Aşk, böyle olmamalıydı.. Değerli olmalıydı aşk. Mesela hiçbir şair kaleme almaya cürret edememeliydi, kağıtlara dökülmemeliydi. İnsanlar yalan yanlış okuduklarını aşk sanmamalıydılar. Aşk; Birkaç güzel söze, bakışa sığdırılmamalıydı. Aşk; Bile bile ölüme yürümek, paramparça olmakken, bu kadar basit adlandırılmamalıydı. Bu kadar özel, bu kadar güzel bir duygu oyuncak olmamalıydı.
Evliliğin 2.ayındaydık. İkizlerimiz 18 haftalık olmuştu. Artık karnımı görmemek mümkün değildi. Hareketlerini henüz hissedemiyordum. Doktorun söylediğine göre, 20 haftalık olduğunda hareketlerini hissedebilecekmişim. Büyük bir heyecanla bekliyordum ikizlerimi. Minik ellerini tutmak, doya doya öpmek ve sarılmak istiyordum artık. Ulus benim için büyük bir şansken, bebeklerim herşeye başlamam için bir fırsattı. Aşk Ulus'la başlamıştı. Onun kalbinde başlamıştım nefes almaya. Sonsuz olsun istemiştim fakat kader yine farklı oyunlarıyla ayırmaya çalışmıştı bizi. Her zorluğu aşmıştık el ele. Ayrılıklar, yalanlar, sırlar girmişti aramıza ama biz yine birbirimizin kollarında almıştık soluğu. Bu sefer herşey farklıydı.. İkimiz de artık daha güçlüydük. Bebeklerimiz sayesinde..
4,5 aylık hamileydim. Bebeklerimizin cinsiyetini 3. ayda öğrenmemiz gerekirken, inatçı ikizlerimiz sır gir saklamıştı cinsiyetlerini. Bugün öğrenicektik hissediyordum. 2 ay önce tam burada hamileleri gördükçe korkuyordum. Şuan daha çok korkuyorum çünkü kadının biri 9 aylık hamiel olduğumu sandı. Karnım o kadar büyüdü ki artık ani hareketleri bırak, yürümekte zorluk çekiyorum. Bu bebekler daha ne kadar büyüyebilir bilmiyorum. Yada ben onları bu şekilde daha ne kadar taşıyabilirim?
Sıramız geldiğinde güler yüzlü doktorumuzun odasına girdik. Herzaman ki güler yüzüyle konuşmaya başladı ''Hoşgeldiniz, buyrun. Umarım bu sefer ikizlerin cinsiyetini öğrenebiliriz. Sır gibi saklıyorlar'' kahkahama engel olamamıştım. Ulus bu odaya her geldiğimizde heyecanından konuşmuyor, sadece bana destek vermek istercesine elimi tutuyor ve gülümsüyordu. ''İsterseniz hemen ultrasona geçelim'' gülümsedim ''Lütfen, meraktan ölmek üzereyim'' Ulus sedyeye uzanmama yardım ederken heyecandan titreyen elimi tutup gülümsedi ''Sizi seviyorum'' elini hafifçe sıktım ''Seni seviyoruz'' sedyeye uzanıp karnımı açtım. Doktor aleti karnımda gezdirmeye başladığında gülümsedim. Her kontrolümüzde ilk gün ki heyecanımızı yaşıyorduk. Bir süre sonra odayı minik kalp sesleri doldurmuştu. Aylar öncesinden daha belirgin olan ritimler, olağan üstü birşeymiş gibi şaşırtmıştı bizi. ''Ulus bey, umarım kız babası olmaya hazırsınızdır. Bu devirde kız babası olmak zor'' Ulus buna karşılık kaşlarını çattı ''Benim kızım babasını üzecek birşey yapmaz.!'' Doktorun bakışları üzerine Ulus gözlerini büyüttü ''İkiside mi kız?'' kahkahasını esirgemeyen doktor bana döndü '' Erkek. Biri kız biri erkek'' Ulus yanıma gelip alnımdan öptü ''Bir kızımız ve oğlumuz olacak'' o kusursuz ses tonundan bu kelşmeleri duymak o kadar güzeldi ki.. Bu kadar güzel bir duygu ancak rüyalarda olabilirdi ama gerçekti. İçimde büyüyen iki güzel varlık bunun kanıtıydı..
Eve girdiğimde arkamdan sarılan güçlü kollarla gülümsedim ''Birgün bu eve, bebeklerimiz kucağımızdayken giricez'' kulağıma fısıldanan kelimelerle titredim. Duyduğum kusursuz sesti titrememin sebebi. Bu adam farklıydı, mükemmel bir baba olacaktı. Şüphesiz mükemmel bir eşti.. Anın büyüsüyle gözlerimi kapattım. Belimden çekilen kollarla kendimi boşlukta hissettim fakat karnımda hissettiğim sıcak dudaklar bu hissi bedenimden uzaklaştırdı. Ulus'un karnıma bıraktığı iki minik öpücük bana iyi geliyordu. İçimde biyerlerde kilitli olan duygular Ulus'la geri dönmüştü. Oysa ki şundan 1 yıl önce küskündüm bu duygulara. Yaram tazeydi ve kanamaktaydı. Ruhumu tedavisi olmayan bir virüs sarmıştı. Acı doruklardaydı. Şimdi ise karnımda ki iki melek, babalarının kapatamadığı yaraları sarmaktaydı. Bu duygunun tarifi yoktu. Ulusun dudaklarına bıraktığım minik öpücükle gülümsedi ''Söz veriyorum Bayan Yaprak.. Ömrümün sonuna kadar sadece seni seveceğim'' ellerimi yeni çıkmaya başlayan sakallarında gezdirdim ''Nasıl bir kaderdir bu? Daha dün gelmişsin sanki. Daha dün kabullenmişim sanki sana olan aşkımı. Söylesene ne zaman bu duruma geldik?'' avuç içlerimden öptü ''Ben bu duruma seni ilk gördüğüm gün hazırdım. Ne zaman bu duruma geldiğimizin bir önemi yok'' elini kalbime koyup devam etti ''Aşk, burada gizliydi'' kalbimdeki eli karnıma indi ''Şimdi önce kalbinde sonra burada'' ellerim ellerine kaydı '' Ömrümün sonuna kadar ellerim ellerine kenetli adam''
Çetenin heyecanlı bekleyişi ve yüz ifadeleri bizi daha da heyecanlandırıyordu. Karnımın üzerinde hissettiğim sıcaklıkla karnıma baktım. Tunay kafasını karnıma koymuştu ''Napıyosun Tunay'' kaşlarını çattı ''Sizin söyleyeceğiniz yok. Bende kendi yollarımı deniyorum. Hislerim ikisininde erkek olduğunu söylüyor'' güldüm ''Yanlış tahmin. Bir kız bir de erkek ismi düşünmeye başlamalıyız'' Aslı'nın çığlığıyla herkes irkildi ''Ya biri kız biri erkek ha? Çok güzel ya'' bize imrenerek bakması üzerine kahkaha attım. Ulus beni kendine çekip kafamı göğsüne yasladı '' Demir.. Oğlumuzun adı Demir olsun'' Ulus'un sözleriyle kafamı göğsünden kaldırıp gözlerine baktım. Ağlamak üzereydim. Gözlerimden firar eden bir damla yaşı Ulus baş parmağıyla sildi ''Mutlu olursun sanmıştım'' gülümsedim ''Çok mutlu oldum. İki isimleri olsun bence. Hangisini beğenirlerse onu kullanırlar'' dudaklarıma bir öpücük bıraktı. Tunay ''Bence cemle ecem olsun'' Ulus kaşlarını çattı ''Senden de bu beklenirdi zaten'' Çetenin geri kalanı düşünürken aklıma gelen isim dudaklarımdan çoktan çıkmıştı ''Dora'' bana dönen gözlerle 'ne olduki' dercesine baktım. Ulus ''Kızımızın adı da Dora'' Ezel ''Abla sizin şu fırtına yaprak olayı vardı ya. Bence erkek olanın adı Demir Bora olsun'' gülümsemem yüzüme yayıldı ''Bora.. İsimlerde birbirine yakın. Ulus sen ne dersin?'' alnımdan öpüp gülümsedi ''Harika. Şimdi de kızımıza bir isim bulalım'' Herkes yine düşünmeye başlamıştı. Ulus '' Derin..Derin Dora Yaprak..'' kafasını bana çevirip konuşmaya devam etti '' Seni ilk gördüğümde ne düşündüm biliyor musun? Bu kadar derin bakışlar kimsede olamaz dedim. Mavilerinin derin dalgalarına kapılmıştım çoktan. Ve biliyor musun? Hiç korkmadım o derin dalgalardan'' alnımı alnına yaslayıp gülümsedim ''Demir Bora Yaprak ve Derin Dora Yaprak.. Kızımız ve oğlumuz'' Ezel '' Umarım onlar bizim yaşadıklarımızı yaşamazlar'' bakışlarımı Ezele çevirdim ''Yaşamıcaklar. Gerekirse ölürüm ama bizimle aynı kaderi paylaşmalarına izin vermem. Onlar temiz olucak. Silah tutmucak elleri'' Ezel kollarını bana sardığında gözyaşlarımı tutamadım ''İzin vermicez Araf merak etme'' Aslıyla Eda ayağa kalktı. Eda ''Araf, biz alışverişe gidicektik. İstersen sen de gel'' yüzümü buruşturdum ''Hiç çekemem. Size iyi eğlenceler'' onlar çıktıktan sonra işlerden falan konuştuk. Ulusa gelen telefonla gitmeleri gerektiğini anlamıştım. Hepsi kalktıklarında bir sorun olduğu belliydi. Artık kendimi çeteden biri gibi hissetmiyordum. Ulus'' Güzelim bizim çıkmamız lazım geç kalmam merak etme. Dikkat et, kapıyı da kimseye açma'' deyip alnımdan öptü hepsiyle vedalaşıp kapıdan çıkıcaklarken durdurdum ''Neler oluyor bilmiyorum ama dikkat edin''
Evde sıkılmıştım. Artık yalnızlık zor geliyordu. Ulus'un yokluğu muydu zor gelen yoksa yalnızlık mı bilmiyorum ama artık yalnız kalmak istemiyordum. Dışarıya bakmak için pencereye yaklaştığımda, kulaklarımı zorlayan silah sesleri doldurdu çevreyi. Kendimi korumak için duvara yaslandım. Yere damlayan kırmızı sıvı beni korkutmuştu elim karnıma gittiğinde kolumdaki yarayı gördüm. Bebeklerim iyiydi. Onları korumam gerekiyordu. Sehpahanın üzerindeki telefonu gördüğümde oraya ulaşmam gerektiğini düşündüm. Yavaş ve dikkatli adımlarla telefona ilerlerken kapının kırılma sesini duydum. Arkamı döndüğümde silahlı adamlar karşımdaydı ve Ali Yaprak. Ali Yaprak'ın gülümseyen yüzü karnımı görünce soldu ''Demek biricik yeğenim baba oluyor'' kollarımı bebeklerimi korumak istercesine karnıma sardım. Onlar bana verilen bir hediyeydi ve ben onları korumakla yükümlüydüm.''Ne istiyorsun'' Yaşlı adamın bana yaklaşan hızlı adımlarıyla alnımda namlunun soğukluğunu hissetmem bir oldu ''Çok birşey değil, sadece canını'' ifadesiz yüzüm değişmemişti. Ne yapmam gerektiğini düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum. Ulus belki beni kaybetmeyi atlatabilirdi fakat bebeklerimizi de yanımda götürürsem.. Bunu kaldıramazdı. Daha şimdiden alışmıştı bebeklerimize. Babalık duygusunu daha şimdiden tutmuştu. Çaresizlik bedenimi sarmıştı. Korkuyordum. Bebeklerim için korkuyordum. Kollarımı olabildiğince daha çok sardım karnıma. Yaşlı adam alnımdaki namluyu karnıma dayadı ''Belki de size en büyük ceza budur'' kafamı iki yana salladım. Kurtulmam gerekiyordu. Silahı tutan elini tutup ani bir hareketle çevirdim. Acıdan çığlık atan adama gülümseyerek baktım fakat uzun sürmedi. Birçok namlu çoktan kafama isabet almıştı. Bunu gördüğümde bileğini bırakıp geri çekildim. İğrenç kahkaha evde yankılandı '' Çırpınma kurşun. Kaçışın yok'' Gözlerimi kapatıp fısıldadım ''Gel sevgilim nolur gel'' kulaklarımı tırmalayan silah sesiyle gözkapaklarımdan bir damla yaş sızıp karnıma düştü. Birkaç ay önce ölümü takmazdım kafama fakat şimdi farklıydı. Şimdi yanımda götürüceğim iki küçük melek vardı. Ölüm hiç bu kadar soğuk olmamıştı. Ve hiç buram buram çaresizlik kokmamıştı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kural 1: Aşık Olma
Teen FictionBazen aşkı sevdiğin bir şarkının nakaratında, bir şiirin dizelerinde yada bir çiçeğin kokusunda bulabilirsin. En zoru bir kadının bir adamda aşkı bulmasıdır. Bu adam doğru adam değilse seni kırabilir, yaralayabilir ve öldürebilir. Fakat doğru adam i...