Cam kırıkları gibidir bazen kelimeler, ağzına dolanır insanın. Sussan acıtır, konuşsan kanatır. Konuşamıyordum. Bağ evinin yolundayken yağmur yağmaya başlamış, bulutlar ayın ışığını kapatmıştı. Sokaklardaki ışıklar vardı. Bağ evine gelince indim arabadan bir süre öylece durdum yağmurun altında. Telefonumun sesiyle üşüdüğümü hissedip içeri girdim. Arayan Serhat abiydi ''Efendim Abi'' ''Arafım bağ evindemisin'' beni merak ediyordu ''Evet abi yeni geldim'' sessiz kaldı yutkunmuştu sesinden anladım ''Güzelim çeteye haber verdim döndüler birazdan orada olurlar. Bende evden eşyaları aldım'' ''Keşke haber vermeseydin kafamı dinlemek istiyorum'' sinirli bir sesle ''Geliyorum Araf'' deyip kapattı. Kapının önündeydim karşımdaki aynadaki yansımama takıldı gözüm. Aynaya yaklaşıp yansımama bakmaya devam ettim. Ağlamaktan gözlerim kızarmış, saçlarım yağmurdan sırılsıklam olmuş ve titriyordum. Dişlerim birbirine çarparken çıkan ses odayı dolduruyordu, dizlerimin üzerine çöküp ağlamaya devam ettim. Yağmurlu bir geceye çarptık; Geceye bişey olmadı fakat biz paramparçaydık..
-Ulustan-
Hayal kırıklığı... Arafın gözlerinde bunu görmüştüm. Aşık olduğum maviler hayal kırıklığıyla bakmıştı bu sefer gözlerime. Mecburdum. Benden nefret etmek zorundaydı, o bizim için çekip gitmişti. Bende onun için ondan ve gururumdan vazgeçmiştim. Şirkete gittiğimde odamda bir kutu bulmuştum. Kutunun içinde Arafın fotoğrafları ve bir not 'Eğer ondan vazgeçmessen mezar taşına sarılırsın' kim olduğunu bilmesem belki ciddiye almazdım fakat yazısından tanımıştım. Oydu. Oktay... Baş düşmanım. Yapardı. Ondan vazgeçmem için benden nefret etmesi gerekiyordu ve nefret etmesi için elimden geleni yapmıştım. Başarılıda olmuştum. Gitmişti. Arkasında harabe bir şehir bırakıp gitmişti o benim şehirime bir kasırga gibi girip. Huzur veren bir rüzgar olmuştu. Fakat kırıldığında tekrar kasırgaya dönüşüp şehirimi yerle bir etmişti. Haketmiştim. Kalkıp odasına gittim yastığını alıp kokusunu içime çektim. Gözlerimden bir damla yaş yatağa düştü. O an aklıma uyurken ki hali geldi. Sarı saçları dağılırdı yastığa, dudakları hafifçe aralanırdı. Gitmişti bu odadan. Herşeyi alıp gitmişti bir tek yastığındaki kokusu kalmıştı bana. Birgün oda gidicekti. Zorla tutamazdım ki kokusunu. Yastığını yerine bırakmak için döndüğümde bir kağıt gördüm yastığının yerinde. Kağıdı elime alıp açtığımda içinden bir ultason görüntüsü düştü. Okuduklarımla kendimi kaybetmiştim. Araf hamileydi.. Baba olucaktım fakat bebeğim asla babasını tanıyamıcaktı. Öldü bilicekti belki yada terketti bizi diyecekti Araf. Kararlıydım bunu atlatıp, aşık olduğum kadına ve bebeğime dönücektim..
-Araftan-
Karanlıktan korkan küçük bir çocuk gibi sinmiştim duvar kenarına. İçeri giren çeteyle kendime geldim. Çakal sarıldı bana''Özür dilerim koruyamadık seni'' gülümsedim ona. ''Sizinle konuşmam gereken önemli birşey var''Tilki gelip beni kaldırdı. Kolunu belime sarıp kendine çekti ve koltuğa doğru yürümeye başladım. Tilkiden ayrılıp tekli koltuğa oturdum. Hepsine teker teker baktım. Soru soran gözlerle bakıyorlardı ''Size bunu nasıl söylüyeceğimi bilmiyorum. Yani Ulus baştan sona hataydı, ona olan aşkım hataydı ama bu hatayı dahi sevdim ben. Üzgünüm fakat elimde mutlu olmam için sebepler var. Siz varsınız ve içimde 1 aydır büyümekte olan aşık olduğum adamdan bir parça. İyi bir anne olabilirmiyim bilmiyorum ama onu istiyorum'' hepsi şaşkındı. Tunay ''Bakarız be. 7 kişiyiz lan el kadar bebeğe mi bakamıcaz'' Çakal ''Dayı oluyorum lan'' sevinçliydi hepsi. Tilki önümde diz çöküp başını karnıma yasladı ''Bana bak ufaklık. Bize zorluk çıkarma ve biran önce aramıza katıl. Emin ol ki seni çok sevicez ve canımız pahasına korucaz'' Akrep gelip alnıma bir öpücük kondurdu ve ''O biyolojik gereksize ihtiyacımız yok. Hepimiz ona o gereksizden daha fazla sevgi gösterebiliriz'' Jilet suskundu yanına gittim ''Kızgınmısın bana'' dedim. Bana bakıp gülümsedi ''Şaşkınım. Ne bileyim 8 kişi oluyoruz. Ben eminim sen mükemmel bir anne olucaksın'' sarıldı sıkı sıkı. Serhat abi kolunu omzuma atıp ''Onu çok sevicez'' gülümsedim. Çok şanslı bir bebekti. Babasının yokluğunu hissetmeyecekti. Ve kurallarım tekrar benimleydi. Birine daha güvenmeyecektim...
Saatin geç olduğunu farkedip odama gittim. Yatağıma uzanıp elime bir kağıt ve bir kalem aldım. Bundan sonra yapmam gerekenleri maddeler halinde yazmaya başladım.
1-Bir çocuğun oynayabileceği kadar büyük bahçesi olan bir ev alınıcak
2-Beslenmeye dikkat edilicek
3-Hız ve motor olmucak
4- Alkol ve sigara bırakılacak
5-Ulus hayatından tamamiyle çıkarılıcak...
En zorunu en sona yazmıştım. Aylar sonra ilk defa Ulus olmadan uyuyacaktım. Zor geliyordu yatakta dönüp durdum. Dışarıda yağmur hızlanmıştı. Yataktan kalkıp pencereye ilerledim. Perdeyi açtığımda ağaçların arasındaki Ulusu gördüm. Ne işi vardı burada? Üşüyor olmalıydı. Yüzüne sokak ışıkları yansıyordu. Siyah saçları yağmurdan dağılmıştı. Yüzünde anlamlandıramadığım bir ifade vardı. Karşımdaki tanıdığım Ulus değildi. Öyle biri yoktu. Hiç olamamıştı. Ben karşımdaki adamı tanımıyordum. Bu adam bana yabancıydı. Belki adı Ulus bile değildi. Uzun süre bakıştık. Burada olması umurumda değildi. Belkide hayaldi. Hayal olmasını umarak gözlerimi kapatıp bekledim. Gözlerimi açtığımda hala orada olduğunu gördüm. Hayal değildi. Perdemi kapatıp yatağımın üzerine oturdum. Neden güvendim ona? Ne farkı vardı diğerlerinden? Tabi ya. Babam ona güvenmişti ve bende babamın kötü birine güvenmiceğini bildiğimden ona güvenmiştim. Nede iyi bir oyuncuymuş aslında. Hepimizi nasılda kandırmış. Gözlerim yanmaya başladığında ağlamamak için yatağıma uzandım. Uyumalıydım. Bir süre sonra gözkapaklarım pes etmişti. Alışıcaktım kokusu, sıcaklığı, nefesi olmadan uyumaya. Bedenim alışıcaktı onsuzluğa. Yatakta nefesi yerine soğuk rahatsız ediyordu. Ellerim ellerini arıyordu. Gözkapaklarımın savaşta yenilişi alışmaya başladığımı gösteriyordu. Ellerim yorganı koparmak istercesine sıkarken. Ellerini özlesede artık tutkuyla aramıyordu o elleri. Belim sıcak kollarını arasada artık umursamayarak bırakmak istiyordu uykunun kollarına kendini. Ulus aylarca beni kandırmış, yalanlarla avutmuş, vurulduğumda sahte gözyaşları dökmüştü. O profesyonel bir yalancıydı. Bunu baştan anlayamadığım için kendime kızıyordum. Uzak dur demiştim kalbime,yapma demiştim. Yaklaşma demiştim bedenime. Dinlemediler beni şimdi paramparçaydık ve toparlanmak için bizi parçalayan adamdan kalan bir parçaya muhtaçtık. Kararlıydım eğer oğlum olursa ona babası gibi olmamayı öğreticektim. Babası olarak Demiri anlatıcaktım ona. Demiri örnek alıp onun gibi olucaktı. Babası gibi parçalayan değil, yaraları saran bir erkek olacaktı. Aşık olacak kırmaktan korakacaktı. Fakat bir kızım olursa ona benim gibi olmamayı öğretecektim. Masum olacaktı o. Eli silah tutmayacak, değil dövüşmek. Kavga görünce korkacaktı. Onun normal bir hayatı olmayacaktı belki ama onu sonuna kadar koruyacak bir annesi olacaktı. Kendini korumasına gerek kalmayacaktı çünkü ben onu canım pahasına koruyacaktım. O benim gibi karanlık olmayacaktı. Belliydi şimdiden o karanlığı aydınlatan ışık olacaktı. Karanlığıma güneş gibi doğacak, karanlığın soğuğunda hepimizi ısıtıcaktı. O bana bir hediyeydi ve ben bu hediyeyi ömrümün sonuna kadar koruyacaktım. Ellerimi karnımın üzerinde birleştirdim ''Çabuk gel bebeğim annenin sana ihtiyacı var. Söz veriyorum seni çok sevicem. İyi bir anne olabilir miyim bilmiyorum ama sana çok iyi dost, sırdaş olurum. Hayatımın sonuna kadar yanında olur ellerini tutarım. Mutlu olman için herşeyi yaparım. yeter ki gel, toplaman gerek beni. Senin için dayanmam gerek herşeye. O kadar zor olucakki bebeğim. Gözlerinin içine bakarak sana yalan söylemek o kadar zor olucakki ama bunu senin iyiliğin için yapıcam. Öyle bir babaya sahip olduğunu bilmemen gerekiyor. Seni çok seviyorum'' Gözkapaklarımı serbest bıraktım ve son bir gözyaşı daha firar etti gözlerimden. Gece benim için bitmişti fakat hayat yeni başlıyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kural 1: Aşık Olma
Teen FictionBazen aşkı sevdiğin bir şarkının nakaratında, bir şiirin dizelerinde yada bir çiçeğin kokusunda bulabilirsin. En zoru bir kadının bir adamda aşkı bulmasıdır. Bu adam doğru adam değilse seni kırabilir, yaralayabilir ve öldürebilir. Fakat doğru adam i...