Bölüm 1

1K 40 21
                                    


Esra metro istasyonun zemin katında kendini bilmez bir halde koşuyordu. Bedenini öyle bir korku sarmıştı ki arkasına dahi bakamıyordu. Tek düşündüğü bir an önce kaçıp kurtulmaktı.

Hızla merdivenleri tırmandı. İlk sıra basamaklardan sonra merdiven "T" şeklinde sağa ve sola ikiye ayrılıyordu. Bir anlık tereddütten sonra sağa doğru yöneldi.

Kendini tamamen kaybetmişti. İlerlediğinin farkındaydı fakat bacaklarını hissetmiyordu. Vücudu kendini tehlikede hissetmiş, farkında olmadığı bir mekanizme - kaç ve kurtul mekanizması - devreye girmişti. Bu onun neyi niçin yaptığını sorgulamasına fırsat vermeden tüm kaslarınıza yüksek miktarlarda adrenalin salgılayarak, olağanüstü hareketler yapabilmesini sağlıyordu. Fakat o bunların hiç birinin farkında değildi.

Sadece kaç ve kurtul

Bir sıra daha merdiveni tırmandıktan sonra bir sağa dönüş daha, Ve "o da ne" önündeki merdivenlerin sonunda bir parmaklık vardı. Panikle demir örgüye doğru koştu. Bilinçsiz şekilde, sanki onları yıkıp geçecekmiş gibi, büyük bir şiddetle parmaklıklara çarptı. Buradan geçmesi imkânsızdı. Sadece onları aşabilecek olan tek şeyi vardı. Sesi...

"imdat...imdaaaaaaaaat..."

Bağırdı. Sesi öyle yankılandı ki biran kendi sesinden ürktü. Ağzını elleriyle kapattı.

"O" duymuş muydu acaba!

Arkasına çaresizce baktı. Dinledi. Ses yoktu. Tekrar parmaklıklardan etrafı gözetledi. Loş bir ışık salonu belli belirsiz aydınlatıyordu. Turnikeleri ve tam yanında bulunan kulübeyi seçebildi. Kulübenin penceresine dikkat kesildi. İçerisinde bir ışığın yandığı pencereden dışarıya ışık huzmesinin yere yansımasını rahat şekilde görebiliyordu. Burada birileri olmalıydı. Bekçi güvenlik görevlisi... ama sesini niye duymamıştı.

Tekrar fakat daha sessiz bir şekilde

"imdat! Kimse yok mu?"

Gözü kulübedeydi bir hareket olmasını bekledi. Yoktu. Korkuyla arkasına baktı merdivenlerden aşağı doğru. Orada da hareket yoktu.

"O" duymamıştı. Duysaydı kendisini rahatlıkla burada bulabilirdi.

Bir hareket fark eder gibi oldu kulübenin yere yansıyan ışık demetinde. Umutla dikkat kesilerek bir süre bekledi. Hayır yoktu. Hayal görmüş olmalıydı. Birileri olsaydı sesini duymaması imkânsızdı. Olduğu yere adeta yığılırcasına çöktü. Kendini çok çaresiz ve aciz hissediyordu. Şimdi ne yapacaktı?

Umutsuzca parmaklıklardan tekrar dışarıya doğru baktı. Değişen bir şey yoktu. Tükendiğini hissetti. Ne olmuştu böyle.

Belli belirsiz düşüncelere dalarken, içerisini bir ürperti kapladı. Bulunduğu yerde fare gibi kapana kısılmıştı. Geriye dönemezdi. Ya Emre... Ona ne olmuştu...

Etrafını tedirgin gözlerle incelerken, karanlığa takıldı gözü. Bir an tam parmaklıkların üzerinde -karşı tarafta - karanlığının içinde bir çift yeşil gözün kendini seyrettiğini görerek irkildi. Tüm vücudu titredi. Çığlık çığlığa ayağa fırlarken aynı anda -kendinin de farkında olmadan- geriye doğru bir adım atmaya çalıştı. Fakat basamağa tam yerleşmeyen ayak burkularak, Esra'nın geriye doğru sendelemesine neden oldu. Kollarının çabası dengesini bulmasını sağlayamayınca, merdivenlerden aşağıya doğru yuvarlanmaya başladı. İlk sıra merdiven boşluğuna kadar yuvarlandı.

Sonra? Sonrası; karanlık. Bayılmıştı.



DENEK (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin