26. Bölüm (1. Part)

7.5K 336 69
                                    

ÜVEY KARDEŞİM

26. Bölüm (1. Part)

Bölümler düzenlenme aşamasında. Okumamanız tavsiye edilir.

Multimedya da Yağız var♥️

-

Mert beni sürüklemeye devam ederken temizlik hızla odalarından birine girdiğinde düşecek gibi oldum ama toparladım.

"Ne var ya yine!" Beni ittiği duvardan onu izlerken soru soran gözlerle baktım.

"Ne var sizin aranızda?" dedi sert bir sesle.

Artık bu çocuktan kurtulmalıydım. Her gün umrunda olmadığımı söylemesi onurumu kırıyordu. Daha doğrusu hala sevmediğini söylerken benim onunla konuşmamdı. Onurumu kıran buydu.

"Bir şey yok. Ayrıca olsa da seni ilgilendirmiyor sanırım."

"O piçin teki. Ondan uzak duracaksın."

"Ne piçliğini gördün? Sen çok mu düzgünsün? O zaman senden de uzak durayım." Ardı ardına kelimeleri sıralarken gözlerimin içine baktığına gördüm.

"O ne yapacağı belli olmayan bir insan. Seni korumak benim görevim! Dediğimi yapacaksın Pınar."

"Umrunda değildim hani?" Diyerek ona doğru yaklaştım. Parmağımla göğsüne bastırdım. "Sözlerinin arkasında durmanı tavsiye ederim."

Dişlerini birbirine bastırarak gözlerini yumdu. Koluna çarparak yanından geçtim ve oradan çıktım.

Yağız'la konuşmamam için hiçbir sebep yoktu. Kardeşimsin koruyacağım zırvalığı da ne zaman bitirecekti merak ediyordum. Hem beni umursamadığını söylüyordu ama her fırsatta yanımda oluyordu. Bütün günüm onunla geçiyordu.

Sadece onun bana karşı hissettiklerini düşünüyordum. Oysaki ben Mert bana kötü davranmadığı sürece onunla hem mutluydum... O ise sürekli gerginlik yaratma derdindeydi.

Hızlı adımlarımla spor salonuna gittiğimde Yağız'ın orda olmadığını gördüm. Uyanmış ve beni arıyor olmalıydı. Merdivenlerden çıkarak sınıfıma geldim. Tanımadığım, iki üç kişi dışında kimse yoktu. Nereye gitmişti ki? Beni nerede arıyor olabilirdi? Yada arıyor muydu?

Tekrar sınıftan çıkıp okul bahçesine geldim. Kapıdan gözlerimle bahçeyi tararken Derin'i gördüm.

Artık kadın düşmanı birisiyle muhattap olmak istemiyordum.

Tekrar okula girerek olduğum yerde durdum.

Bir kere Yağız revire gitmezdi. Beni arasaydı kesinlikle karşılaşırdık zaten. E o zaman neredeydi bu? Ayrıca sınıfta Ezgi'de yoktu. Birşeyler dönüyordu sanki.

Şüpheci bakışlarımla okulun girişini izlerken tekrar aşağı indim. Yağız'ın beni çalıştırdığı spor salonuna tekrar girdiğimde üstüme kapının yan taraftan biri düştü. Aslında düşmedi, sanki biri itmişti. Elimde ki kıza şaşkınla bakarken kafasını kaldırıp suratıma baktı. "Senden hala nefret ediyorum."

Kısık sesle söylediği cümleden çok, kim olduğu şaşkına uğramama sebep olmuştu.

Ezgi, yüzü kanlar içinde bana bakarken tırnaklarını koluma geçiriyordu. Canımı acıtmak için değil, tutunmaya çalışıyordu.

Belinden doğrultup kaldırdığım da kafası boynuma düştü. Onu kim bu hale getirmişti? Kafamı sola doğru çevirirken biri olduğunu daha yeni fark etmiştim.

Mert.

Gözünü Ezgi'den ayırmadan sinirle ona bakarken, Ezgi'ye döndüm tekrar. Yarı baygındı ve gözleri bir açılıp bir kapanıyordu.

Biri bana lütfen bunu Mert'in yapmadığını söylesin...

Mert spor salonunu terk ettiğinde arkasından öylece bakakaldım. Benden sinirini çıkarmak için mi bu hale gelmişti kız...

Ezgi kolumda yarı baygın bir şekilde dururken belinden tutup duvara yasladım. Yere oturduğunda patlamış dudağında ki kanı sildi. Ardından kafasını kaldırıp bana baktı. "Neden?" dedi ağlamaklı bir sesle.

Cevap vermeden suratına bakarken, "Neden senin için beni dövüyor?" dedi.

"Sen bu okula gelmeden önce," deyip tekrar suratıma baktı. "Onunla iletişim kurabiliyordum en azından. Ama sen geldin," diyerek gözünde ki yaşı sildi. "Sen geldin benimle konuşmayı kesti!"

"Onun için gururumu ayaklar altına aldım ben. Onu öylesine seviyorum ki, onunla yattım. Onu öylesine seviyorum ki her dediğini yaptım. Kucağıma otur dedi, oturdum. Git bana kahve al dedi, aldım. Aklına gelebilecek bütün isteklerini yaptım. Ama o sadece senin gibi bir varoş için gelip beni dövebiliyor." Söylediği son cümle, şimşek çakar gibi beynime geldiğinde sadece iç geçirdim. Gerçekten bu kadar iyi niyetli olmasaydım çok farklı şeyler olabilirdi.

Ezgi kafasını kaldırıp bir pislikmişim gibi suratımı inceledi. "Seni seviyor. Ama sen onu sevmiyorsun."

Önüne oturdum. "Mert beni sevmiyor. Sadece sevgili rolü yapıyoruz. Bunu sende biliyorsun."

"Tabiki biliyorum aptal. Ama sen o kadar safsın ki, senden hoşlandığının farkında bile değilsin." Artık hıçkırarak ağlıyordu. Söylediği hakaretleri umursamıyordum. Sadece sinirini çıkarıyordu.

"Hatta sanırım bunun da farkında değilsin," dedi hafif sırıtarak. "Yağız da seni seviyor."

ÜVEY KARDEŞİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin