50. BÖLÜM Sevgililer Günü

772 33 4
                                    

Selam... En son attığım tarihe baktığımda uzun bir zamanın geçtiğini farkettim. Sınav haftası olunca tabi buraya vakit ayıramıyorum haliyle. Yeni bölüm hazır canlarım. Bu arada geçen bölümdeki yorumları okuyunca çok mutlu oldum çok teşekkür ederim iyiki varsınız. Aynı şekilde bu bölümde de yorumlarınızı bekliyorum.
Zeynep -

Sadece bir andı... Bir anda oluvermişti, zaman yıllarca yıllandığı kendi köşesinden çıkmaya karar vermişcesine, yırttı perdesini... Ve nasırlı elleriyle tuttu ensemden. Zaman durmuştu, ve ben bir daha olmayacakmışcasına canlanmış... Binbir yüz solmuştu mekanın aynalarında, ve sayamamak için açılmıştı kaç bin renk çiçek... Kokmuştu insanlık denen ceset... Çürümüştü, kırmızı değildi aşk... Ve biz, ölmüştük...

Bugün 2. Gündü, aşkımı kalbime gömmeme ise sadece bir gün kalmıştı. Oysa ne kadar zormuş kalbinin sahibini en güzel yerinden söküp atmak... İnsan her acıya alışıyor da şu kalp ağrısı bir türlü geçmiyor. Ne yapsan boş hiç bir şekilde dolduramıyorsun yerini sahibi belli çünkü ondan başkası imkansız gelir insana... Yanında olmasa bile anılarıyla, hayalleriyle yaşatırsın varlığını. Belki bir gün dua edersin yanında bulursun kalbinin sahibini belki bu dünyada belkide öteki dünyada... Ama yine de kavuşursun yeter ki onu sevmekten vazgeçme ! Çünkü kalp her zaman sahibinin yanında olmak ister dünyanın kuralı böyledir çünkü... Belki ben bu dünyada kavuşamazsam Kereme elbet bir gün öteki dünyada kavuşurum kalbimin tek sahibine...

Kalplerimiz bile bir atarken ayrılık vurdu kıyımıza... Nasıl dayanılır bu acıya ? Nasıl katlanılır ? Bora ayrıl demişti ama bilmiyor ki nefesini kes diyişini. Kerem benim nefesim, o olmadan nasıl yaşanırdı ki bu hayat ? Yine benden izinsiz akıyordu gözyaşlarım teker teker... İçim hem üşüyor hemde alev alev yanıyordu... Başımdan aşağı kaynar sular dökülüyordu sanki... Yalnızlığın dibine vurdum yere düştüm. Kalkamıyorum bir türlü ayaklarım tutmuyor yürümeyi unutmuştum sanki.

Tüm düşüncelerimi var gücümle unutmaya çalışarak hayata kaldığım yerden devam ediyorum. Kendimi soğuk suyun içine bırakıp içimdeki ateşi söndürmeye çalışıyorum. Nerdeyse buz gibi olan suyu hissetmiyorum, suyu kapatıp duştan çıkıyorum ve üstümü giyinmeye başlıyorum. Üniformamı giydikten sonra kahvaltı falan yapmadan okula gidiyorum. Tüm dikkatimi yola vermiş bir şekilde arabayı sürerken telefonuma mesaj geldiğini görüyorum ve açıyorum :

" Günaydın güzelim, sadece bir günün kaldı. Bir gün sonra benimsin.

" S*ktir.

Telefonu yanımdaki koltuğa fırlatarak yola devam ediyorum. Okula geldiğimde Keremin yanına gidip soğuk bir yüz ifadesiyle karşısında bulunuyorum.

" Günaydın meleğim.

" Günaydın.

" Keyifsizsin.

" Yoo nereden çıktı bu şimdi? Her zamanki halim.

" Her zaman ki halin ? Güzelim sen kendini bana mı anlatıyorsun ? Moralin bozuk işte söyle.

" Yok bir şey dedim Kerem uykusuzum belki ondandır.

Kerem lafı fazla uzatmadan kolunu Zeynepin omzuna atarak sınıfa doğru gittiler. Zeynepin kendine ne kadar soğuk davrandığını anlasa da bu hallerinin nedenini bir türlü anlamıyordu. Bir şey vardı onun moralini bozan ama ne olduğunu hala anlamış değildi.

***

Dersten sonra Kerem sınıftan yalnız çıkarak bodrum katındaki sınıfa gitti. Sabahtan aldığı malzemeleri çıkararak sınıfı süslemeye başladı. Gül yapraklarını da yerlere döktükten sonra mumları yakmaya başladı. Her şey hazır görünüyordu bir tek Zeynep hariç ! Sınıfa gidip Zeynepi aldıktan sonra gözlerini bağlayarak bodrum katındaki sınıfa doğru yürümeye başladılar. Sınıfa geldiklerinde Kerem Zeynebin gözlerini açıp tepkisini izlemeye başladı. Zeynepin tepkisi ne kadar sevinç içinde olsa da gözlerinde hep bir hüzün vardı. Zeynep etrafa bakındıktan sonra Kereme döndü :

" Çok romantik.

" Sevgililer günümüz kutlu olsun güzelim.

" Sevgililer günümüz kutlu olsun sevgilim.

" Güzelim, sana aşkımı itiraf ettiğim günü hatırlıyor musun ?

" Nasıl unuturum dün gibi aklımda.

" İşte o günkü gibi hala kalbim çarpıyor ve sana olan aşkım gittikçe daha çok çoğalıyor. Ben fazla bir şey istemiyorum ki elimi tut, gözlerime bak ve beni sevmekten vazgeçme daha ne isterim ki ?

" Kerem, eğer bir gün ayrılırsak...

" Şş ayrılık diye bir şey yok güzelim.

" Kerem cümlemi bitirmeme izin ver lütfen. Eğer bir gün ayrılırsak bil ki o gün nefesimin kesildiği gündür. Ölüm haberimi almazsan eğer yaşayan ölüyüm demektir. Eğer ayrılırsak beni sevmekten vazgeçer misin ?

" Eğer senden vazgeçersem bil ki bende o zaman ölmüşümdür güzelim. Bu konuşmayı yapmamış sayıyorum ayrılık konusu bize göre değil biz bir olduktan sonra hiç bir güç bizi ayıramaz.

" Ölüm bile mi ?

" Ölüm bile.

Kerem yanımdan ayrılıp müziğin sesini açtı, sonra tekrar yanıma gelip ellerini belime atarak beni kendine doğru çekti.

" Biz susalım gözlerimiz ve dansımız konuşsun güzelim.

Gülümseyerek kafamı salladım. Gözlerimi yeşillerle buluşturup kendimi müziğin ritmine bıraktım. Hayat ne kadar tuhaftı ! Bugün sevdiğim adamla romantik bir gün geçirirken yarın paramparça bir şekilde aşkımızı yakıp yıkacaktım. Belkide yarın için çok geç olabilirdi ya kalbim için ? Orası soru işareti olarak kalıyordu hiç bir cevabı olmadan öylece kalakalıyordu. Dilim sussa gözlerim konuşacakmış gibi hissediyorum.

Yeşil gözlüm, inan ki ben seni sevmekten başka bişey yapmadım. Korktum, çok korktum... Seni kaybetmekten, hata yapmaktan korktum. Ama seni sevmekten bir kez olsun ne pişman oldum ne de vazgeçtim. Ama gel gör ki vazgeçmek zorunda kaldım. Ben seni ölesiye sevdim Kerem şimdi de senin için bizden vazgeçiyorum. Belki bencilce olacak ama beni sevmekten vazgeçme olur mu ? Çünkü ben seni sevmekten asla vazgeçmeyeceğim.

Düşüncelerimden sıyrılıp gerçek, acı hayata devam ederken müziğin bittiğini anlamam biraz geç oluyor. Gözlerim hala yeşil gözlere kilitli kalmış olsa da kendimi toparlayarak konuşmama bir yerden başlıyorum :

" Kerem, sana karşı içimde tutamadığım bazı gerçekler var ve ben onları artık içimde tutamıyorum.

___ BÖLÜM SONU - - -

ARKADAŞIM #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin