28 ♦ Pusu

4.1K 356 107
                                    


          "Bir ara alışverişe çıkmamız gerekiyor." Dedim dolaptan yemek için birkaç malzeme çıkarırken. Bugünlük hepimize yeterdi kalanlar ancak yerine yenilerinin gelmesi şarttı. "En kısa sürede."

Bir yandan salata için malzemeleri doğrayıp arada tavadaki sebzeleri karıştıran Acar kısa bir süreliğine dönüp bana baktı. "Akşam bir ara hallederim." Başımı sallayıp işime geri döndüm. "İçerdekilerden ses kesildi. Ne dersin, sence sonunda birbirlerini öldürmüşler midir?"

İstemsizce kahkaha attım. Şu günlerde beni eğlendiren tek şey o ikisinin kavgası oluyordu. Berk bu evde kalmaya başlayalı bir hafta olmuştu. Cenk bir zamanlar bana yaptığı gibi şimdi de Berk'e güvenmediğini belli ediyor ve onu sinir edecek her şeyi yapıyordu. Tabi Berk de asla geri durmuyordu. Bu da Cenk'i delirtiyordu.

"Umarım onca iş arasında birde bize ortadan temizlenecek iki ceset bırakmazlar." Diye yakındım.

Aslında onları bu kadar yalnız bırakmıyorduk ancak bugünkü yemek işi bana ve Acar'a kalmıştı. Berk ve Cenk de evi temizleyeceklerdi. En son Berk, evin tozunu alan Cenk'i hala tozları görebildiği bahanesiyle süpürgeyle kovalarken, birbirlerine ettikleri küfürleri duyuyorduk. Bu ev adamı olma işini biraz abartmışlardı. Neyse ki bu sayede hepimiz kafamızı dağıtacak bir şey buluyorduk. Günlerdir gece gündüz çalışıyorduk. MIM'ın yapacağı işleri listeleyip neler yapabileceğimizi tartışıyorduk. Gerçek şuydu ki; bu işte bazı müttefiklere ihtiyacımız vardı. Merkezde benim ve Acar'ın öldüğü duyurulmuştu. Bu haberler çabuk yayılmıştı. Acar'ın teorisine göre yaşadığımızı öğrenirlerse yanımıza geçmek isteyecek çok insan olabilirdi. Aslında merkezdeki çatlaklar sandığımızdan daha fazlaydı. Eminim ki bizim ölümümüz ve Cenk'in sözde merkezdeki görevinden ayrılması birçok kişinin içine şüphe düşürmüştü çünkü onları avutacak mantıklı bir açıklamaya sahip değildi Hamza. Bu da şimdilik işimize yarıyordu. Zamanı geldiğinde, MIM'ın karşı cephesinde yalnız olmayacaktık.

"Yemek hazır olmadı mı?"

Mutfağa giriş yapan Cenk'e kısa bir bakış attım. Belli ki uykudan yeni uyanmıştı. Gözleri şişmiş, saçları karışmıştı. Demek seslerin kesilmesinin nedeni buydu. Birbirlerini ancak uyudukları zaman rahat bırakıyorlardı.

"Çok az kaldı." Doğradığım malzemeleri tavadaki karışıma döküp karıştırdım. "Beş dakika kadar."

"Kurt gibi açım." Diye yakındı Cenk. Sandalyelerden birine oturup somurtmaya başladı.

"Rüyanda yemek gördün herhalde."

"Kabus gibiydi. Karnımın gurultusuna uyandım."

Acar ile birlikte kahkaha attık. O kadar konsantre olmuş bir şekilde anlatıyordu ki alay etmemek elde değildi. Acar dolaptan çıkardığı 4 tabağı Cenk'in önüne bıraktı.

"O zaman belki masayı hazırlamak biraz olsun dikkatini dağıtır."

Cenk homurdanarak tabakları önündeki masaya yerleştirmeye başladı. Çatalları ve bardakları da yerleştirdikten sonra tavadaki yemeğin piştiğine kanaat getirip tabaklara servis etmesi için Acar'a verdim.

"Ben Berk'i çağırıp geliyorum." Diyerek kısaca bilgilendirdim onları. Etrafta ses yoktu. Odasında olmalıydı. Üst kata çıkarak Berk'in odasının önünde durdum. İçeriden ses gelmediği için odasında da olmadığını düşünerek kapısını çalmadan içeri girdim. Fakat odadaydı. Yatağının ucunda oturuyordu. Elinde tuttuğu bir şeye bakıyordu. Sanırım bir fotoğraftı.

Benim geldiğimi duyunca irkilerek toparlandı ve kağıdı katlayarak cebine koydu.

"İnsan bir kapı çalar arkadaş ama ya." Diye yakındı. Mahcup bir şekilde ellerimi havaya kaldırdım.

M.I.M.  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin