29. BÖLÜM Özür Dilerim

1.6K 63 6
                                    

Farkındayım çok geç geldi ama değdi. Bir önceki bölümde yorumlar beğeniler okuyucu çok azdı ama yine de beğenileriniz ve güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim. İnanın çok üzüldüm okuyucu kaybetmek istemiyorum. Hikayemin güzel olmasını sağlamak için elimden geleni yapıyorum. Ama sizi de bekletmek istemiyorum o yüzden yeni bölümle sizi baş başa bırakıyorum. Bu bölümü " ARKADAŞIM" hikayesini okuyan bütün okurlarıma ithaf ediyorum... Keyifli okumalar...

Zeynep -

Karşımda yüzü gözü morarmış bir şekilde bana bakan Boraya boş gözlerle bakmaya başladım. Yüzü yarı bana dönük yarı yere dönüktü. Ellerini birbirine kenetleyerek parmaklarıyla oynuyordu. Daha sonra cesaretini toparlayıp yüzüme bakmaya başladı. Kararlı bakışlarıyla bana bakmaya devam ederken konuşmaya başladı :

" Zeynep, buraya gelmenin sebebi inan ki ne sana zarar vermek ne de rahatsız etmekti.

" Neden geldin?

" Yaptıklarımdan çok pişmanım Zeynep inan bana niyetim canını yakmak değildi dışarıdan bakıldığında nasıl görünüyorum bilmiyorum gerçekten çok pişmanım ve bunun senden çok özür dilerim.

" Bora, bak buraya gelmen bile senin için büyük hata sen burdan git dostluğun arkadaşlığın ne demek olduğunu öğren. Sen daha bir kaç gün önce benim nefesimi kesiyordun, Kerem benim nefesim o olmazsa ben yaşayamam eğer bu hayatta bir tercih yapmam gerekirse dünya bir yana Kerem bir yana o kadar !

" Ne desen haklısın aslında... Ama seni kaybetmek istemiyorum Zeynep gerekirse Keremden de özür dilerim.

" Bora bundan sonra bana yapabileceğin en büyük iyilik benden uzak durman olucak hem senin için hemde benim için en doğrusu bu.

" Tamam... Ama şunu bil ki kötü bir niyetim yoktu tekrardan çok özür dilerim...

" Güle güle Bora.

" Hoşçakal.

Kapıyı kapattığımda tekrar derin düşüncelerin içine kendimi attım. Neden her seferinde böyle hissediyordum. Belli belirsiz nedensizce canım yanıyordu... Boraya karşı üzüldüğüm için değil Keremin güvenini sevgisini sahiplenişini incittim. Belkide az önce yaptığım en nazik bir kovuştu daha fazlasını hakediyordu ama Kerem sayesinde cezasını fazlasıyla almıştı. Düşüncelerimden sıyrılıp pencerenin önüne geçtiğimde kar artık yavaş yavaş terkediyor, yerini bardaktan boşalırcasına yağan yağmura bırakıyordu. Karı seyretmek güzeldi ama her güzel şeyin bir sonu vardı, yine de yağmurun sesini dinlemek pencereden süzülen damlalarını seyretmek de insana huzur vermeye yetiyordu...

***

Kara bulutlar iyice çökmüş yağmur hızını iyice artırmıştı, şimşek sesini duymamak elde değildi. O kadar güzel yağıyordu ki dışarı çıkıp ıslanmak istiyordum. Ama yine de bu düşünceden vazgeçip odama çıktım. Günlüğümü elime alıp bir kaç şey karaladım.

" Sahiplenmek... Daha önceden bu kelimenin bende hiç bir anlamı yoktu ama şimdi daha iyi anlıyorum bu kelimenin değerini... İnsanın sevdiğini sahiplenmesi karşısındaki insana güven hissettirir sığınacağı tek limanın onun olduğunu bildirmesidir. Şimdi anlıyorum da insan yaşayınca bütün herşey anlamlı geliyor. Değeri olmayan şeyler değer kazanıyor, insan dünyaya farklı bir yerden bakmaya başlıyor. Herşey Siyah-beyaz iken şimdi rengarenk gözüküyor. En önemlisi insan geçmişe bir çizgi çekip ileriye bakıyor. Sahiplendiğini, güvende hissettiğini, huzur bulduğunu hissettiğin zaman kötü anıların hepsi geride kalıyor...

Günlüğümü komodinin üzerine koyup geceliklerimi giyerek huzurlu bir şekilde uyumaya başladım.

***
Sabah uyandığımda üşüdüğümü hissettim sandalyenin üzerindeki hırkamı giyip lavaboya girdim. Elimi yüzümü yıkayıp aşağıya indim. Annemin hazırladığı sofraya oturarak sessiz ve hızlı bir şekilde yemeye başladım. Kahvaltımı bitirdikten sonra odama girip üstümü değiştirip üniformamı giydim üzerime siyah kazağımı giyip ceketimi alarak evden çıktım. Dışarıya çıktığımda hava çok soğuktu elime aldığım ceketimi üzerime geçirip arabama bindim. Ana caddeye geldiğimde yoğun bir trafik vardı, kısa yolu kullanarak okula vardım.

ARKADAŞIM #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin