Kaçtı." Sehun basitçe konuştu. Burdan gitmek ve bir an önce minik sıçanına kavuşmak istiyordu. İmkânsızda değildi aslında. Kyungsoo'ya hesap vermek zorunda değildi.
"Kaçtı? Peki sen nerdeydin?" Kyungsoo alayla tısladı.
Sehun, omuz silktiğinde Kyungsoo sinirlerinin bir tsunami gibi yükseldiğini hissetti ve Sehun'un dizine sert tekme attı. Sehun, dizine atılan tekmeyle, dengesini kaybedip dizlerinin üzerine düştü ve acıyla inledi. Kyungsoo ne cesaret ona vurabilirdi? Jongin, şaşkınlıkla açılan ağzını eliyle kapatarak toparlanan ve bir o kadar da sinirli olan Sehun'a baktı. Kyungsoo vahşi ve seksiydi onun gözünde.
"Senin ağzına sıçacağım oruspu." Sehun, Kyungsoo'nun koluna yapışarak onu sertce kendine çekti.
"Luhan'ı nereye sakladın?" Kyungsoo Sehun'un dediklerini yok sayarak, kendi sorusunu yöneltti.
"GÖTÜME!" Sehun aniden bağırdığında kolunu tuttuğu bedeni bırak, Jongin bile oturduğu yerden sıçramıştı.
"Sehun, onu korkutuyorsun." Jongin, olaya müdahale etme zamanının geldiğini fark ederek ayaklandı ve Kyungsoo'yu nazikce kendine çekti.
"Korkma Soo." Jongin, gülümseyerek Kyungsoo'ya baktı.
"Bana ne hakla dokunuyorsun Jongin?"
Jongin, yere çivileyen sorunun gelmesiyle gözlerini yere sabitledi. Bu soruya cevap veremeyecekti. Ne diyebilirdi ki zaten, bir aya kadar eşiydi, herşeyiydi ama şimdi hiçbir şey değildi.
"Git burdan Sehun." Kyungsoo pes edercesine konuşup yatağa oturdu. Uğraşmak istemiyordu sadece huzur istiyordu.
Sehun, topallayarak odadan çıktığında, ciddi insanı bile sinir edecek sessizlik oluştu. Her ikiside ağzını açıp, bir kelime etmiyordu.
"Üzgünüm, sana yaşattıklarımdan dolayı üzgünüm." Jongin, Kyungsoo'nun yanına oturup, dolan gözlerini kafasını eğmiş bedene sabitledi.
Kyungsoo, gözlerinin yanmasıyla bir ağlama seromanisinin geleceğini biliyordu. Kin tutamazdı bu düşmanı bile olsa... herkesi hemen affeden bir yapısı vardı ve bundan nefret ediyordu. Jongin, ona bir-iki güzel kelime söylese, iltifat etse hemen onunla barışırdı ama Jongin artık ne eşi nede hayat arkadaşı oluyordu.
"Kyungsoo, beni affetmeyeceğini biliyorum ama şunu bil ben çok pişmanım." Jongin, omuzlarını düşürdü. Kyungsoo ona cevap vermiyordu.
"Konuşmayacak mısın?"
Kyungsoo, titreyen elini gözlerine götürerek, gözyaşlarını sildi.
"B-Beni yalnız bırak, lütfen." diyerek yatağa bir kedi gibi kıvrıldı.
Jongin, Kyungsoo onu her ne kadar göremese bile kafa sallayarak onayladı ve odayı terk etti. Kendini, Kyungsoo'ya affettirmenin kolay olacağını sanıyordu ama düşüncelerini eski eşi yanıltmıştı. Böyle olacağını tahmin etmemişti, herşey Jongdae'ye yüzünden bozulmuştu.
•
Luhan, paçaları yere sürünen pijamasıyla Sehun'un sigara içtiği terasa girdi. Teras geniş ve uzundu. Sehun terasın bir diğer ucunda demirliklere dayanarak sigara içiyordu. Luhan, gözünü ovalayarak sevgilisine yaklaştı.
"Sehunnie?" Sesi yeni uyandığından dolayı boğuk ve uykulu çıkmıştı.
"Gel buraya." Sehun gülümseyerek Luhan'a elini uzattı ve onu kendine çekti. Uykulu bir Luhan yavru kedi gibi uysal ve tatlıydı.
"Günaydın, küçük sıçan." Sehun, elinin altında ki karmakarış olan saçları okşayarak konuştu.
"Günaydın."
"Çok seksisin." Sehun ellerini pijamanın içine daldırdı ve dolgun kalçayı avuçladı.
"Sevişicek miyiz?" Luhan uykusunu unatarak enerjik bir şekilde sordu.
"İster misin?"
"İster miyim?"
"Ağzına sıçarım senin, doğru düzgün cevap ver." Sehun kaşlarını çattı.
"Sen benimle doğru konuş."
Luhan, sevgilisine dil çıkartarak terastan koşarak odaya geçti. Ne yaparsa yapsın uykusu vardı. Uyku önemliydi. Luhan, o lanet yerden kurtulalı iki gün olmuştu ve Kyungsoo'dan ses soluk yoktu. Bedeninde ki ve yüzünde ki yaralar yavaş yavaş kaybolmuş ve eski pürüssüz yüzüne dönmeye başlamıştı. Sehun, biten sigarasını yere fırlatarak Luhan'ın girdiği odaya girdi ve yüzünde sinsi bir sırıtma oluştu.
"Küçük sıçan nerdesin?" Sehun etrafa göz gezdirirken seslendi ama ses alamadı. Luhan saklanmış olmalıydı.
"Eğer çıkarsan seni sert becereceğim." Sehun tekrar konuşur konuşmaz sırtına Luhan'ın atlamasıyla, onun düşmemesi için kalçaları tuttu.
"Becerecek misin beni?" Luhan, Sehun kulak memesini ağzını alarıp, inleyerek emmeye başladı.
Sehun, mayışarak gözlerini kapattı. Luhan'ın onu kışkırtmak için inlemesi kulağının dibinden geliyordu ve onu şuracıkta acımasızca becermek istiyordu ama oyun oynasa bir zararı olmazdı değil mi?
Luhan, sırttan inerek Sehun'un önüne geçti ve dudaklara kapandı. Boyu yetişemediğinde ayak ucunda yükselmişti. Sehun direk gibiydi mübarek (jshsksak) Kollarını Sehun'un boynuna dolayıp onu kendi boyuna getirdi.
"Luhan dur." Sehun boynunu emen, ıssıran ve öpen çocuğa durması için emir verdi.
"Ahh... L-Luhan dur dedim. Luhan avuçlamasa- aghh..." Sehun penisinin küçük sıçan tarafından avuçlanmasıyla zevkle inledi.
Luhan, sırıtarak avcunun içinde ki serleşmiş penisi sıkıp sıkıp bırakıyordu ve bu hoşuna gidiyordu.
"Sakso çekmemi ister misin, Bay Oh." Luhan her zaman ki gibi Bay Oh'u inlercesine söyledi.
Sehun, yutkunarak kafa salladı. Boşlamaya ihtiyacı vardı. Luhan, dizlerinin üstüne çökerek Sehun'un boxerını indirdi. Dikleşmiş penisi eli yardımıyla çekerek Sehun'un inlemesini sağladı.
"Evet böyle inle, Hunnie." Luhan, penisin üstünde ki ince damarlarda dilini gezdirdi ve başına sulu bir öpücük kondurdu.
"Siktiğimin penisini siktiğimin ağzına alacak mısın yoksa ben mi sokayım?" Sehun, sabırsızlıkla konuştu.
Luhan, penisi başından sonuna kadar yalayarak, parlayan gözlerini Sehun'a çevirdi. Sehun elleri Luhan'ın saçlarında ve ağzı yarım aralık bir şkilde inliyordu. Luhan'ın ağzının ıslaklığı ve sıcaklığı bile boşlamasına etkendi. Luhan, ellerinin boş durmaması için her iki topu sertçe okşamaya başladı. Ağzında ki penisi hızla yalamaya başladığında Sehun kafasına elleriyle baskı yapıyordu.
"A-Ahh... lanet olsun h-hızlı yala nggh..." Sehun, nefes nefes soludu ve iniledi.
Luhan, Sehun'a bakarak ağzında ki penisi yalıyor ve emiyordu. Dilini yarıkta dolaştırdı, eliyle ise Sehun'un çıplak kalçasına sert şaplak attı.
"G-Geliyorum awhh..."
"Oğzomo gol." (Ağzıma gel.)
Sehun, Luhan'ın ağzına giriş çıkışlara başlayarak boşaldı ve rahatca derin bir nefes aldı. Luhan ağzından, boynuna akmakta olan meniyi işaret parmağını sürttü ve inleyerek parmağını yaladı.
"Tadım enfes Sehun." Luhan göz kırparak ellerini yıkamak için banyoya girdi.
Sehun, hâlâ hassas olmasından dolayı ayakta duramayarak kendini sırt üstü yatağa bıraktı ve "Küçük sıçanım." diyerek gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Admiration; hunhan"
Fanfiction"Ne o yoksa aşık mı oldun?" Sehun boşalttığı kristâl bardağı bırakıp, yüzünde ki sırıtışıyla Luhan'a döndü. "Sanmıyorum." Luhan gülümsemesini yüzünden silip yüksek tabureden zıplayarak indi. "Adeta bir ceylan gibi sektin." "Kapa çeneni!" Luhan, Sehu...