"Sadece biraz daha sabret."
Sıkıntıyla ofladım. Uzun boylu narin kadının bunu bilmem kaçıncı defa söyleyişiydi. Buraya geleli iki saati geçecekti ancak hala devam ediyordu. Uzun boylu narin kadının ismi Sema'ydı. Sema'ya göre saç ile uğraşmak bir tablo yapmak kadar zordu. Hiç sanatçı arkasında bıraktığı eserin uyduruk olmasını istemezdi. Kendi söylemese bile ben anlamıştım. Beni en ufak bir fırça izi bırakmak istemediği tablosu olarak görüyordu. Günde kaç tane tablo geliyordu acaba?
Bu düşünceye içimden güldüm.
"Az önce söylediklerinden hiçbir farkı yok." Diye yakındım. "Başka türlü söyle bari." Tutamlara ayırdığı saçlarıma sardığı folyoları kontrol etti.
"Seni kandırmamı istiyorsan, pek tabi yapabilirim bunu."
"Nasıl olacak bu?" Sanırım bunu istiyordum.
"Şöyle oluyor; üç yaşında bir çocuğa yapar gibi göz hizana iniyorum." Bu sırada hafifçe eğildi ve dediği gibi göz seviyeme indi. "Ve sana diyorum ki: şuradaki spreyin ne işe yaradığını biliyor musun?"
Kahkaha atarak koltukta geriye yaslandım.
"Oyalıyorsun sadece."
"Eh! Onun gibi bir şey." Diyerek omuz silkti. Gerçekten çok şirin biriydi. Saatler önce evde, sessizliğin içinde otururken, sıkıntıdan dolayı aynanın karşısında biraz oyalanmıştım. O sırada saçlarımın artık eskisi kadar beyaz olmadığını fark etmiştim. Orijinal saç rengim kendini oldukça belli etmeye başlamıştı. Sanırım değişen pek çok şeyin yanında benimde değişime ayak uydurmam gerektiğine kanaat getirmiştim. Ki böylelikle kimseye bir şey söylemeden evden ayrılarak soluğu kuaförde almıştım.
Operasyonun üzerinden 1 hafta geçmişti ve ortalık sessizdi. Herkes bu sessizliğin altında yatan sebebi biliyordu. Hazırlık yapıyorlardı. Yaptıkları sevkiyat bizim sayemizde bozulmuş ve elimizdeki belgeler sayesinde birçoğu hapsi boylamıştı. MIM 'deyken yaptıklarımız ile çok bir farkı yoktu bunların. Sadece bu sefer kimi alt edeceğimize biz karar veriyorduk. Böylelikle bu iş daha keyifli bir hal alıyordu.
"Gerçekten canım." Diyerek düşüncelerimin arasına girdi Sema. "Bir insan saçlarını beyaza boyayacak kadar ne yaşamış olabilir?"
Omuz silktim. Sanırım saçlarımı bu kadar yıpratmama şaşırmıştı.
"Bazen bazı şeyler için bir sebebin olması gerekmez. Sadece istersin ve yaparsın."
"Haklısın tabi. Bahanelere sığınmak doğru bir davranış olmaz. Yinede bir dahaki sefere kafana eserse bana bir uğra. Belki ben birkaç şey ayarlayabilirim."
Kahkaha attım.
"Şu ara pek düşünebileceğim bir şey değil. Ama aklımda kalsın."
Yarım saat. Tam olarak yarım saat sonra saçıma güzelce fön çekerek işini bitirmişti. Sonunda aynanın karşısına beni getirdiğinde yaptığı işlemin ne kadar saygı duyulacak bir iş olduğunu anladım. Haklıydı. Tablo konusunda.
"Harika." Ellerimi saçlarımın üzerinde gezdirdim. Hayran kalmıştım. "Gerçekten..."
Sema sevinçle kahkaha attı.
"Beğenmene çok sevindim. Açıkcası böyle güzel bir sonuç beklemiyordum bende ancak bazen renkler seni şaşırtabiliyor."
Saçlarım eski rengine geri dönmüştü. Simsiyahlardı. Parlak ve canlı şekilde. Ancak bana eski saçlarımdan da bir iz bırakmıştı Sema. Aralarında kalan ve uçlarına doğru daha fazla belirginleşen beyaz tutamlar sırıtmayacak şekilde saçlarımda parlıyordu. İki rengin dans edercesine birbirine karışması beni oldukça memnun etmişti. Sanırım bu değişikliği sevmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
M.I.M.
AçãoHiç, bir olayın hayatınızın dönüm noktası olduğunu hissettiğiniz oldu mu? Peki büyük bir hata yapacağınızı bildiğiniz halde yine de devam ettiniz mi? Ben yaptım. Başıma güzel şeyler geldiğini söyleyemem. Zarar verdim, parçaladım ve ihanet ettim. A...