27. Bölüm

9.6K 369 120
                                    

ÜVEY KARDEŞİM

27. Bölüm

Bölümler düzenlenme aşamasında. Okumamanız tavsiye edilir.

Multimedya da Mert var♥️

-

Dede bahçede ki kalabalığı dağıtmış, çardakta torunlarıyla birlikte oturuyordu. Bende yanlarında emanet gibi konuşmaları dinliyordum. Dedeleri, sanki Mert ile Derin hergün kavga ediyormuş gibi konuyu uzatmayıp direk hal hatır sorma faslına geçmişti. Ben ise yanlarından tüyecekken Mert kolumdan çekiştirerek beni zorla yanlarına oturtmuştu.

Dede niye hala kim olduğunu sormadı diye düşünürken gözü bana bana değdi ve durdu. Ardından Mert'in omzumda ki koluna baktı. -Ne kadar zorlasam da çekmedi kolunu-

"Mert?" dedi dede sanki Mert'le beni yeni görmüş gibi. Kafasını memnun bir şekilde salladı. "Vay aslanım, adam oldun sonunda."

Dede bana bütün içtenliğiyle gülümsedi ve o sırada Doruk'un Mert'e kaçamak bakışlar attığını gördüm. Kaşını yukarı kaldırıp indiriyordu. Sanki birşeyi söylemesini istemiyor gibiydi.

Dede Mert'lerin evine gelirse bizim kardeş olduğumuzu görürdü ve bu saçmalık annemin ve Suat amcanın kulağına giderdi.

Derin de onları garip bir şekilde izlerken, Yağız'ın da bize doğru geldiğini gördüm. Masanın başına bir elini koyup diğer eliyle de dedeyi öptü.

Ne kadar değer veriyorlardı dedelerine... Bir anda süt kesilmişlerdi. Yağız, Derin, Doruk, Mert, kendilerinden beklenmeyen hareketler yapıyorlardı.

Doruk yana kayarak Yağız'a yer açtı. Yağız, Mert ile bana, ardından kolumda ki koluna baktı. Gözlerinde hayal kırıklığının bir kırıntısını yakaladım ama sonra kendini toparlayıp gülümseyerek dedeye döndü.

Bende o sırada Mert'in kulağına eğilerek, "Çek şu lanet kolunu." diye tısladım dişlerimin arasından. Sanki beni duymamış gibi, "Birşey mi dedin, sevgilim." dedi. Sevgilim kelimesini bastırarak söylemişti.

Bu. Çocuk. Sabrımı. Taşırıyordu.

Eş zamanlı olarak Yağız sinirle Mert'e baktı. Şu an gözleriyle birbirlerini dövüyorlardı heralde. Ya da sadece Yağız dövüyordu. Çünkü Mert, bunu sinir etmek için yapmasının üstüne birde kışkırtıcı bakışlar atıyordu.

Mert kolunu -hala- çekmediği için boşta olan elimle Mert'in kolunu omzumdan yavaşça indirdim. Sonra ise masadan kalkarak üvey dedeme gülümsedim ve-

Üvey dede mi? Kendi kendime güldüm.

Evet, dedeye gülümsemeyi kesip sadece Yağız'ın anlayabileceği bir bakış attım. Sonra masadan ayrılıp okula girdim. Mert'in şu an sinirden köpürdüğüne yemin edebilirdim. Ama hakediyordu. Yağız'la durduk yere kavga çıkarmış, Ezgi'yi ise dövmüştü. Beni odaya kitledi diye böyle birşeyi haketmiyordu. Üstelik Mert'ten hoşlandığı gerçeği de vardı orta da. Büyük bir hayal kırıklığı yaşamış ve benden nefret eden Ezgi'nin, nefretini belki bir 100 kat daha artırmıştı.

Merdivenlerden ağır adımlarla çıkarken başka birinin koşma sesi geldi kulağıma. Yağız hemen yanıma gelerek bana yetişti.

Mahçup bir şekilde ona döndüm. "Ben, Mert'ten ayrıldım." Yüzünde ki şaşkınlık yerine gülümsemeyi bırakırken, "Ne?" Dedi. Soru sormuyordu, şaşırmıştı ama tekrar söyledim: "Ayrıldım diyorum."

"Aldığın alacağın en doğru karar."

Yağız'la durduk yere ettiği kavgadan dolayı sözde Mert'ten ayrılıyordum şu anda. Zaten bu saçmalığın çoktan bitmesi gerekiyordu çünkü Mert gelen geçene beni, sevgilim diye tanıtıyordu. Kızarsada umrumda değildi. Madem arabasından indim diye sevgilisi gibi görünmem gerekiyordu, görünmüştüm.

ÜVEY KARDEŞİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin