4 ♦ Sorgu

10.6K 993 163
                                    

Lutfen yorum yapın. Vote verince yada yorum yapınca sizi kimse aşağılamıyor. Beni ne kadar mutlu ettiğini bir bilseniz...🖤 Hikayeme değer veriyor musunuz bilmiyorum bile.... İyi okumalar"

---

Yüzüme çarpan soğuk suyla birlikte bilincim açılmaya başlamıştı. Gözlerimde hissettiğim acı yeniden bayılmak istememe neden oluyordu. Sanki gözlerim alev almış gibiydi. Delicesine yanıyordu.

Bilincimi kaybetmeden önce gördüğüm maskeli adamın gözlerime sıktığı sprey yüzünden olmalıydı. Ayrıca bileklerimde de şimdiden baş gösteren bir ağrı vardı. Kollarımı güçsüzce oynatmaya çalıştığımda aslında bir sandalyede bağlı olduğumu anlayabilmiştim. Ağrı; gevşekçe, fakat ellerimin farklı açılarda durmasına neden olan ipler yüzünden olmalıydı.

Başım bile bu kadar stresten nasibini almıştı. Çatlayacak gibi ağıyordu. Sanki etrafımda çan çalıyormuş gibi bir uğultu vardı. Sesleri hala daha seçemiyordum. Bulunduğum odada yalnız değildim.

Kendi tabirimle hiç de iyi niyetli olmayan kişiler tarafından uyandırılmıştım.

Tabi, suç bendeydi. Ne diye bilmediğim bir siteye sızmaya çalışıyorsam.

Soğuk hava yüzünden düzensizleşen nefesimi sakinleştirmeye çalıştım. Şuan sakin kalıp düşünmeye ihtiyacım vardı. Ancak bu, vücudum yaprak gibi titrerken pek de işe yaramıyordu. Başımı hafifçe havaya kaldırıp gözlerimi açmaya çalıştım. Birbirlerine yapışmışlardı sanki göz kapaklarım. Yüzüme düşen saçları umursamadan gözlerimi hafifçe aralamayı başardığımda beynimde şimşek etkisi yaratan ışık yüzünden inleyerek başımı aşağıya indirdim.

Sanırım kısa bir süre gözlerimi açmasan daha rahat edecektim.

"Hey, hey!" Omzumu dürtüp çenemi tutarak başımı havaya kaldıran kişiyi görmezden gelmek istedim. Ancak sesi çok tanıdıktı. Bu tını kulağıma aşinaydı.

Ancak şuan için kim olduğunu hatırlayamıyordum.

"Kendinde misin?" diye sordu beni dürtmeye devam ederken.

Kendimde miydim?

Evet, güzel soruydu...

Ben düşüncelerimle boğuşmadan yanaklarıma hafifçe vuran ellere tepki olarak sinirle bir nefes dışarı saldım.

"Bırak!" diye fısıldadım sesimin çıktığı kadar. Nefesim tükenmişti. Sprey yüzünden hala kendime gelememiş olmalıydım. Yoksa şu gevşek iplerden kurtulmam dakikalarımı almazdı.

Üvey babamın dövüş dersleri sağ olsun!

"Sonunda." dedi başka bir ses. Bu diğer sese göre daha umursamaz geliyordu. Ayrıca diğeri kadar tanıdık değildi.

Onu duymazdan geldim. Muhtemelen uyanmamı sabırsızlıkla bekliyordu. Sahi kaç saattir baygındım? Sabah olmuş muydu? Eğer olmuşsa Savaş ve Elçin yokluğumdan endişelenmiş olabilirlerdi. İşte o zaman beni arayacaklardı ve eğer ölmeden beni bulabilirlerse kendimi şanslı sayacaktım.

"Gözlerim..." diye fısıldadım istemsizce. Acı giderek azalıyordu ancak rahatsız ediciydi. Etrafımda kaç kişi olduğunu bilmiyordum. Bu daha çok paniklememe neden oluyordu.

"Geçecek." diye yanıtladı sesi tanıdık gelen adam. "Fakat şimdi sorularıma cevap ver."

"Ne sorusu?" diye sordum anlamamazlıktan gelerek. Bazen bu Elçin üzerinde işe yarardı. Tabi karşımdakiler hiçte Elçin gibi saf birine benzemiyorlardı.

Konuya direk girdiler.

"MIM'e sızarak ne yapmayı planlıyordun?"

"MIM'de neyin nesi?" dedim bir kez daha şansımı deneyerek.

M.I.M.  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin