Hamilelikte Neymiş?

111 4 0
                                    

Anne olmak, hayatından, özgürlüğünden ödün vermek demektir. Annelik, aylarca karnında taşıdığın parçanın bir süre sonra gidişini izlemek ve susmak demektir. Hasta olduğunda sabaha kadar başında beklemektir. Canı yandığında, kendi canın yanmış gibi hissetmektir. Annelik, kendi canını evladına sunmak demektir. Onu canından öte tutarsın çünkü o zaten canının ta kendisidir..

Çeteyle barış ilan edilmiş, İstanbul'a dönmüştük. Herşey yerli yerindeydi. Berk hariç.. Karşımda yıkılmış bir Berk görmeyi beklemiyordum. Neydi onu bu kadar üzen? Onunla ilgilenmeliydim. O da çeteden biriydi artık. Hamile olmama bir tek sevinmeyen oydu. Tunay her fırsatta soluğu benim yanımda alıp, saatlerce karnımla konuşuyordu. Karnım şu 1 hafta içinde belli belirsiz kendini belli etmeye başlamıştı. Bebeklerim biz burdayız diyordu.

Ulus'la nikah işlemlerini İstanbul'a döndüğümüz gün halletmiştik. Sade bir nikah istesem de Ulus düğün konusunda ısrarcıydı. Bebeklere de düğün hazırlığına da büyük bir hevesle hazırlanıyordu. Baba olma düşüncesi Ulus'u değiştirmiş, olgunlaştırmıştı. Daha bebeklerimiz dünyaya gelmeden Ulus, ben iki çocuk babasıyım dercesine olgun tavrından taviz vermiyordu. Bir şeyi farkındaydım ki aşık olduğum eşsiz kahverengiler büyük bir aşk ve heyecanla bakıyordu artık gözlerime. Hormonlarımın kafayı yemesi yüzünden, Ulus ve çetede kafayı yemek üzereydi ama heyecanları ağır basıyordu. Durup dururken ağlamaya başlamalarım, ağlarken gülmem herkesi çileden çıkartıyordu. En kötüsü de olur olmaz herşeye sinirlenip bağırmamdı. En son işi abartıp evde askeri eğitime geçmiştim ki abarttığımı farkedip vazgeçtim. Hormonlarım ve gün geçtikçe büyüyen karnım dışında değişen birşey yoktu. Ulus'a olan aşkımda bebeklerimiz gibi gün geçtikçe büyüyordu. Birşeyden emindim ki bebeklerimiz Ulusla birbirimize olan aşkımızı temsil ediyordu.

Ciğerlerime dolan kokuyla uyanmak yine tarifsiz bir mutluluk yaratmıştı bende. Ulus un etkileyici kokusu benliğimi sararken bir güne daha merhaba demiştik. Kollarımı karnıma sarıp gülümsedim. Bu benim bebeklerime günaydın deme şekilimdi. Ulusun günaydın deme şekili ise şu dünyada ki en güzel günaydın dı. Her sabah karnıma bıraktığı 2 öpücük mutluluğuma mutluluk katıyordu. 

Kapının yumruklanmasıyla irkildim. Ulus ise yataktan çoktan fırlamıştım. Onun bu şaşkın haline kahkahalarla gülerken, aklıma gelenlerle ağlamaya başladım. Bugün düğün günüydü ve benim karnım, ikiz olduğu için belli oluyordu. Gelinlikte daha çok belli olucaktı ve hamile olduğumu bilmeyenler kilo aldığımı düşünücekti. Bu benim yıllardır uğraşıp yarattığım imajımı zedelicekti. Ulus '' Güzelim noldu şimdi niye ağlıyosun. Gülsene az önceki gibi'' Ulus'un sözleriyle silkelenip kendime geldim. Ben az önce imajımın zedelenmesinden korkup ağlıyordum. İyi de, ben insanların ne düşündüğünü umursamazdım ki. Tunay kapının ardından bağırdı ''Güzel gelinimiz ve gıcık mı gıcık, yumrukları sert mi sert olan damadımız uyanmazsa, sizin yerinize Jiletle ben evlenicez. Hemen kalkın ve hazırlanmaya başlayın'' Ulus'un sinirli bir şekilde kapıyı açmasıyla Tunay'ın yere yapışması bir oldu. Tunay'a dişlerini sıkarak bakan Ulus yumruklarını sıkmaya çoktan başlamıştı. Tunay ise şirin bir şekilde bakıyordu. Onların bu haline gülmeden edemedim. Ulus Tunay'ı yerden kaldırıp bir elini Tunay'ın yakasında birleştirdiği anda. Hormonlarım devreye girdi ve ağlamaya başladım. İkisi de şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Ulus hızla yanıma gelip sarıldı ''Yine naptım sevgilim söyle'' iç çekerek ağlamaya devam ettim ''Tunay küçük bir çocuk gibi Ulus. Sen ona dayanamıyorsan, çocuklarımıza nasıl dayanıcaksın?'' Ulus bıkmış bir şekilde nefesini dışarı üfledi ''Aynı şey mi hayatım. Çocuklarımıza gelip bize saçma sapan imalarda bulunmucaklar'' haklıydı ben niye Tunayla çocuklarımı kıyaslamıştım ki. ''Yine de ona vurma ve bağırma'' kafasını sallayıp alnıma bir öpücük kondurdu. Tunay'ın benden 1 yaş küçük olması ve çocuksu tavırları annelik içgüdülerimi tetikliyordu.  Tunay'ı ve Ezel'i daha çok sahiplenmeye başlamıştım. Tunay kafasını karnıma koyup konuşmaya başladı ''Dayılarının canları. En bestbaby lerim. Hadi siz munzurluk peşindesiniz de niye annenizi bu işe karıştırıyorsunuz. Koskoca Kurşunu ne hale getirdiniz. Kurşunu bırak bizi ne hale getirdiniz. Siz doğmadan içimizden bazıları tımarhanelik olacak. Bugün uslu durmanız konusunda söz verirseniz, doğduğunuz da her doğum gününüzde istediğiniz hediyeleri alırım söz veriyorum'' Ulus'la ikimizde Tunay'ın bu haline gülümseyerek bakıyorduk. Tunay kalkıp ''Damat, kızı aldın bizden. Şimdi gidip benim evde hazırlanıcaz.'' Ulus onayladığında Tunay çıktı. Ulus üzerine bir tişört geçirdi ''Güzelim kardeşim birazdan burada olacak. Tanışmıştınız zaten'' kafamı salladım. Saçlarımın arasına bir öpücük kondurdu tam odadan çıkıcaktı ki telaşla yanıma gelip eğildi  ve karnıma iki küçük öpücük kondurdu. Gülümsemem genişledi ''Seni seviyoruz babası'' dudaklarıma bıraktığı öpücükle fısıldadı ''Sizi seviyorum'' odadan çıkmasıyla Aslı'nın odaya dalması bir oldu. ''Eğer düğününe pijamalarınla katılmak istemiyorsan hemen kalk yataktan!'' sert çıkan sesiyle gözlerim dolmaya başlamıştı. Ahh hormonlar!! Aslı telaşla ''Lan ben şimdi ne dedim'' deyince telaşına gülmeye başladım. Aslı sakinleşmek için kendine bir kaç dakika zaman tanıdıktan sonra gülümseyerek baktı. ''Hadi bakalım macera başlasın!'' 

Kural 1: Aşık OlmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin