Multimedia: Berk- Bora ve Araf- Dora :))
Acımasız zaman.. Nasılda aldı götürdü benden öfkemi de, hırsımı da, mutsuzluğumu da. Yıllar geçiyordu. Çocuklarım büyüyordu. 4 Yıl olmuştu. 4 yıldır hayatım sorunsuz devam ediyordu. Tek sorun isimsiz gelen çiçeklerdi. Ulus'u bi daha görmemiştim. Bir kaç kere aramıştı fakat açmamıştım bile. Çete fırsat buldukça geliyordu. Çetenin anlattığına göre bizden sonra eskisi gibi olamamış. Berkle ise çok iyi dost olmuştuk. Her zorluğu birlikte aşmıştık. Dora ve Bora'yı kendi çocuklarıymış gibi seviyordu. Özellikle Dora Berk olmadan yemek dahi yemiyordu. En büyük destekçim Berk'ti. Dibi gördüğüm zaman elimi tutan oydu. Çocuklarıma babasızlığı hissettirmeyen de oydu. Berk mükemmel bir adamdı.
Şirketin kötü durumu yüzünden İstanbul'a dönüyorduk. Berk, burdaki son işleri halletmeye gitmişti. Bizde çocuklarla papatyalarla dolu arka bahçemizde zaman geçiriyorduk. Dora ve Bora'nın papatyaların arasında koşturmalarını gülümsemeyle izliyordum. İstanbul'a döndüğümüzde bizi zor günler bekliyordu. Çocuklarımı Ulustan uzak tutmak zorundaydım. 3 yıllık temiz yaşamım bugün son buluyordu. Beni düşüncelerimden ayıran karşımda gördüğüm küçük kahverengi gözlerdi. Ellerinde ki papatyaları uzattı bana küçük meleğim ''Anne bak sana çiçek topladım'' gülümseyip saçlarının arasına bir öpücük kondurdum ve elindeki çiçekleri aldım ''Bunlar çok güzeller bebeğim teşekkür ederim'' yanağıma bıraktığı küçük öpücük tüm yaralarımın iyileşme sebebiydi. Oğlumun yüzünde katilimi görüyordum. Babasına çok benziyordu. Saçları, bakışları, uyurken kaşlarını çatması.. Herşeyiyle Ulus'tu işte. Bu yüzden özlemiyordum katilimi. Çünkü ondan iki parça, her ne olursa olsun, kayıtsız şartsız beni sevmeye devam ediyordu. Doranın sevinç nidalarıyla gözlerimi kapıya çevirdim. Gülümseyerek bize adımlayan Berkti Doranın mutluluğunun sebebi. Minik kollarını açıp Berk'e doğru koşmaya başladı. Berk onu kollarının arasına alıp etrafında döndürdüğünde, kahkahaları arttı. Elimi tutan minicik elle irkildim. Oğlum gözlerini bana dikmiş gülümsüyordu. Bora'yı kucağıma aldım ''Noldu bebeğim'' minik kollarını boynuma doladı ''Ezel dayımda orda olucakmı anne'' gülümseyip kafamı salladım. Berk yanımıza gelip benim saçlarıma bir öpücük kondurduğunda, bir çift mavi ve kahverengi gözler kıskançlıkla bakıyordu. Bora hep babasının birgün geleceğini düşündüğü için Berk'in bana yaklaşmasını sevmiyordu. Dora ise ne beni ne de Berk'i paylaşmak istiyordu. Berk, Dora ve Bora'ya baktı ''Hazır mısınız çocuklar. Gidiyoruz'' kollarımızın arasından ayrılan çocuklar eve doğru koşmaya başladılar. İçimde ki huzursuzluk büyüyordu. Berk anlamış olmalı ki elimi tuttu ''Yanınızdayım, korkma''
Uçaktan indiğimizde 4 yıldır ayak basmadığım şehirin enkazı yaralıyordu ruhumu. Bu şehirde geçirdiğim kötü günler geçmişti fakat izleri hala vardı. Havaalanından çıktığımızda çeteyi gördüm. Ezel gelip Dora ve Bora'ya sarıldı ''Nasılsınız bücürler? Özlediniz mi beni?'' ikisi birden Ezel' e sarıldığında gülümsedim. İnkar edemezdim. Herşey bu şehirdeydi. Mutlulukta, mutsuzlukta her şey buradaydı. En önemlisi katilim buradaydı. Aynı şehirde nefes almayalı uzun zaman olmuştu. Sanki rüzgar bana onun kokusunu getiriyordu. Özlem duyduğum kokuyu hissediyordum ciğerlerimde. Bir daha olamazdık yan yana. Bazen ona haksızlık ettiğimi düşünüyordum. Özellikle de çocuklarıma sarıldığımda. Onları görmeden geçirdiğim 1 saat bana bir ömür gibi geliyordu fakat Ulus çocuklarını hiç görmemişti. Bu kadarı vicdansızlık değil miydi? Ne zaman bunu düşünsem iç sesim devreye giriyordu 'Onun seni aldatması, yarı yolda bırakması vicdansızlık' diyordu.
Evde yankılanan kahkaha seslerini, bu evi özlemiştim. Yanımda oturan meleklerime baktığımda sıkıldıklarını anlamıştım. Aklıma gelen fikirle ikisininde alnına öpücük kondurdum ''Sıkıldınız mı?'' kafalarını salladıklarında gülümsedim ''Gelin benimle'' deyip minik ellerini tuttum. Heyecanla yanımda yürüyorlardı. Bahçeye çıktığımızda babamın Ezel ve benim için yaptığı oyun alanı görüş alanıma girdi. Dora mutluluktan parlayan gözlerini bana çevirdi ''Annecim bu çok güzel'' eğilip minik ellerini öptüm ''Evet meleğim. Hadi gidin oynayın'' yanağıma bırakılan iki küçük öpücükle gülümsemem genişledi. Yanımdan ayrılıp oyun alanına ilerlediler. Duvara yaslanıp onları izlemeye başladım. Bora'nın Dora'ya koruyucu bakışlarını düştüğünde onu kaldırışını.. Her hallerini izledim. Çok güzellerdi. Ensemde hissettiğim sıcak nefes, tarifi olmayan güzel ve tanıdık koku titrememe sebep oldu.Yıllar geçse de değişmiyordu bu koku. Bu oydu. Kokusundan tanımıştım. Gözlerim çocukların üstündeyken yüzümdeki gülümseme soldu. Önceden aşık olduğum koku, şimdi en büyük kabusumdu. Korkuyordum. Çocuklarımı benden almasından, onları bir daha görememekten korkuyordum. Ensemdeki sıcak nefes boynuma kaydığında kaçmak istesem de çoktan sarmıştı bedenimi özlem. Özlemiştim, arkamı dönüp ona sarılmak, ciğerlerimi özlediğim kokuyla doldurmak istiyordum. Bedenimde hissettiğim duygular hasret ve arzuydu. O nu arzuluyordum. Kokusunu, ellerini, gözlerini.. Konuşmaya başladığında sıcak nefesi boynuma işledi. Sesinin kusursuzluğuyla doldu beynim. Kulaklarım özlemin etkisiyle uğuldamaya başladı ''Kokun.. Hiç değişmemiş Araf'' bir iki adım ilerleyip ona döndüm. Gözlerim kahverengileriyle buluştuğunda, kalbim göğüs kafesimi delip ellerine düşebilirmiş gibi hissettim. Aslında özlememeliydim. Ben onu her gün görüyordum zaten. Hergün koşuyordu kollarıma. Sarılıp, öpüyordu. Ben onu, oğlumun minik bedeninde her an yaşatıyordum. İkimizde konuşmadık. Yumruk yaptığım ellerimin üzerinde iki minik el hissettim. İki tarafımada baktığımda korku dolu bakışlarla bakan çocuklarımı gördüm. Ulus'tan korkmuşlardı. Ulus'un ifadesiz yüzü gülümsemeyle aydınlandı. Dora elimi daha çok sıkıp bana baktı ''Annecim, bu adam da kötü adamlardan mı?'' Bora ise çatık kaşlarıyla bakıyordu Ulus'a. Bora elimi bırakıp Ulus la aramıza girdi ''Korkma Dora. Kötüyse bile size birşey yapmasına izin vermem'' minik oğlumun sözleriyle gülümsedim. Her kapı çaldığında babası sanan oğlum, karşısında ki adamın babası olduğunu bilmiyordu. Ne acı.. Ulus eğildi ve Bora'ya gülümsedi ''Merhaba küçük adam. Ben..'' sustu ve bana baktı. İsmini söylerse anlardı babası olduğunu. Biliyorlardı adını. Eğilip kızımı kucağıma aldım. Kızımın korkudan titreyen bedeni kollarımın arasındayken. Ulus'un gözleri korkan kızıma kaydı, kaşları çatılırken bu durumdan daha çok korkan Dora kollarını boynuma dolayıp yüzünü boynuma gömdü. ''Ben Ulus''gözlerimi kapattığımda bir damla yaş düştü gözlerimden. Karşımda ki yabancı bir adamdı. Ulus dayanamaz silerdi gözyaşımı. Gözlerimi açtığımda bana umutla bakan oğlumu gördüm. Kızım ise kafasını omzumdan kaldırmış cevap istercesine bana bakıyordu. Kafamı hafifçe salladığımda bu sefer tüm gözler Ulus'a döndü. Bora Ulus'a daha sinirli bakıp, hızlı adımlarla eve girdi. Oğlum büyümüştü ve kızgındı babasına. Kızım ise kollarımdan ayrılıp babasının kollarına atladı. Ulus güçlü kollarını kızımın minik bedenine sardığında, kapıdan bizi izleyen bakışları hissettim. Kafamı çevirdiğimde Berk'i gördüm. Bu bakışı tanıyordum. En son bu şekilde ben evlenirken bakmıştı. O zamanlar sevdiği kadını almıştı bu adam. Şimdi ise, kızı gibi gördüğü çocuğu alıyordu. Dora Berk'in bakışlarını gördüğünde güçlü kollardan ayrılıp Berk'e koştu. Berk ona sarılıp bize doğru yürürken bir yandan da Dora' yı güldürüyordu. Dora kahkahalarının arasında konuşmaya çalışıyordu ''Dur artık.. Dur.. Berk.. Lütfen'' Berk durduğunda yanımıza ulaşmışlardı. Dora Berk'in sakallarının arasına minik bir öpücük kondurdu ve heyecanlı bakışlarını Berk' e sabitledi ''Babam geldi Berk. Gördün mü'' Berk Dora'yı kendine çekip sarıldı. Kokusunu içine çekerek saçlarının arasını öptü ''Gördüm prenses ama kıskanırım bak. Kimseyi benden çok sevemezsin'' Berk'in hüzünlü bakışlarını farketmeyen meleğim mutlu bir şekilde konuşmaya devam etti ''En çok seni seviyorum ben'' sessizliğimi koruyordum. Kızımın sesiyle kendime geldim ''Anne babam bir daha gitmeyecek dimi?'' Ulus benden önce davrandı ''Buradayım güzelim. Gitmicem'' bağırmak istedim 'İnanma. Bana da söyledi bu yalanları. Sana da söylücek. Kırıcak, dökücek, parçalarını toplamadan gidicek' demek istedim ama kızım bunları anlamayacak kadar küçüktü. Gülümsedim ''Berk'le oyun oynayın hadi'' kafasını salladı ''Berk, Bora'yla ilgilenirmisin ben hemen geliyorum'' gülümsedi fakat yorgun bir gülümsemeydi bu ''Merak etme'' bitkin adımlarla eve ilerliyordu bu acı çekmeme nedendi. Ne olursa olsun buraya dönememeliydik. Ulus sadece bana değil, etrafımdakilere de acı veriyordu. İçimde sakladığım Kurşun kafasına bir silah dayamış, gözyaşlarıyla bakıyordu Ulus'a. Kafasına sıkmak için onay bekliyordu katilinden. Ne tuhaf.. Kurşun, tek kurşunla son verecekti hayatına. Bir el gözyaşlarımı sildi. Gözlerimi Ulus'a çevirdim. Ağladığımı farkında bile değildim. Acı çeker gibi bakıyordu ''Neden gittin Araf?'' ismim.. Onun sesinden duymak adımı, tarifi olmayan bir mutluluktu. Sarılmak istiyordum ama yapamazdım. ''Neden yaptın Ulus? Neden aldattın beni?'' ellerim, arzuladığı ellerle kavuşmuştu sonunda. Aşk, Ulus'un avuç içlerinde tekrar hayat bulmuştu. ''Bunları uzun uzun konuşucaz. Şimdi sadece izin ver sana sarılıyım'' Kalbimin çığlıkları dolduruyordu kulaklarımı 'İzin ver sende özledin' beynim ise karşıydı 'İzin verme, o seni yarı yolda bıraktı' kendimle iç savaştaydım. Çıkamıyor, kurtulamıyordum ''Uzak dur benden. Tekrar yaralıcaksın, belkide öldürüceksin. Yapma Ulus. Benim yaşamam gerek. Yaşamam için iki küçük neden var. Onları bırakamam'' Beni hızla kollarının arasına aldı özlediğim koku, ciğerlerimdeydi şuan. Belki de çoktan üzerime sinmişti. Bir gerçek vardı ki, aşık olduğum kahverengiler eskisi gibi bakmıyordu.''Birlikte yaşarız Araf. Çocuklarımız sen, ben. Biz düşman olamayız'' gülümsedim. ''Haklısın'' gülümseyişini hissettim ''Haklısın biz düşman olamayız. Dora ve Bora'yı istediğin zaman görebilirsin ama bana yaklaşma Yaprak'' belimdeki kollarını daha da sıkılaştırdı ''Hayır Araf.Hayır, seni bir daha bırakmam. Bana bir daha cehennemi yaşatma'' kollarının arasından çıktım ve eve doğru yürüdüm fakat duyduğum söz beni durdurdu '' Gitme'' keşke.. Keşke gitmemek için aşkımdan başka sebep olsaydı. Omzumun üstünden baktım aşık olduğum adama. Dizlerinin üstüne çökmüş, dolu gözlerle benden gitmememi istiyordu. Yapabilirmiydim? Yapamazdım. Güçlü değildim o kadar. Kafamı iki yana salladım ''Yapamam bu sefer olmaz''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kural 1: Aşık Olma
Teen FictionBazen aşkı sevdiğin bir şarkının nakaratında, bir şiirin dizelerinde yada bir çiçeğin kokusunda bulabilirsin. En zoru bir kadının bir adamda aşkı bulmasıdır. Bu adam doğru adam değilse seni kırabilir, yaralayabilir ve öldürebilir. Fakat doğru adam i...