Üzerimde uzun siyah bir elbise.. Saçlarım rüzgarın etkisiyle savrulup, yüzüme çarpıyor. Umursamıyorum.. Yıllardır savaşmadan galip geldiğim bu oyunda, şimdi esir alınmış bir askerim. Hem annemi, hemde babamı aldılar benden. Babamın kızıyken, intikamın kızı oldum. Ne acı..
Bir adım daha attım uçuruma doğru. Son adımımı da böyle tükettim. Bir daha ki adımım boşluk.. Ölürken çok birşey hissetmeyeceğimi düşünüyorum. Önce bedenim suyla buluşacak, soğuk su tenime işleyecek. Daha sonra yetmeyecek nefesim. Basınçtan kulaklarım çınlamaya başlayacak, sonra gözlerim kapanacak.
Ve son..
Mutlu sonla yazılmamış benim sonum. Alnına yazılmış kaderi derler ya.. Kanla yazılmış benimkisi. Ölümle yazılmış..
"Hey! Sarışın buraya bak." Gözlerimi sonsuzluktan ayırıp, çevreme baktım. Karanlık bir silüet bana yaklaşıyordu. Korkmalı mıydım? Ne olabilirdi ki? Öldürecek miydi beni? İntihar etmek isteyen bir kızı öldürmek ne kadar kötü olabilirdi ki!
"Bana mı dedin?" Yüzünü görebileceğim kadar yakındı aslında bana. Fakat, kapüşonu yüzünü tamamen karanlıkta bıraktığı için göremiyordum. Uzun ve yapılı bir adamdı. Ses tonu genç biri olduğunu söylüyordu.
"Başka sarışın yok etrafta. Aslında bizden başka kimse yok. Burada yalnızız." Onu umursamayarak önüme döndüm.
"Git buradan!"
" Ölmek mi istiyorsun sarışın? Pekala. Benim gitmem veya kalmam senin için sorun olmaz diye düşünüyorum. Bunu yapıp yapamayacağını gerçekten merak ediyorum." Kaşlarımı çattım.
"Ölümden korkacağımı mı düşünüyorsun?" Onu görmüyordum fakat hareket etmediğini, aynı yerde durduğunu biliyordum. Gözlerimi tek bir noktaya sabitledim.
"Lütfen beni görmezden gel ve devam et. Hiç yokmuşum gibi."
Hiç yokmuşum gibi...
Birkaç yıl önce Çakal'a kızıp konuşmadığım bir anda söylediği sözler dolandı ayaklarıma.
"Hadi ama Kurşun! Hiç yokmuşum gibi mi davranacaksın? Buradayım kızım! Gitmiyorum bir yere. Beni görmezden gelemezsin."
Bunu çoktan unutmuş olmam gerekiyordu ama bir anda yankılandı Çakal'ın sesi kulaklarımda. Sonra Tunay'ın neşe dolu sesiyle doldu taştı beynim.
"Bir gece de donmuş yiyeceklere kadar tüketen hain varlık çıksın ortaya!"
Akrep'in sesi 'Buradayım' diyerek el salladı.
"Ben orada değildim Kurşun! Ne bu şiddet bu celal!"
Kardeşlerime ait birbirinden alakasız binlerce söz dolanıyordu ayaklarıma. Beni kaybetmeye dayanamazlardı. Onlara bunu yapmaya hakkım yoktu..
Geri adım attığım anda, güçlü kollar belime dolandı.
"Sevdiğin herşey gözlerinin önüne geldi değil mi küçük aptal. Kendini öldürmek kolay mı sandın? Hem.. Ölmek için daha kolay bir yöntem seçmeliydin. Mesela bir sürü ilaç içip uykuya dalmak daha kolay bir yol. En azından ciğerlerin patlayana kadar nefessiz kalmıyorsun.." Belimde ki kollarını çekmeden beni uçurumdan uzaklaştırdı. "Sevgilin mi terketti? Yada nişanlın? Kocan aldattı diyeceğim ama fazla küçüksün bunun için yada-"
"Ailemi kaybettim." Yüzünde ki alaycı sırıtış yok oldu. Yüzünü net bir şekilde görebiliyordum şimdi. Göz rengi tam belli olmasa da ela- kahverengi karışımı bir şeydi. Dağınık saçları alnına düşmüştü. Farklıydı.. Bu dünyaya ait değilmiş gibi.. Sanki kendi ütopyasından çıkıp gelmişti beni kurtarmaya. Uzun bir sessizlik oldu aramızda.
"Ben.. Üzgünüm." Kafamı önemli değil dercesine iki yana salladım.
"Hayatımı kurtaran bu adamın adı ne?" Gülümsedi.
"Kahraman de sen. İsmin bir önemi yok." Kaşlarımı kaldırdım.
"Egoist daha çok yakışır sanki. Gizem yaratmaya çalışıyorsun." Kahkaha attı.
"Gizemde olur, cerende olur, meliste olur hiç farketmez." Tebessüm ettim hafifçe.
"Söylemeyecek misin adını?" Kafasını iki yana salladı. "Peki o zaman gidiyorum ben." Arabama doğru ilerlerken arkamdan haykırdı adını.
"Adım Demir sarışın. Eğer tekrar görmek istersen buraya gelip, yıldızlara bak. Ben seni bulurum." Durmak yerine arabama binip, hızla uzaklaştım. Dikiz aynasından karanlık silüete bakıp gülümsedim.
"Adı da kendi gibiymiş. Güçlü, kuvvetli sert.. Demir.."
****
2 Hafta sonunda tekrar gelme cesareti bulmuştu kalbim. Bu sefer kayalıklara oturdum ve beklemeye başladım. Cebimdeki sigaramı çıkarıp dudaklarımla buluşturdum ve çakmağımın aleviyle süsledim ucunu.
"2 haftadır seni bekliyorum sarışın. Ümidimi kesmek üzereydim." Demir, tam yanıma oturup kapüşonunu çıkardı. Saçları özgürüz diye bağırıp uçuşmaya başladı. Yanımda ki sigara paketini ve çakmağı alıp ona uzattım. Bir sigara da o yakarken mırıldandım.
"Araf.." Heyecanla sigarasını dudaklarından parmaklarının arasına alıp konuşmaya başladı.
"Ah, evet. Burası cehennemle cennetin arası gibidir." Kıkırdadım.
"Hayır adım Araf." Alt dudağını sarkıtıp kaşlarını kaldırdı ve başını salladı. Güldüm bu haline istemsizce.
"Güzel isim ama ben sana sarışın demeye devam edeceğim."
Nereden bilebilirdim ki, o anın hayatımın dönüm noktası olacağını. Hayatın doğurganlığını bilmiyordum ki. Birileri öldü hayatımda, birileri doğdu.. Şarışın deyişi bir süre sonra tatlı ses tonunda sarışınıma dönüştü. Meğer o karanlık silüet beni doğru yola sürükleyecekmişte, benim haberim yokmuş..
&&&
Araf'ı anlatmayı nasıl özlediğimi bilemezsiniz. Özel bölümler devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kural 1: Aşık Olma
Teen FictionBazen aşkı sevdiğin bir şarkının nakaratında, bir şiirin dizelerinde yada bir çiçeğin kokusunda bulabilirsin. En zoru bir kadının bir adamda aşkı bulmasıdır. Bu adam doğru adam değilse seni kırabilir, yaralayabilir ve öldürebilir. Fakat doğru adam i...